Kocaeli Devlet Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Ayten Büyükbayram, çağın hastalığı olarak gösterilen panik atak krizleri hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Özellikle 1999 depreminden sonra ilimizdeki panik atak vakalarında ciddi bir artış olduğunu belirten Kocaeli Devlet Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Ayten Büyükbayram; “Ölümcül bir rahatsızlık olmayan panik atak, hastanın yaşam kalitesini düşürerek sosyal hayattan uzaklaşmasına neden oluyor. Acaba tekrar atak geçirir miyim endişesi ile kendini birçok ortamdan soyutlayan kişinin yaşam kalitesi de oldukça düşüyor” dedi.

Kadınlar daha şansız

Panik atak krizinin aniden, herhangi bir yerde ortaya çıkan şiddetli korku ve endişe nöbeti olduğunu belirten Büyükbayram, “ Aniden başlar.  Hızlı bir şekilde tepe noktasına  ulaşır. Yaklaşık 10-15 dakika  sürer,  ancak bazen 1-2 dakika bazen de bir saatten uzun sürebilir. Hastalarının % 75 ini kadınlar oluşturmaktadır. Kadınlarda yüzde 2.1 erkeklerde yüzde 0.6 oranında görülmektedir. Panik Atak  ölüm korkusu yaşatan bir nöbettir. Başlama yaşı geç ergenlik ve 20’li yaşlar olmakla birlikte 25-45 yaş aralığında daha sık rastlanmaktadır” dedi.

Panik atak ile Panik olmak farklıdır

Şiddetli bir olumsuz veya tehdit neticesinde yaşanan yoğun endişenin panik olduğunu söyleyen Büyükbayram, “Panik atak ise farklıdır. Kişide herhangi bir olay veya tehdit olmaksızın beklenmeden aniden ortaya çıkar. İlk kez atak belirtileri yaşayan bir kişinin ilk yapacağı hızla sağlık kurumuna başvurmaktır. Çünkü özelikle kalp krizi ve pulmoner emboli belirtileri panik atak belirtilerine benzer. Bu sebeple yaşadıkları sorunları genelde fizyolojik sanarken, bir çok kez kalp damar, nöroloji veya beyin cerrahisi uzmanlarına giderek tedavi olmak isterler. Hastalar, 3-4 denemenin ardından son olarak psikiyatriste görünmektedir” dedi.

İnsan hayatını nasıl etkiler?

Panik Atak yaşayan kişilerin sık sık acil servislere başvurmaları nedeniyle hem duygusal hem de ekonomik yönden yıprandığını belirten Büyükbayram, “ Yaşamlarındaki diğer insanlar ile ilişkileri bozulur,  işlerini ve eğitimlerini aksatabilirler. Tüm tıbbi tetkikler yapılıp herhangi bir neden bulunmayan panik atak hastaları çevresindeki yakınları tarafından “bir şeyin yok” denerek anlaşılamamaktadırlar. Bu durum kişinin daha fazla huzursuz olmasına yol açabilmektedir. Hastalar ilk ataklarını unutmazlar. Oldukça dehşet verici bu atak nedeniyle atak nerede olduysa o ortamdan veya benzeri ortamlardan kaçınırlar. Örneğin;  metroda olduysa metroda,  kapalı kalabalık ortamlarda bulunmazlar. Uykuda yaşadıysa uyumak istemezler ve uyku bozuklukları ortaya çıkar” dedi.

Belirtileri;

Vücudun birçok sistemiyle ilgili fiziksel belirtilerin görüldüğünü ifade eden Büyükbayram, “ Sıklıkla;  kalp çarpıntısı, nefes darlığı, soluğun kesilmesi, terleme, titreme, göğüs ağrısı, baş dönmesi, bulantı , karın ağrısı, üşüme veya ateş basması, el ve / veya ayakta uyuşma görülür. Ayrıca,  çevresine veya kendisine yabancılaşma, kontrol kaybı hissetme, ölüm korku da fiziksel belirtilere eşlik eder. Bahsi geçen belirtilerden en az dört tanesinin varlığı bize panik atağı düşündürür. Ayrıca fiziksel bazı hastalıklar panik atağa neden olabilir. Örneğin;  kansızlık, tiroid hastalıkları, kan şekeri düşmesi, şeker hastalığı, yüksek tansiyon vb. Fiziksel nedenler dışında genetik nedenler;  beyin kimyasındaki değişimler, yaşanılan olumsuz travmalar ve sağlık sorunları. Kişinin hayatındaki önemli değişimler de Panik Atağı tetikleyebilir. Örneğin;  kişinin işini değiştirmesi, boşanması ve / veya sevdiği bir insandan ayrılması, uzun yıllardan beri kaldığı evini değiştirmesi bir anda panik atağın ortaya çıkmasına neden olabilir. Kısaca geçmiş veya yakın zamanda yaşanan stresli yaşam olayları panik atağa yol açabilir.” dedi.

Tedavisi ;

Tedavide öncelikle herhangi bir fiziksel hastalığın Panik Atak belirtilerine yol açıp açmadığının araştırılması gerektiğini söyleyen Büyükbayram, “Panik atak fiziksel ve ruhsal bir nedenden dolayı olabilir. Tedavide ; hem atak sırasında hem de  atak endişesi esnasında  kullanabileceği ilaçların yanı sıra, tekrarlamasını engelleyen tedavi edici ilaçlar kullanılmalıdır. İlaç tedavisinin  yanında kişinin hayatında olan ve atağı tetikleyen durumların araştırılması sorunun çözümü için oldukça faydalı olacaktır. Panik Atak, ruhumuzda bazı şeylerin ters gittiğini gösteren bir sinyaldir. Bu ters giden durumların farkına varılması ve çözümlenmesinin tedaviye faydası büyüktür” dedi.

Hastaların yarısından çoğunda depresyon görüldüğünü belirten Büyükbayram, bu vakaların yüzde 12’sinde intihar girişimi ve yüksek oranlarda intihar düşüncesi bulunduğunu söyledi.

Çağın hastalığı olarak gösterilen “PANİK ATAK” kader değil, tedavi edilebilir bir hastalıktır.

Kaynak: Haber Merkezi