GENÇ YAŞTA BAŞLIYOR, TEDAVİYLE KONTROL ALTINA ALINABİLİYOR
Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Neslihan İnal, şizofreninin genetik yatkınlıkla birlikte çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan bir beyin hastalığı olduğuna dikkat çekti. Genellikle genç erişkinlik döneminde başlayan hastalığın, nadiren çocukluk ya da ergenlikte görülebildiğini ifade eden İnal, “Ergenlikte başladığında öncül belirtiler ortaya çıkar. Bozukluk zamanla yerleşir ve beyindeki yıkımlar nedeniyle işlev kayıpları meydana gelir” dedi.

İnal, şizofreninin tedavi sürecinde ilaç kullanımının zorunlu olduğunu vurgulayarak, “İlaç tedavisi olmadan şizofreni tedavi edilemez” diye konuştu. Ayrıca, uyuşturucu madde ve alkol kullanımının da şizofreniye genetik yatkınlığı olan bireylerde bozukluğun ortaya çıkmasını kolaylaştırabileceğini kaydetti.

AİLE DESTEĞİ, TEDAVİNİN TEMELİ
Ailelerin hastayı ihmal etmemesi gerektiğini vurgulayan İnal, “Bu bireylerin yardıma ihtiyacı var. Sağlıklı yaşam alışkanlıkları, egzersiz ve sosyal hayattan kopmamaları hastalığın ilerlemesini önler” dedi.

“KRONİK ANCAK UMUT VAR”
Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Alp Üçok ise, toplumda şizofreniye yönelik ciddi yanlış algılar bulunduğuna dikkat çekerek, “Şizofreni, diyabet ya da hipertansiyon gibi kronik bir hastalıktır. Ancak bu, tedavi edilemeyeceği anlamına gelmez” dedi.

Üçok, madde kullanımının şizofreniyi tetikleyebileceğini ifade ederek, “Esrar gibi maddelerin zararsız olduğu yönündeki algılar yanıltıcı. Oysaki pek çok kişi, bu maddeleri bıraktıktan sonra bile psikoz süreci yaşamaya devam ediyor” uyarısında bulundu.

Ayrıca Üçok, şizofreni hastalarının toplumda haksız yere damgalandığını, şiddet olaylarının büyük çoğunluğunun psikiyatrik hastalığı olmayan bireyler tarafından işlendiğini kaydetti.

“İYİLEŞME MÜMKÜN, DAMGALAMA ENGEL”
Psikiyatri Uzmanı Dr. Erhan Yüksek ise, şizofreninin dalgalı seyreden ama değişime açık bir süreç olduğunu vurgulayarak, “Bilimsel veriler, şizofreni doğru zamanda ve doğru şekilde ele alındığında umut vadeden bir iyileşme süreci barındırır. Ancak damgalama bu süreci yavaşlatır” değerlendirmesinde bulundu.

ERKEN TANI İLE YAŞAM KALİTESİ ARTABİLİR
Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin ise, şizofreni belirtilerinin pozitif, negatif ve bilişsel olmak üzere üç gruba ayrıldığını belirterek, “Uygun tedavi ve sosyal destekle bireyler sosyal yaşama katılabilir, yaşam kalitelerini artırabilir” dedi.

Çetin, yüksek stresin belirtileri kötüleştirdiğini, düzenli yaşam rutinlerinin ve hastalık hakkında bilgi sahibi olmanın hem birey hem de aile için büyük önem taşıdığını vurguladı.

Doğumun Kalbi Bu Kez Kocaeli'de Atacak!
Doğumun Kalbi Bu Kez Kocaeli'de Atacak!
İçeriği Görüntüle

ERKEN MÜDAHALE HASTANEYE YATIŞLARI AZALTABİLİR
Erken müdahalenin önemine de değinen Çetin, araştırmaların; erken tanı, düzenli tedavi ve sosyal destekle hem atakların hem de hastaneye yatışların azaltılabileceğini ortaya koyduğunu belirtti.

Kaynak: AA