Metin Külünk: “Şu an da ikinci Sevr sınırlarındayız!”

İsrail’in Filistin’deki saldırıları hakkında Bugün Kocaeli Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunan AK Parti İstanbul eski Milletvekili Metin Külünk, Sevr Antlaşması’na dikkat çekti. İsrail saldırıları hakkında Külünk, “Çok net söyleyeceğim. Türkiye, Sevr’i yırttı. Eğer çok dikkatli olmazsa Sevr gerçek olur” diye konuştu. Sözlerinin devamında Külünk, “Şu an da ikinci Sevr sınırlarındayız. Çok net söylüyorum” ifadelerini kullandı.

Gülşah Yücel Ay
Gülşah Yücel Ay Tüm Haberleri
+6
Haber albümü için resme tıklayın

AK Parti İstanbul eski Milletvekili Metin Külünk, Bugün Kocaeli Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu. Gazetemiz ile yapmış olduğu röportajda Külünk, İsrail’in Filistin’deki saldırıları hakkında dikkat çeken açıklamalara imza attı. Söz konusu durumun çok katmanlı bir süreç olduğunun altını çizen Külünk, yaptığı açıklamada Sevr Antlaşması’na dikkat çekti. İşte Külünk’ün gazetemize yapmış olduğu o açıklamalar:

“YAHUDİLER KÜRESEL ÖLÇEKTE EN BÜYÜK TEPKİYLE KARŞI KARŞIYALAR”

“Çok katmanlı bir süreç. Sadece bir pencereden bakarak sonuç almak mümkün değil. Aynı anda eş zamanlı birbirinden farklı sonuçlar ortaya çıkıyor. Bir yandan Yahudiler özellikle ikinci dünya savaşından sonra küresel ölçekte en büyük tepkiyle karşı karşıyalar. Netanyahu sadece Gazze’deki Müslümanları tehdit edip Gazze üzerinden İslam dünyasını tehdit etmekle kalmıyor. Beraberinde kendi inanç değerlerini taşıdığını iddia ettiklerini de riske atıyor. Yani eş zamanlı hem Müslümanları katlediyor o katliamlar üzerinden küresel ölçekte bir insanlık vicdanı harekete geçiyor. Beri taraftan da kendi inanç değerlerini taşıyanları da yalnızlaştırıyor.

“YAHUDİLERİN MASUMİYET KARİNESİ ÇÖKTÜ”

İkinci dünya savaşından sonraki Hitler’in, Nazilerin işlediği savaş suçları üzerinden oluşan Yahudilerin masumiyet karinesi çöktü. Kim çökertti? Bu akılla yapılacak bir iş mi? Akıl yok. Çünkü bu Siyonist çete aklı reddediyor. Vicdanı reddediyor. Bu tarafta İslam dünyasının yönetim kademeleri sessiz kalarak İslam dünyasının yönetimleri kendilerini deşifre ediyor. Açık açık söylüyor. ‘Susun, sessiz kalın. İktidarınızı devam ettirmek istiyorsanız’ diyor.

“GAZZE’DE BU SİYONİST ÇETENİN CİNNET HALİ DURMAZSA BU COĞRAFYA YANAR”

Bir anlamda Netanyahu, Osmanlı’nın çöküşünden sonra ortaya çıkan küresel sistemin koordinatlarını veriyor. Diyor ki, ‘Bu düzeni kendilerinin kurduğunu deşifre ediyor. İslam dünyasındaki yöneticiler de bu düzenin bir parçası.’ Öbür taraftan bakıyorsunuz dünya bir savaşı yaşıyor aslında. Sadece bu savaş yayılmıyor. Ukrayna-Rusya’da bu dönemde bir yerde durdu. Bundan sonra nereye evrileceği henüz net değil. Gazze’de bu Siyonist çetenin cinnet hali durmazsa bu coğrafya yanar. Çünkü bu çetenin, şebekenin hedeflerinden birisi Mescid-i Aksa. Niye? Çünkü kehanetle süreci yönetiyor.

“AKIL BU KATLİAMLARA ONAY VERİR Mİ?”

Osmanlı’yı çökerten, batıda kiliseyi çökerten ‘akıl, aydınlanma’ diyerek aklı merkeze koymuştu. Şimdi gelinen noktada akıl nerede? Akıl bu katliamlara onay verir mi? Çocuk, kadın demeden hastane bombalıyor. Üstelik de bu katliamların hepsini inandıkları kehanetlerin dayandığı kendilerine göre Siyonistlerin yazdığı bir kitap var. Talmud. Buradan yola çıkarak, ‘yok edebilirsin, çocukları öldürebilirsin, hastaneyi yok edebilirsin, kadınları öldür hiçbir şeyi bırakma, yok et. Hatta daha ileri gidiyor. Atom ve nükleer bombası’ diyor.

“NEREDE BUNLARIN HEPSİ?”

Aklın ortadan kalktığı bir süreçte İslam dünyasının etkisizliği, Avrupa Uygarlık tezinin çöküşü, Avrupa Birliği’nin iddialarının çöküşü, Amerika’nın iddialarının çöküşü, Amerika bütün dünyaya kendini neyin merkezi olarak gösterdi? Demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin ve dini özgürlüklerin. Avrupa Birliği ne olarak gösterdi? İnsan hakları, özgürlük, hukukun üstünlüğü, inanç değerlerinin özgürlüğü.. Nerede bunların hepsi?

“AVRUPA, UYGARLIK SATMAYA DEVAM EDECEK”

Öyle çok katmanlı bir süreçle karşı karşıyayız ki aynı anda 100 yıllık bir uygarlık fikren çöküyor. Bütün tezleri çöktü. Yani şu an da ne Amekerika’nın ne Avrupa Birliği’nin ne İtalya’nın ne Almanya’nın ne Fransa’nın hiçbirisinin insanlığın karşısına geçip insan haklarından, hukukun üstünlüğünden, özgürlükten, vicdandan, insandan bahsedebilme kabiliyetleri bitti. Bu da bir sonuç. Bu sonuçları üzülerek ifade ediyorum. Bizde çok hızlı işleyebilecek bir metodoloji yok. 3 gün sonra bunlar unutulacak yine Avrupa, uygarlık satmaya devam edecek. Amerika yine insan hakları, demokrasi satmaya devam edecek.

“BÜTÜN BUNLARIN BİR DE JEOPOLİTİK SONUCU VAR”

O nedenle çok katmanlı bir süreç. Bir diğer katmanı jeopolitik güç mücadelesi. Bence çok dikkatle takip etmemiz gerekiyor. Çin, topa girmedi. İran topa girmedi. İran açıkça, ‘Biz savaşa girmeyeceğiz’ dedi. İran savaşa girmeyeceğiz diyerek kime, ne mesajı verdi? Kimse farkında değil sosyal medyada Amerika’da fotoğraf paylaşıldı. Şi Cinping’in 38 yıl önceki fotoğrafı paylaşıldı. Amerika’da bir köprünün üzerinde mesaj veriliyor. Amerika da karşılıklı olarak birbirine yaklaşıyor. Çin yaklaşmasaydı ne olurdu? Tayvan’da beklenen çatışma Doğu Akdeniz’de çıkacaktı. Çin yelkenleri indirdi. Bütün bunların bir de jeopolitik sonucu var.

TÜRKİYE, SEVR’İ YIRTTI. EĞER ÇOK DİKKATLİ OLMAZSA SEVR GERÇEK OLUR”

İngiltere, Amerika’nın İsrail’in arkasında durarak İsrail’i tamamen kontrol altına almasından rahatsız. Beraberinde Doğu Akdeniz’de enerji savaşları var. Beraberinde Doğu Akdeniz, Çin’in dünyaya çıkış noktası. Amerika burada bir yandan Çin’i tutarken bir taraftan bizi kuşatıp bizi nerede durmamız gerektiğine zorluyor. Dolayısıyla bir pencereden bakılarak analiz etmenin mümkün olmadığı günleri yaşıyoruz. Çok net söyleyeceğim. Türkiye, Sevr’i yırttı. Eğer çok dikkatli olmazsa Sevr gerçek olur. Çünkü burada Rusya başka bir perspektifte.

“KILDAN İNCE KILIÇTAN KESKİN BİR HATTA YÜRÜYORUZ”

Kamuoyunun, vicdanların hükümete yüklediği sorumlulukların hepsine saygı duyarım. Sokak diri durmalı. Öfkesini, tepkisini haykırmalı. Ancak şu an da kıldan ince kılıçtan keskin bir hatta yürüyoruz. Şakası yok. Bu süreçte devlet duyguyu aklın kontrolüne vermek zorundadır. Eğer devlet duyguyu merkeze koyarsa bütün faturayı 85 milyon öder. Çünkü bu büyük kaosun Türkiye’ye yönelik boyutunda iki şey var. Parçalanmış Türkiye, İslam’ın tasfiye edildiği bir Türkiye. Eğer devleti sakin ve soğukkanlı yönetmezsek ki sayın cumhurbaşkanımız bu dayanılmaz görüntülere, bu dayanılmaz feryatlara göz göre göre, insanlığın gözünün içine baka baka bu soykırım karşısında nihayetinde o da bir insan katliamlar karşısındaki soğukkanlılığını kaybetmemesi bizim en büyük şansımız.

“ŞU AN DA İKİNCİ SEVR SINIRLARINDAYIZ”

Türkiye’nin temel önceliği 85 milyonun kendi içinde bir ve beraber yaşayacağı, Misak-ı Milli sınırlarımızı korumak. Ve bu sınırlardaki devletin varlığını gelecek yüzyıla taşımak. HDP’nin kadroları boşuna mı konuşuyor? 5 yıl evvel HDP’nin bir eş başkanı, ‘Güneydoğu toprakları Türkler’in değil, İsrail’indir’ cümlesini boşuna mı söylüyor? Çünkü terör örgütlerine biçilmiş fonksiyonlar bu süreçten bağımsız değil. O nedenle çok soğukkanlı olmamız gerekiyor. Elbette ki gösteriler yapılsın, insani boyutta büyük adımlar atılsın. Biz en yüksek perdeden söyleyeceklerimizi söyleyelim. Ama devlet aklı soğukkanlı olmalı. Çünkü şu an da ikinci Sevr sınırlarındayız. Çok net söylüyorum.

“TÜRKİYE’NİN AVANTAJLARI VAR”

Hangisi olacak? Bize bir şey olmayacak ama gaflette olursak, soğukkanlı hareket etmezsek, devlet aklıyla hareket etmezsek, devlet diliyle hareket etmeyip duygusallıkla davranmalıyız. Suriyeli’nin yaşadığını sen yaşamayacaksın diye bir şey yok. Ama Türkiye’nin avantajları var. Gazze’de soykırımı yaptırtan iki akıl kendi arasında şu an kavga ediyor. Büyük bir çatışma. Bu çatışma Avrupa’da bir iç savaşa da gidebilir. Bu çatışma İsrail’i küçültebilir. Bu çatışma iki devlette bir sonuç ortaya çıkmasına sebep olur. Bu çatışmada çatışan her iki tarafın da mecbur olduğu bir ülke var. Biziz. İşte sayın cumhurbaşkanımız bu jeopolitik gücümüzü devlet aklıyla maksimize ederek yönetiyor. Yoksa kolay mı? Bizim önümüze gelen fotoğraflara biz dayanamıyoruz da sayın cumhurbaşkanımız bize gelmeyen, bize yansıtılmayan fotoğrafların daha ağırlarını görmüyor mu? Mümkün mü dayanmak?

“İSRAİL ÜZERİNDEKİ BASKIYI ÇOĞALTMAMIZ LAZIM”

Bu çok katmanlı savaşta, bu katmanın en üstünde küresel ölçekte dijital paraya geçiş var. Bu paraya geçişe itiraz var. Doların tasfiye edilme süreci var. Amerika’nın kendi içindeki çelişkilerinden dolayı Amerika’nın kendini korumak için attığı adımlar var. Bu bir jeopolitik bir mücadele. Netanyahu’nun önünü açanlar, Müslümanların kanı üzerinden bir küresel hakimiyet teorisinin mücadelesini veriyor. Her iki tarafın da bir hakimiyet teorisi var. Bu iki tarafın kendi aralarındaki hakimiyet mücadelesinin bedelini Gazze’deki Müslümanlar, çocuklar, kadınlar ödüyor. İsrail’in bu yaptıklarına evet demek kimin ne haddine? Mümkün mü? Elbette ki şiddetle hayır. Ne yapmamız lazım? İsrail üzerindeki baskıyı çoğaltmamız lazım. Meşru zeminde toplantı ve gösteri yürüyüşleri, beraberinde kamuoyunun insani vicdanını ayağa kaldıracak çabalarla.”

18 Kas 2023 - 14:29 -

Muhabir  Gülşah Yücel Ay


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Bugün Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bugün Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bugün Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bugün Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.