Tefekkür Saati - Ayşe Battal
Önce bir öfke sarıyor ruhumu...
Gözlerim buğulanıyor...
Yutkunacağım ama yutkunamıyorum...
Kalbimin derin bir üzüntüyle titrediğini hissediyorum sonra...
Avuç içlerim buz gibi...
Ne kadar tutmaya çalışsam da, nihayet süzülüyor gözlerimden akmaya meğilli yaşlarım...
.
Rasûlallah s.a.v'in Taif dönüşü yaptığı dua, ne zaman okusam bende aynı etkiyi bırakıyor. Çünkü bu cümleler yüreğinden dökülürken, vücudunun yara bere içinde olduğunu, kendinden bitap ve kederi arşı aşmış bir halde olduğunu biliyor ve tüm kalbimle bunu hissediyorum.
Mekke'de İslam daveti kilit noktaya gelmişti. Rasûlallah s.a.v, davasına hür bir merkez ya da en azından emin bir yer bulmak ümidiyle Taif'e gitti. Ne yazık ki bu girişim başarıyla sonuçlanmamıştı. Çok kötü karşılanan Efendimiz s.a.v, Taif'in ayak takımı tarafından taşlanarak eziyet görmüştü. Hakaretler, küfürler boyunu aşmıştı. Tam 3,5 km takip edip, taşlamaya devam ettiler. Mübarek ayaklarından kanlar akıyordu...
Aç susuz, nefes nefese, halsiz bir halde bir üzüm bahçesine sığındı. Biraz soluklandı, düşündü... Düşündüğü tek şey; Rabb'inin O'ndan (s.a.v) hoşnut olmadığı korkusuydu. Çünkü sıkıntılarının sonu gelmiyordu. Kanlar içindeki vücudunu zorla doğrulttu, kandan kıpkırmızı olmuş ellerini göğe kaldırdı ve olabilecek en içten bir yakarışla Rabb'ine seslendi:
"Ya Rabb'i! Güçsüz ve çaresiz kaldığımı, halk nazarında hor görüldüğümü yalnız sana yakınıyorum. Ey merhametlilerin, en merhametlisi! Sen ezilenlerin, hor görülenlerin Rabb'isin. Sen benim Rabb'imsin.
Ya Rabb'i! Sen beni kimlerin eline bırakıyorsun? Beni sertlik ve zorbalık içinde karşılayan bir yabancıya mı? Yoksa, davamda bana etki yapacak bir düşmana mı? Bana hücum eden kimselere mi?
Eğer bana karşı gazabın yoksa bu işkencelere aldırış etmem. Her işi bir düzene koyan ve karanlıkları aydınlık yapan ilahi nuruna sığınıyorum. Seni hoşnut edinceye kadar rızana talibim. Kuvvet ve Kudret ancak senindir."
Yüce bir gönülden dökülen sözlerdi bunlar... Sıradan bir insanın cesaret gösterip dillendirebileceği basit cümlerler değildi... Sırf Rabb'i hoşnut olacaksa, bütün çileye rıza göstereceğini bildiren cümlelerdi...
İnsanın kucağına atılan bir alev topu gibiydi...
Yandı içimiz!
Kavruldu Ya Rasûlallah
.
Rabb'im, Rasûlallah s.a.v'in çektiği sıkıntıların insanlığa örnek olması gerektiğini ve hikmetleri anlamayı nasip etsin bizlere...