Ahmet AKÇAALAN'ın Köşe Yazısı
2019 evet zor bir yıldı.
Ne yazık ki finansal olarak çöküntülerin yaşandığı, intihar oranlarının arttığı bir yılı geride bıraktık.
2020’den ise nedenini bilmiyorum ama çok umutluyum.
Hem gazetemiz hem ülkemiz adına çok güzel geçeceğine inanıyorum.
2019’u okuyucularımıza nasıl yansıtalım diye düşünürken, şu oldu bu oldu gibi manşetlerle boğmak yerine net mesaj verilmesi gerektiğine karar verdim.
Bu kararımın nedeni ise bir sosyal medya paylaşımı oldu.
İzmit esnaflarından Cevdet Sert şöyle diyor;
“Kamu görevini kötüye kullanan, kamu gücünü kendi menfaati için milletinin hakkını gasp edenlerin 2020,yeni yılda adalete hesap vereceği bir yıl dileğiyle”
Müthiş bir mesaj değil mi?
Bir zulüm gördüğünü iddia ediyor ve 2020’den beklentileri…
İşte 2019’da gerçekleştirilen yerel seçimler iktidar partisine kral çıplak dedirtti.
Bugün İzmit Belediyesi’nde Ak Parti iktidar olma gücünü kaybetti.
Yıllarca haksızlıklara ses çıkartmayanlar, suya sabuna dokunmayanlar şimdi ise alınan kararlara bağırabildikleri kadar bağırıyorlar.
Ne çabuk 2001’de CHP’den belediye kazandığınız da yaptığınız sürgünleri unuttunuz?
O zaman çıkıp adalet dediniz mi?
Yerel yönetimlerde kamunun içerisinde mesai saati içerisinde Ak Parti’nin şarkıları ile çalışan memurlar gördük. Kardeşim bu yanlış dediniz mi?
2001’den bu yana yerel yönetimlere bir tane CHP’li işe aldınız mı?
Vicdanınıza soruyorum İyi Partili bir kişiyi işe aldınız mı?
2001’den bu yana yerel yönetimlere bir tane MHP’li işe aldınız mı?
Yav Cumhur ittifakı var MHP ile hala bu konuda temasa geçmediniz.
İzmit Belediyesi’nde sözleşmeli memur yapılan 29 kişinin hepsi için söylemiyorum ama çoğunun bir dayısı var, olmadı müdür ve makamlarının gücünü kullanarak memur yapmışlar. İçlerinde hakkı ile gelenlere emeği ile orada olanlara saygım var.
Aslında şunu söylemek istiyorum.
Kim ne haksızlık yaptıysa bumerang gibi dönüp kendisini vuracak. Eğer bu işten çıkarmalarda, henüz resmi gerekçe açıklama yapılmadı, haksızlık varsa yarın CHP’lileri vuracak. Ancak yıllarca yaşananları sessizce izlemek, haksızlıklara susup bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın anlayışı ile makamda kalma dönemi bitmeli artık.
Buradan Ak Parti İzmit İlçe Başkanı Ali Güney’e soruyorum Ali Yıldız’ı tanır mısın? Çözüm süreci döneminde akil insanlara tepki gösterdiği için Kent Konut’tan işten atıldı. O zaman neredeydiniz?
Size Ak Parti içerisinden örnek vereyim;
Erdal Selimoğlu AK Parti saflarından Başiskele Belediye Başkan aday adayı oldu. Sonra Saadet Partisi Adayı Zafer Mutlu ile olan kişisel diyaloğundan dolayı onu desteklediğini açıkladı. Siz ne yaptınız? Sakarya Büyükşehir Belediyesi Spor Daire Başkanı ataması kesinleşen Erdal Selimoğlu’nun bu atamasını engellediniz.
Bana sorarsanız önce kendinizi bir eleştirin.
Bunun gibi binlerce örnek yazabilirim.
Yıllarca sustunuz.
CHP’li, MHP’li isimler belediyelerin önünden geçemedi.
Şimdi muhalefet olmayı yaşıyorsunuz.
Ne kadar zormuş öyle değil mi?
Aklıma şu kıssa geldi;
Farenin teki çiftliğin ambarını mesken tutmuştur. Günün birinde kendisinden kurtulmak isteyen çiftçinin kapan kurduğunu görür.
Hemen horoza koşar, heyecanlı heyecanlı durumu anlatır.
Horoz "Benim sorunum değil." der ve "Ben zaten o kapana yakalanmam, tuzak sana kurulmuş, sen başının çaresine bak." diye konuşmasını sürdürür.
Bu sözler karşısında şaşkına dönen ve panikleyen fare yeni yavrulamış koyuna koşar. Soluk soluğa, "Koyun kardeş, koyun kardeş çiftçi bana kapan kurdu." diye yakınır.
Koyun "Bana ne ki, benim sorunum değil, dikkatli ol sen yakalanma." der.
Zavallı farecik ağlamaklıdır. Son bir umutla öküzün yanına varır, durumu anlatır.
Öküz de ilgilenmez. Fareye dönerek "Beni meşgul etme." diye azarlar ve "Başının çaresine bak." diyerek fareyi başından savar.
Fare çaresiz ve üzgündür. Yuvasına döner.
Derken bir gün çiftçinin fare için kurduğu kapana zehirli bir yılan yakalanır. Can havliyle kıvranan yılan bir ara yanından geçmekte olan çiftçinin oğlunu ısırıverir. Çocuk zehirlenmiştir. Kaskatı kesilir. Doktor çiftlikten ayrılırken çiftlik sahibine "Bir horoz kesin. Suyundan çorba yapın. Çocuğun vücudu güçlensin." der.
Tabi hemen horoz kesilir, çorba yapılır, çocuğa içirilir. Ancak çiftlik sahibi çok itibarlı, sayılan sevilen bir kişidir. Geçmiş olsun ziyaretine o kadar çok kişi gelir ki koyunun yavrusunu kesip, ziyaretçilere yemek yapmak zorunda kalır.
Gel zaman, git zaman çocuk kurtulamaz ölür. Cenaze kaldırılır. Ne var ki bu kez de "Başın sağolsun"a gelenleri ağırlamak için öküzü kesmek zorunda kalır.
Sevgili okurlarım "Arife tarif gerekmez." Fıkranın ne anlatmak istediğini çok iyi anlamışsınızdır.
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın." diye düşünürseniz, hiç şüpheniz olmasın sonunuz, horozun ki, koyunun ki, öküzün ki gibi olur.
Bu eninde sonunda olur…
O yüzden benim 2019 mesajım;
2019 yılında suya sabuna dokunmayan herkes pis sayılır…