Ahmet AKÇAALAN'ın Köşe Yazısı

Türkiye seçim sürecine gidiyor.

Yerel ve genelde dikkatimi çeken bir hastalık var.

Hastalık olarak yorumluyorum.

Çünkü farklı şekilde açıklayamıyorum.

Hastalığın adı; “Ben olmazsam olmaz…”

Tabi bunun üzerine eklemeler geliyor;

-Yapamazlar,

-Edemezler,

-Beceremezler,

Dünyanın merkezine kendilerini koyuyorlar.

Bu hastalık değil de nedir kardeşim.

Kimler geldi kimler geçti…

Nedir bu benlik çıkışı.

Bu hastalığa sondan önce yakalananlardan biridir Fenerbahçe Kulüp Başkanı Sayın Aziz Yıldırım. Tam efsane olmuşken bir anda yok oldu. Yaptıkları artık asla konuşulmayacak. Sayın Ali Koç’un elini kaldırsaydı, aday olmayacağım dediği başkanlığa aday olmak yerine kenara çekilseydi, kongre salonundan kaçıp gitmek zorunda kalmayacaktı.

Ben hastalığı böyledir.

Yer bitirir adamı fark edemezsin.

En güçlü olduğunu sandığın yerde, yere serilirsin.

İşte 24 Haziran seçimlerinde bakıyorum genelde ve yerelde hep aynı söylemler.

Ben olmazsam olmaz…”

Milletin, bu ben kavramını bastıran kişilerden uzaklaştığını, kaçtığını düşünüyorum.

Herkes bir aktör olmanın derdinde…

Milletvekili adaylarının bazıları, özel seçilmiş olduklarını sanmaya başlamış.

Kimi parasına güveniyor ben olmazsam diyor,

Kimi ünlü olmasına güveniyor, ben olmazsam diyor,

Kimi siyasi makamına güveniyor, ben olmazsam diyor,

Kimi Ankara’da ki bağlantılarına güveniyor, ben olmazsam diyor,

Benden demesi;

Bu millet birisine 24 Haziran seçimlerinde feci ders verecek.

Bu açık ve net.

O kadarki koltuğa oturan, ben olmazsam düşüncesine gerekçeler sıralayarak dördüncü dönemini istiyor.

Peki belirtileri nedir bu hastalığın?

Önce istişare kültürünü kaybediyorsunuz.

Sonra sizi başarıya götüren ekibinizi, gözleriniz görmüyor.

Her şeyi kendiniz yaptım sanıyorsunuz.

Bu sıra altınız boşalıyor.

Kim size dostane bir eleştiri yapsa, kıskandığı için yaptığını sanıyor, kuyunuzu kazdığına inanıyorsunuz.

Dostlarınız düşman oluyor.

Çünkü bu hastalıkta dosta gerek yok ben yetiyor.

İşte Kocaeli’nde bu ben hastalığına yakalananlardan dolayı milletvekili listelerinde sadece benleri görüyoruz.

Ben şurada görevliyim, benim arkamda şu kesim var.

Hep ben.

Hep ben derken de hep aynı yüzler.

Yenilere ne yol açıyoruz, ne yönetme yetkisi veriyoruz.

Artık bu bütün partilerde olan duvarlar yıkılmalı.

En azından 2019 yerel seçimlerinde yeni yüzler şans bulmalı.

Bu ben hastalığından kurtulma zamanımız gelmedi mi?