Tefekkür Saati - Ayşe Battal
Bir gece namazında şöyle dua etmişti:
"Rabb'im bana YENİDEN yardım eder misin?"
Sabırla...
Israrla...
"Yeniden" yardım istiyordu Rabb'inden...
Çünkü o kadar emindi ki, Rabb'i ona yetişecek... Elhamdülillah!
Tam teslim olmuş ama az bi'zaman geçince üstünden, bir de bakıyorsun ümitsizliğe kapılıyor...
Hayır... Hayır!
"Rabb'in seni ne terk etti, ne de darıldı." (Duha 3)
Nasıl bir şefkat, nasıl bir rahmet, nasıl güzel bir edâ; "Rabb'in seni terk etmedi!"
Rabb'i Zülcelâl, senin üzerinden kudret elini çekmedi, iyiliğini kaldırmadı...
Kaldırmayacak da...
O (cc), sana kapılarını hep açtı, açacak.. Belki görecek, belki göremeyeceksin nimetini... Lakin yine de devam edecek kapılarını açmaya...
Sen yeter ki Rabb'inin yolunda ol, yolundan git.
Sabret...
Şükret...
Sebat et...
Zira "O, seni şaşırmış bulup doğru yola iletmedi mi?" (Duha 7)
Sen hiç birşey bilmezken, küfrün girdabında bocalarken, karmaşık inançlar ve yanlış hedeflerle yaşarken hayatını; O (cc), seni şaşırmış bulup, doğru yolu göstermedi mi? Sen hiç birşey değilken, sana can verip nefes olmadı mı?
O halde "Sadece Rabb'inin nimetini anlat" (Duha 11)
İslam'ı anlat!
İslam'ın misler gibi Kur'an koktuğunu, hayat olduğunu...
İslam'ın doya doya nefes almak olduğunu anlat mesela...
Zihnini berraklaştıran, seni fenalıktan uzaklaştıran bir dost olduğunu anlat İslam'ın...
Rabb'inin sana bahşettiği nimeti anlat!
Hidayetin ruhunda estirdiği o tatlı rüzgarı, Rabb'ini ve Rasûlü'nü (s.a.v) nasıl yüreğinde hissettiğini, gözyaşlarını yalnızca Rabb'ine akıttığını anlat...
İslam'ın, tüm zorluklara karşı; buhranlara, krizlere, ümitsizliğe, sevgisizliğe karşı bir çıkış bileti olduğunu anlat herkese...