Ahmet AKÇAALAN'ın Köşe Yazısı

Meğer aynı bizdeki liderler gibiymiş,

Asabi çıkışları,

Sesinin gür tonu,

Kahverengi kravatı,

Lacivert ceketi,

Güce karşı adalet seslenişi…

Kimden mi bahsediyorum?

Öyle siyasi bir figürden değil,

Lise dönemimde Coğrafya Hocam Mehmet Cokpartal’dan bahsediyorum.

Şimdi daha iyi anladım kendisini.

“Neyi hak ediyorsanız, onu yaşarsınız” derdi.

Sürekli kızgındı bir şeylere,

Ya da kızgın olmak için sebep arıyordu.

İşte bu adam aynı anda,

Birden babacan oluverirdi.

Eğer haklı olduğunuza inanırsa resmen savaşırdı öğrencisi için;

Ey Milli Eğitim Bakanı

Ey Milli Eğitim Müdürü

Ey Okul Müdürü derdi yeri geldiğinde,

Kimseden korkmazdı.

Kendisi coğrafya öğretmeni olduğu için 1 ayda sınıfta sinirden 4 dünya küresi kırdığını bilirim.

Dedim ya biraz asabiydi.

Çok korkulur ama çok sevilirdi.

Evet hem korku hem sevgi aynı yerdeydi.

İki zıt kelime aynı yerde nasıl olurdu, bilemiyorum.

Onu gören öğrenci 40 metreden saygı duruşuna geçerdi.

Bir defa büyük bir kavga olmuş.

Polis geliyor denildiğinde kavga devam ederken Cokpartal geliyor denildiğinde herkes bir tarafa kaybolmuştu.

Kural hatasını,  ihaneti hiç sevmezdi.

Disiplin onun için hayattı.

Öyle kız erkek öğrenci ayırmayı.

Ne varsa alayına gittiği olurdu.

Ama bir o kadar babacandı.

Cuma günleri istiklal marşı okunduğu sırada okul müdürü öğrencileri susturamaz.

Onun ise merdivenlere doğru yürümesi yeterdi.

Onu gören susardı.

Eli sertti.

Gürledi mi okul titrerdi.

Yanındayken kimse konuşamaz.

Sorunu olan ise yine ona giderdi.

Şimdilerde Mehmet Cokpartal’ın emekli olduğunu biliyorum.

O her şeye rağmen okulun en delikanlı, en adaletli, en asabi hocasıydı.

Öğrencilerin ya en sevmediği ya en sevdiği hoca olmayı başarabiliyordu.

Bir ortası yoktu.

İşte Mehmet Çokpartal’ı, aynı bizdeki liderlere benzetiyorum.

Türkiye siyasetinde Genel Başkanlara olan tutkunun, bağlılığın altında sevgi mi var yoksa korku mu çözemiyorum.

Sevgi mi?

Yoksa korku mu?

Daha değerli bilemiyorum.

Ancak her sevgiyle başlayan bağlılığın daha sonrasında korkuya doğru gittiğini düşünüyorum.

O yüzden sizlerin de fikrini merak ediyorum.

Sevgi mi, Korku mu?