Tefekkür Saati - Ayşe Battal

Çok ağladık peşinden dünlerin...

Aynada her gün değişen surata bakıp öfkelendik.

İçimize mıhlanmış gibi yerleştirilen, nizamı bozan aptal gerçeklere tutulduk.

Üzerinden çok geçmeden yüreği terk edip giden insanların peşinden baktık, acıdık...

Ne istiyorduk,

ne arıyorduk,

ne için ağlıyor, ne için gülüyorduk,

neden böylesine hızla geçip gidiyorduk?

"Zamanın telaşındaki sebep neydi?" anlaşılmıyordu...

*

Anlaşılamıyordu!

Her mecrada gözü açık olan insanoğlu, iş itikada gelince cahildi...

Amacının hakkını veremeyen kullar olduk, bi' haber kaldık bu amaçtan...

"Bügün ALLAH için ne yaptın?" sorusunu, "Bugün insanlık için ne yaptın?" diye değiştiren varlıklar olduk.

Bilemedik Rabb'im!

İnsanlık için yapılan her hayrın zaten Allah için yapılan bir ibadet olduğunu bilemedik...

Bilemedik Rabb'im!

Biz ibadeti en alt seviyeye düşürdük...

İbadetin aslında kulluk anlamına geldiğini çözemedik, anlayamadık.

Aksine böbürlendik!

Namazı terk ederken, "Allah affeder" dedik ama namazın bizi kafir ve müşrikten ayıran, bizi Allah ile buluşturan makam olduğunu idrak edemedik...

Gösteriş için namazlar kıldık...

Kibirlendik!

Yaratıcıya boyun eğmeyi zayıflık gördük (haşa), isyan ettik, inkar ettik.

"Kalbim temiz" deyip, aslında ne kadar cahil olduğumuzu bilemedik...

Ve göremedik Rabb'im...

Rasûlallah s.a.v izini kaybettik.

Yapmayın dediği her şeyi yaptık.

"Bir kimse, hangi millete benzemeye özenirse, o da onlardan olur" buyruğunu yerine getiremedik, kendimizi sakınmadık.

Yapmadık, yapamadık.

Affet Rabb'im!!!

*

Biz kimiz ki?

Neyimize güveniyoruz da yaratıcıya itaat etmiyoruz?

Ey insanoğlu! Ey kardeşlerim!

Asıl, kulluk vazifemiz ve mükellefiyet için uyanmalıyız!

Ahiretimiz tehlikede!

Çıkalım gafletten kardeşim, teslim edelim nefsimizi Allah'a...

Tutunalım yaratanın kopmaz ipine...

Ve sonra tekrar dönüp bakalım, aynada yansıyan suretimize...