Emrullah Yolasığmaz'ın Köşe Yazısı...

Kodun Yeni Sahibi Kim: Yazılımcı mı, Yapay Zekâ mı?

Gelecek , Gençlik ve Girişimlikle taçlanacak başarı hikayeleri…

Yazılım sektörü, son yıllarda belki de tarihindeki en hızlı dönüşümü yaşıyor. Yapay zekâ, kod yazmaktan hata ayıklamaya, proje yönetiminden kullanıcı deneyimi optimizasyonuna kadar pek çok alanda insan yazılımcıların yerini alabileceği yönünde tartışmalara yol açıyor. Peki, bu sadece bir spekülasyon mu, yoksa yazılım dünyasında gerçek bir paradigma değişiminin habercisi mi? Yazılımcılar işlerini kaybedecek mi, yoksa yapay zekâ ile güçlenerek daha yaratıcı bir döneme mi adım atacaklar?

İnsan yazılımcının hâlâ sahip olduğu avantajlar, yapay zekânın kolayca devralamadığı alanlarda ortaya çıkıyor. Problem çözme yeteneği, yaratıcılık, etik karar verme, müşteri ilişkileri ve proje yönetimi gibi beceriler, yazılımcıları yapay zekâ karşısında hâlâ vazgeçilmez kılıyor. Bu durum, teknolojinin gelişimiyle birlikte insan zekâsının da her zaman merkezde kalacağını gösteriyor.

Geçtiğimiz günlerde Kocaeli Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi bir kardeşimizle tanışma fırsatı buldum. Staj vesilesiyle geldiğinde, gençlerimizin geleceğe dair kaygılarını konuştuk. Onun problem çözme yeteneği, eğitimlerinde edindiği yapay zekâ destekli kodlama tecrübesi ve sürekli kendini geliştirme azmi beni gerçekten etkiledi. Yapay zekâyı yoğun şekilde kullanmamıza rağmen, birçok noktada onun tecrübesi ve bizim iş hayatındaki pratik yaklaşımımız sayesinde sistemi başarıyla tamamladık. Bu süreç, yapay zekânın pratikteki sınırlarını ve insan zekâsının hâlâ ne kadar değerli olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

Gelecek vizyonu: İnsan + Yapay Zekâ İş Birliği

Genel olarak yetişkinlerimiz, gençlerimiz hakkında “kötü bir nesil yetişiyor” endişesi taşıyor olabilir. Oysa gerçek şu ki, gençlerimizde büyük bir cevher yatıyor. Doğru rehberlik, rol modeller ve tecrübe paylaşımı ile bu potansiyel ortaya çıkıyor; gençlerimiz kendi yeteneklerini keşfediyor, özgüven kazanıyor ve gelecekte başarılı olabileceklerini görüyor.

Yazılım dünyasında da durum bundan farklı değil. Yapay zekâ, iş süreçlerini hızlandırsa da, insan zekâsı hâlâ merkezi rolünü koruyor. Gelecek vizyonu, insan ve yapay zekânın uyum içinde çalışabileceği hibrit modelleri benimsemekten geçiyor. Genç yazılımcılar, yapay zekâyı bir araç olarak kullanıp kendi problem çözme, yaratıcılık ve etik karar verme yeteneklerini geliştirdikçe, hem kariyerlerinde hem de teknoloji üretiminde daha güçlü bir pozisyona sahip oluyorlar.

Burada asıl ilham verici nokta, gençlerimizin motivasyonu: Çoğu zaman amaçları sadece çok para kazanmak değil; tecrübe kazanmak, kendi yeteneklerini keşfetmek ve günümüzde kolaylaşan yapay zekâ destekli geliştirme modelleriyle iş hayatı ve insan hayatındaki eksiklikleri tespit ederek yeni başarı hikayeleri yazmak. Belki de bugün stajda tanıştığımız bir genç, yarın birlikte bir startup projesiyle sektöre adım atacak. İşte bu, gençlerimizin gerçek potansiyelini ortaya koyan en değerli işaret.

Bu perspektif, hem ailelerin hem de toplumun gençlere bakışını kökten değiştirebilir. Gençlerin öğrenme azmi ve yapay zekâ ile olan etkileşimleri, onları geleceğin üretken, yaratıcı ve özgüvenli yazılımcıları hâline getiriyor. Teknoloji ile insan zekâsının birleştiği bu yeni dönemde, doğru rehberlikle desteklenen gençler, sadece işlerini kaybetmekle kalmayacak; aynı zamanda yazılım dünyasının geleceğini şekillendirecekler.

Sonuç olarak, yapay zekâ yazılım dünyasında devrim niteliğinde bir etki yaratıyor olsa da, insan zekâsının yerini alması pek mümkün görünmüyor. Yaratıcılık, etik değerler, insan ilişkileri ve problem çözme yeteneği gibi unsurlar, insan yazılımcının vazgeçilmezliğini sürdürüyor. Teknolojinin gelişimiyle birlikte, insan ve yapay zekânın uyum içinde çalışacağı bir döneme doğru ilerliyoruz.