Ahmet AKÇAALAN'ın Köşe Yazısı

İnanın en kalbi duygularımla bu başlığı attım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuşma fırsatım olsa ilk bu cümleyi kurardım.

-Yapmayın Cumhurbaşkanım,

Kraldan çok kralcılar medyanın tüm köşe başlarını kaptılar. Her gün o terörist, şu hain, bu FETÖ’cü, onlar dinsiz, gözaltı yapın, atın onları için ekranlardan haykırıyorlar. Artık Ak Parti’nin yanlışlarına yarabbi şükür diyen bir medya oluşturdunuz. Canım yanıyor, sıkıntım var diyen vatandaşı nankörlükle suçlayan ama lüks evde oturan, son model araba kullanan, boğaza karşı kahve içen bir Ak Parti medyası. Bu medya vatandaşı boğuyor, sizden uzaklaştırıyor. 28 Şubat’ta bizim medyamız olsaydı bunlar olmazdı diyen mücahit yapı bu medyayı kastetmiyordu Sayın Cumhurbaşkanım. Sizin Hz. Ömer’in adaletini hatırlatan gazetecilere ihtiyacınız var.

-Yapmayın Cumhurbaşkanım,

Cumhurbaşkanı demek Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşayan 81 milyonun başı demek. Nefret, öfke, hakaret söylemi kullananlara gerekeni yapın. Ama siz daha dikkatli olmalısınız. Ak Parti ilk kurulduğunda 2001 yılında canlı yayında şöyle demiştiniz; “Biz asla lider partisi olmayacağız. Ortak akıl ile yol yürüyeceğiz”. Cumhurbaşkanım şuan sadece tek bir akıl var. O da siz ne derseniz o olsun aklı. Ankara’da size fikir vermeye cesaret edecek, çevrenizde kimse kalmadı.

-Yapmayın Cumhurbaşkanım,

31 Mart seçimlerine iyi bakmak lazım, bir mesaj yok mu? Meclis üyelerine bakıyorsunuz harita sarı, başkanlara bakıyorsunuz Ak Parti büyük kayıp. İstanbul’da bir gariplik var diyorsunuz, Türkiye aynı değil mi Cumhurbaşkanım. Bakın bütün iller aynı. Adayda vatandaş hep karşıya oy vermiş. Eğer bu adayları siz kendi başınıza belirlediyseniz, teşkilata karşı aday göstermenin sıkıntısını yaşıyorsunuz. Bu ne acı ki teşkilatın sesini duyamayacak kadar birileri tarafından uzaklaştırıldınız demektir. Yok bu adayları size Genel Merkez direttiyse bu kadar yanlış aday gösterilmez, haini dışarda değil içerde arayın Cumhurbaşkanım.

-Yapmayın Cumhurbaşkanım,

Yıllarca bu millet size geçmiş eski koalisyon hükümetleri hatırlayarak destek oldu. Ne günler yaşadık siz bilmezsiniz dediler gençlere. Ecevit’in tüp kuyruklarını hep anlattınız ancak milleti tanzim kuyruklarına zorladınız. Üç ile yaptınız. Diğer iller ne yapsın Cumhurbaşkanım. Millete algı siyaseti ters tepti.

-Yapmayın Cumhurbaşkanım,

En uç örnekle anlatayım Cumhurbaşkanım, siz Ak Parti kurulurken bir genel eve yaptığınız ziyarette bu millete nasıl dertlendiğinizi anlattınız. Ancak binlerce Emeklilikte Yaşa Takılanın derdine bırakın çözümü “Türediler” diyerek yok saydınız. Onları dinlemediniz, sadece 38 yaşında emekli olmak istiyorlar olarak yorumladınız oysa durum hiç öyle değildi. Değiştiğinizin farkında mısınız Cumhurbaşkanım. Eski Cumhurbaşkanı olsa mutlaka dinlerdi, belki onların istediği gibi olmasa da farklı çözüm sunardı.

-Yapmayın Cumhurbaşkanım,

Kabineye bir bakın Cumhurbaşkanım. Bazı bakanların söylemlerine bakın. Toplumu nasıl ötekileştiriyorlar. Militan gibi yaptıkları açıklamalarla, toplumun bir yarısını ötekileştirerek, sizin için daha çok savaştıklarını sanıyorlar. Oysa en büyük zararı size veriyorlar. Devlet aklı olması gerek, bir bakan Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kısımlarını kucaklayacak kadar kollarını açabilmeli.  

-Yapmayın Cumhurbaşkanım,

İstanbul’da bir akıl tutulması yaşanıyor. Meclis üyeliğine itiraz yok ama başkana var. Neden çünkü başkanlık kaybedildi. Bu arada ben itiraz kısmını eleştirmiyorum. Bu bir hak sonuna kadar kullanılmalı. Ama susturun Cumhurbaşkanım kendi başarısızlıklarını ekranda konuşarak örtmeye çalışanları. YSK son sözü söylesin ve bitsin. 31 Mart’tan önce her gün ekrana çıkıp, YSK’yı ve seçim sisteminin güvenliğini anlatan en az üst düzey Ak Partili 10 isim yazabilirim buraya. Ekrana çıkıp saat başı milleti germek ne kadar doğru? Millete rağmen siyaset olmaz Cumhurbaşkanım. Olabilecek yeni bir seçimde fatura daha ağır olur.

-Yapmayın Cumhurbaşkanım,

Bir nefes alın Cumhurbaşkanım, durup düşünün. 31 Mart seçimlerinde millet Ak Parti’nin iki bacağını kırıp, yere çakmadı. Hatta Ak Parti’nin meşrutiyetinin kalmasını istedi. Sadece tek bacağına çarptı ve bu sefer kırdı. Ama iyileşin ve yeniden başlayın mesajı verildi. Bu mesajı birileri ihanet, hainlik olarak yorumluyor. Bu yorumlayanları atın çevrenizden, partinizden. Soru şu; neden biz milleti okuyamadık, neden bu mesajı biz göremedik? Ne kadar milletin içinden uzaklaştırıldınız?

-Yapmayın Cumhurbaşkanım,

Ak Parti içerisinde bir reforma gitmek zorunda olduğunuz çok açık. Ak Parti içerisinde liyakat sahibi olmayan, kalite sahibi olmayan isimlerin masa başına oturduğu da çok açık. Kalite çok düştü. Ancak bir gerçek daha var. Ak Parti içerisinde bırakın partiyi aileye yakın olun adaysınız, başkansınız, vekilsiniz deniliyor. Cumhurbaşkanı ailesi Ak Parti’nin tüzüğünden daha değerli oldu. Partinin önüne geçti. Ak Parti aile partisine dönüştü. Bu durumun farkında mısınız?

-Yapmayın Cumhurbaşkanım,

Damadınız çok iyi bir insan olabilir. Ekonomiyi çok iyi biliyor olabilir. Olmuyor Cumhurbaşkanım kimse çıkıp size söylemiyor mu? Soğan, domates, benzin, mozat ortada. Elektrik, su, doğalgaz paralarını vatandaş ödeyemiyor. Bu inat neden? En önemlisi ekonominin adalet sacayağı neden görmezden geliniyor.

31 Mart vatandaşın Ak Parti’ye son defa şans vermesiydi.

Eğer reformlar yapılmazsa,

Sona gelindi demektir…