Kaplama alanında ülkemizin en büyük ilk 3 firmasından biri olan Pfluon Genel Müdürü Yunus Pehlivan, Türkiye’de kısa sürede adından sıkça söz ettirmeyi başaran bu markanın yükselişini Bugün Kocaeli Gazetesi’ne anlattı. İşte o röportajımız…

Röportaj; Ahmet AKÇAALAN- Ferdi ŞİMŞEK

Türkiye’nin kaplama sektöründe zirve firmaları arasında yer alan Pfluon markasının Genel Müdürü Yunus Pehlivan, başarı öyküsünü gazetemize anlattı. Attığı adımlarla yaptığı önemli çıkışı 3 nedene bağlayan Yunus Pehlivan; Doğru ürün, Doğru zaman ve Doğru kontak’’  prensipleri ile meslek sırlarını Bugün Kocaeli Gazetesi’ne anlattı…

-Pfluon markasının Türkiye’deki doğuşu nasıl oldu?

TÜRKİYE’DE KENDİNE PARTNER ARARYAN KALİTELİ BİR MARKA

2012’de yılında Cem Bialetti firmasından ayrılıp farklı bir sektöre yönelmeyi hedeflerken tencere hammaddesi üretip satma gibi bir fırsat doğdu önümüze. Bu iş kolunun gündemimize gelmesi ise şuan ki iş ortağım Çinli Pfluon firması Türkiye pazarına girmeye çalışıyordu ve ortak arayışındaydılar. Bu süreç içerisinde uzun süre uğraş vermişler güvenilir bir ortak bulmak için. Tabi bölgeler birine uzak olduğu için ortak bulmak ta kolay olmamış.  Pfluon ile o zaman çalıştığım Cem Bialetti firması ile ortak ağlara sahiplermiş. Bu Bağlantı ortamında tam işten ayrılmak üzereyken çalıştığım firmadan bana böyle bir teklif geldi. “Yurtdışından böyle bir teklif var, madem bizle olan iş akdine son veriyorsun böyle bir iş yapmak ister misin” diye bir yönlendirme de bulundular. Bende kabul ettim ve işe başladık. 2013 yılının mart ayında Cem Bialetti’ den ayrıldım ve bu işe başladım. Benim bu hammadde işi üretim sürecinde ilk müşterim de eski çalıştığım Cem Bialetti oldu.

-İşin yönetim kısmına geçtiğiniz zaman ileriye dönük nasıl planlarınız var? 

GÜÇLÜ BİR AVRUPA PAZARINDA ÇİN MALI SATMAK

Meslek olarak endüstri mühendisi olunca zaten üretim ve planlama konusunda uzmanlaşmıştım. Yani bu işin oluşturulması ve büyümesi sürecinde teknik olarak bir zorluk yaşayamayacağını biliyordum zaten. Herhangi bir sektöre girdiğiniz zaman bir farklılık üretmeniz gerekiyor. Bizim sektörümüz üretim ve planlama anlamında süreç yönetimi konusunda çok geride zaten. İş hayatına girdikten sonraki dönemde rakiplerimizi analiz ettiğimiz zaman rakiplerimizden biri Amerikan, biri Alman ve bir tane de yerli rakibimiz vardı. Böyle bir pazarın içinde bir Çin malı satmaya çalışıyoruz. Rakiplere bakıyorsunuz güçlü, üstüne üstelik Çin malı yani sizin ürününüzün adı piyasada kötü biliniyor durum buydu.   

-Peki, piyasada Çin malı ürünlerinin önyargısı bu durumdayken de bununla nasıl başa çıktınız?

PİYASADA BİLGİ EKSİLİĞİ VAR

Bunları aşmamız için bizim önümüzde 2 süreç vardı. İlk olarak piyasadaki bilgi eksikliğini iyi değerlendirdik. İkinci olarak da Kahramanmaraş bölgesi bu anlamda bize büyük bir ev sahipliği yapıyor. Çok büyük bir üretim tesisi kuruluyor bu bölgeye şimdiden.  

-Çin malına olan önyargıyı nasıl kırdınız?

ÇİNLİ ORTAKLARIMIZLA İLK ANLAŞMAMIZ KALİTE OLDU

İş ortaklarımızla sırf bu önyargıyı kırmak için Türkiye’ye kaliteli ürün getireceğimizin anlaşmasını yaptık. Kalitesi aynı, standardı aynı, insanlar tarafından sevilen bir ürün getireceğiz. Bizim şu anki görevimiz teflon tencere dediğimiz ürünün iki aşamalı parçalarından birini satıyoruz. Biri gövde alüminyum parçası, biri de kaplama malzemesi teflon. Biz kaplama olan malzeme olan teflon ürün ham maddesine satıyoruz. Bu işe başlarken iki kişiyle başladık şu an ise 50'ye yakın çalışanımız var.

-Türkiye'de ortaklık her zaman bilindiği gibi zor bir iştir. Çinli bir ortakla yaptığınız bu süreç nasıl oluştu? 

DOĞRU ZAMAN, DOĞRU İŞ, DOĞRU ORTAK

Stratejik olarak iş hayatımıza Kahramanmaraş'ta başlamamız o bölgeye hâkim olmamızı sağladı. Burada elde ettiğimiz başarı bizi ikinci yılımızda İstanbul'da pazara soktu. Bize bir bu başarıyı getiren en etkili konu ise en etkili konu ise çift katmanlı teflon kaplama ürünümüzdü. Bu o dönemde Türkiye'de ilk ve tek bizde yapıldı, sonrası ise Türkiye'de bu alanda ilk 3 firma arasına girmeyi başardık. Burada üç firmamız var biri pencere kaplama alanında faaliyet gösteriyor, diğeri hammadde satışı, üçüncüsü ise aksesuar satışını yapıyor.   

-Tencere alanında Avrupa'daki piyasa ile Türkiye'yi kıyasladığımızda arada nasıl farklar var?

ÜRETİM KAPASİTEMİZ YETERLİ DEĞİL

Türkiye'de çok ciddi ihracat yapan firmalar var bunların başında Korkmaz Çelik var. Kahramanmaraş bölgesinde Hascevher, Tutku gibi güçlü markalar var. Çok güçlü firmalar var ama potansiyelimiz daha da yüksek. Doğrusu Çin kadar çeşitli ürünlerimiz yok ve Çin kadar ucuz üretmiyoruz. Yani işin aslı üretim kapasitemizi yeterli değil. Yani Avrupa ve Asya ile karşılaştırıldığı zaman Türkiye'nin bu alanda üretim kapasitesi hala yeterli değil. Birinci planda ilk olarak merkezi Türkiye seçtik ardından Ortadoğu'ya sırasıyla da Avrupa’ya açılmayı düşünüyoruz.

-Orta Asya’daki iş hayatı ile Türkiye'deki iş hayatı arasında nasıl farklılıklar var?

ONLAR PEŞİN BİZ ÇEK-SENETLE İŞ YAPIYORUZ

Aslında bakıldığı zaman arada çok büyük farklar yok, bizdeki en büyük farklılık bizim ticaret şeklimizin çoğunluğunu evrak üzerinde olması. Bunun sebebi ise ilk olarak sermaye fakirliğinden kaynaklanıyor. Kazancımızın büyük bir çoğunluğunun faize gitmesi ise en büyük kaybımız. Müşteri Avrupa'da bir ürün satıldığı zaman ya peşin veya çok kısa vadede satışları söz konusu. Ancak ülkemizde bu durum tam tersi. Çok uzun vadede ve taksitlere bölünüyor, senetler çiçekler vesaire bu da kaliteyi ve üretimin kalitesini düşüyor.

-Yatırım yapmayı düşünen biri farklı ülkelere rahatlıkla yaparken bize karşı bir tereddüt yaşıyorlar?

Bu anlamda Türkiye Aslında yatırım yapmak için çok uygun bölge hatta devletimizin bu konuda teşvikleri var.

-Peki, siz bu teşviklerden yararlandınız mı?

Üretim yapan firmalarımız için bu teşviklerden yararlandık. Geçen yapılan KOBİGEL toplantısında ihracat ve yatırım teşviklerinden yaralandık.

-Türkiye ekonomik alanda 2023 hedefleri ne ulaşabilir mi?

Aslında ülke olarak işin teknik kısmında bizim eksiklerimiz çok az. Düz bir pencereden baktığın zaman da hatta çok büyük avantajlarımız da var. Türkiye'nin konum olarak Lojistik anlamda kilit noktada olması bizim bu alanda ticaretteki ulaşımda bizi rahatlatan en büyük etkenlerden biri, dediğim gibi ilk olarak Merkezi Türkiye seçmemiz buradan Ortadoğu'ya ve Avrupa'ya yapılan yatırımların kolay bir şekilde yapılması için uygun ortamı sağlamıştı. Yani neredeyse 3 saatlik bir uçak mesafesi ile 65 ülkeye aynı anda ulaşım hizmeti sağlayabilirsiniz.

-Kocaeli’nde ticaret yapmanın sizin için nasıl bir anlamı var?

Kocaeli’nde ticaret yapmam için birçok nedenim var. Evim, ailem ve kurulu hayatım burada olduğundan dolayı Kocaeli’ndeyim.

-Kocaeli ekonomik büyüme anlamında gerekli büyümeleri yapıyor mu?

HER ALANDA OLDUĞU GİBİ BELEDİYECİLİK ANLAMINDA DA GERİDEN GELİYORUZ

Kocaeli'nde büyüme için yapılan çalışmalar iki dönem önce yapılmalıydı. Belediyecilik anlamında geriden geldiğimizde kabul etmek zorundayız. Hani her alanda olduğu gibi bu alanda da işler zora girmeden gerekli işlemler yapmıyoruz hiçbir zaman. Mutlaka yapılan işler var ancak yapılan işlerin çoğunu 4-5 yıl önceden yapılması gerekiyordu. Yani yapılması gerekenleri hayal ederken mevcut iktidarın devam edeceğini düşünürsek cumhurbaşkanının da dediği gibi bir ‘’metal yorgunluğu’’ söz konusu herkeste.

-Kocaeli’nde hizmet veren ticaret odalarından hangisine üyesiniz?

TİCARET ODALARININ BİZE DİREKT BİR YARARI YOK

Şirketlerimiz Kocaeli Ticaret Odasına üye. Tabi çalışan insan sayısı arttıkça üretim yapan şirketlerimizin iki tanesinin kaydını Kocaeli Sanayi Odası’na kaydırmayı düşünüyoruz. Açıkçası doğru söylemek gerekirse odaların bizim sektörümüzde direkt olarak bir katkısı hiçbir zaman olmadı. Bu ticaret odaları çalıştırıldığı zaman tabii ticaretteki birçok firmaya büyüme anlamına yardımcı olması söz konusu olabilir. Özellikle biraz önce de bahsettiğim gibi sermaye anlamında yetersiz olan Türkiye'de bu anlamda ticaret odalarının daha çok iş yapması lazım. Yani ülke içinde dönen ticaretin yer değiştiren paranın ülkeye hiçbir yararı yok. Ülkede iş yapmak, para kazanmak denince akla ilk olarak İnşaat geldiği için iki-üç kişi birleşip bir usta tutarak müteahhit olduğunu zannediyorlar. Ticaret odaları eğer bir şeyler yapmak istiyorlarsa yurt dışında yaptıkları ekonomik ve ticari iş gezilerinden kontak kurdukları heyetlerle Türkiye'deki heyetleri aynı masada buluştursunlar. Ticaretin ülkemiz için daha yararlı bir seviyeye gelmesi için çalışmalar yapılması lazım. Bunun için sadece Ticaret Odası ve Sanayi Odası ile birlikte ortak bir çalışma yapılması gerekiyor. Yakın zaman önce Ticaret Odasına yönetiminde olduğum için yeni bir proje üretmek istedik bu ortamda yine hemen herkesten aynı inşaat projesi hakkında fikirler geldi ben karşı çıktım Bu fikre ve bir dış ticaret organize organizasyonu kurmaya çalıştık ve bunun altyapısını hazırladık.

-Hayatımızın ileriki dönemlerinde siyasete katılmayı düşünüyor musunuz?

SİYASET HAYATIMDA HİÇBİR ZAMAN OLMAYCAK

Siyaset, hayatımın hiçbir zaman bir parçası olmadı, olacağını da düşünmüyorum. Şuan ki planlar ve gelecekteki planlarım arasında yok. Siyasetle iş hayatı bir arada yürütebilecek bir şey değil, eğer siyaset yapıyorsanız ticaret yapamazsınız birbirinden farklı alanlar.

-Yunus pehlivan önümüzdeki süreçte ticaret anlamında nasıl bir planlama yapmayı düşünüyor ve bu sektöre atılmayı düşünen genç işadamı adayları için 3 temel sebep üç temel kural saymak istese bunlar neler olurdu?

DOĞRU ÜRÜN, DOĞRU ZAMAN VE DOĞRU KONTAK

Aslında bu işin sırrı yok. Sadece belli metotlar var ve bu metotları uyguladığınız takdirde başarı kaçınılmazdır.

  1. Doğru ürün
  2. Doğru zaman
  3. Doğru kontak

Bunların birlikte olması sizi başarıya ulaştıracaktır. Yani mesela eğer ürününüz uygun ürün değilse, doğru pazarda işe girmeyi başaramadıysanız veya iletişime geçtiğiniz ticaret yapmayı düşündüğünüz insanlar sizin ve ürünlerinize uygun değilse başarılı olma şansınız çok düşüktür. Örnek olarak mesela bizim bu kadar çok kısa sürede parlamamızın en temelinde; herkesin seramik yaptığı bir ortamda biz teflonu Türkiye'ye getirerek bir farklılık yarattık. Bu da bizi yukarıya çıkardı.  Güncel olarak 1 yıllık ciromuz ise ortalama 20 milyon lira civarında.

-YUNUS PEHLİVAN KİMDİR?

1973 Sakarya Hendek doğumlu. Endüstri mühendisliği mezunu. İş hayatının büyük bir bölümünde İzmit’te yaşadı. İş hayatına ilk olarak aile şirketinde başladı, akabinde ise REYSAŞ’ta kısa süre görev yaptı.  9 Yıl kadar özel bir şirkette planlama müdürü görevini yürüttü. Cem bialetti firmasında ilk olarak fabrika müdürü olarak görev yaptı sonraki dönemde ise Planlama Müdürlüğü görevini üstlendi.