Ayşe BATTAL'ın Köşe Yazısı;

Kaç sayfayı buruşturup attım dünki tarihimden, bilmiyorum...

Çivi gibi beynime çakılmış günleri, çekip çıkarmak için çabalardım hep...

Lakin İslam, öyle bir terbiye metodu uyguluyor ki; bugün için şükretmemek mümkün değil... Elhamdülillah!

Nefsin derinliklerine, gönlün en ücrasına kadar uzanan bir terbiye metodu...

Bambaşka bir anlam, derin ve geniş bir mânâ...

Yalancı duygularla, aldatıcı oyunlarla değil, hak ve sadakat aşkıyla terbiye...

 

"Bir şey hoşunuza gitmediği halde olur ki o, sizin için hayırlı olur. Ve bir şeyi sevdiğiniz halde o da, hakkınızda şer olur. Allah bilir, siz bilmezsiniz." (Bakara 216)

Hayatın hangi ucundan tutarsak tutalım, her zaman her yerde kalbimize yer etmesi gereken nitelikte bir Ayet-i Kerime...

Buram buram "Tevekkül" kokan bir Ayet-i Kerime...

Tevekkül kavramını iliklere işleten düsturda bir Ayet-i Kerime...

 

Bizim o zayıf ve aciz nefsimiz; bazen bir şeyi öyle ister ki, sahip olmak için var gücümüzle çabalarız, oldurmaya çalışırız, koşul ya da şart tanımayız. Lakin Allah dilemediği takdirde ona sahip olamayız. Ve sahip olamayınca, o sevdiğimiz şey birden en büyük zulüm olur bize; ümitsizlik, bunalım, isyankarlık...

Ama biz bilemeyiz, Allah bizim için bir hayır gizlemiştir orada...

 

"Hayır" deriz, şer olur.

"Şer" deriz, hayır olur.

 

Her insan tecrübesiyle iyice düşündüğü zaman, hayatında birçok kez zorlukların gerisinde büyük hayırların olduğunu anlar. Birçok lezzetlerin gerisinde de, büyük şerler vardır.

Birçok arzular vardır ki insan onları kaçırmamak için kendisini heba eder de, bir müddet üzüntüsünden sonra o isteğinin olmayışının Allah'ın bir nimeti olduğunu anlar. Nice nimetler de vardır ki; insan, kötülüğünden parçalanarak, istemeden, zorla yudumlamak mecburiyetinde kalır. Bir müddet sonra bakar ki, hayatında bir yığın arzuların getirmediği hayırları getirir.

İnsan bilmez, yalnız Allah bilir.

Ne olur, İnsanoğlu teslim olsa!

Ne olur, İnsanoğlu Rabb'ine güvense, hiç olmazsa güvenmeyi denese...