Çetin ÇILDIR'ın Köşe Yazısı

Alınan her kararın bir sonucu bazı durumlarda da bedeli olur. Bulunduğumuz coğrafya, bu tip kararları sıkça vermeyi zorunlu kılıyor.

 Bölge tarihinde sadece büyük devletler vardır. Zayıflayan her devlet de yok olmuştur. İşte böyle bir bölgede yaklaşık bin yıldır yaşıyoruz.

Coğrafyanın öğrettiği ilk ders buralarda yaşamanın bir bedeli olduğu. Bizden önce de yaşayanlar aynı gerçekle yüzleştiler. Ufak bir sorun ödemenin KAN ile yapılıyor olması. Zayıf düştüğü her dönemde bu faturayı ödedi ve tekrar ayağa kalkmayı başardı bu millet.

 Bu gerçeklerle bir kez daha yüzleşme dönemi yaklaşıyor sanırım.

İşte böyle bir dönemde devlet 200 yıldır batıya dönük olan yüzünü doğuya çevirme kararı aldı. Uzun yıllardır yönetimleri kontrol etme üzerine kurulu stratejileri ülkeyi bölme politikasına çevirilince çok da seçenek kalmadı.

Her olaya siyaset üzerinden bakanlar farkında olmasa da bu karar devlet politikasıdır. Doğal olarak karar vericiler arasında siyasetçiler olsa da, sadece siyasiler bu tip kararı almazlar.

Son dönemlerde sıkça NATO’dan çıkış senaryoları tartışılıyor. Buna rağmen “HİÇBİR ŞEY” olmuyorsa karar devlete aittir. Bu hiçbir şeyin olmaması için büyük temizlik yapıldı ve devam da ediyor.

1960 Darbesinin izlerini merhum Menderes’in Rusya seyahatinde bulabilirsiniz.  S-400 meselesi ve Akdeniz’de devam eden sondajlar meselesinde alınan yol bu kararın çok önce verildiğinin işaretleri.

Gezi olayları, ülkenin her yerinde patlayan bombalar, çukur hendek üzerinden Güneydoğu işgal girişimi, 15 Temmuz ve Ekonomik operasyonlar ise alması gerekenlerin bu mesajı aldığının işaretleri.

Karşılıklı mesajlaşma döneminin artık sonu yaklaşsa da hamleler devam ediyor. İlk yüzleşme için seçilen adres Fırat’ın doğusu.

Dış politikada olan her şeyin içeride karşılığı olduğunu birçok kez yazdım.

15 Temmuz’dan kısa bir süre önce MHP’de yaşanan hareketlenme ve kurultay neyi anlatıyordu. Sonrasında yaşananları okursanız neden hedefin MHP olduğunu anlarsınız.

Son dönemlerde AK Parti’de yaşanan hareketlenme sadece bir iç politika malzemesi ve zamanlaması da tesadüf mü?

Siyaset tarihini biraz incelediğimiz de bu tesadüflerin çok sık olduğunu görebilirsiniz.

 Yılar önce ABD’li bir strateji uzmanını okumuştum. İddiası tesadüf diye nitelenen olayların sadece sıradan ülkelerde olabileceğini ciddi ülkelerde, kritik konuların asla tesadüflere bırakılmadığı şeklindeydi.

 Bu olayları incelediğimizde ilk dönemlerde insanda paranoyak eğilimler oluşuyor. Tesadüf sayı ve sıklığı sanki ülkede yaprağın bile tesadüfen oynamadığını düşündürüyor. Bir süre, sonra birçok olaya müdahalenin olduğunu ve bazılarında, sonuç aldıklarını düşünmeye başlıyorsunuz.

Takip ettiğim ilk operasyon Kıbrıs savaşı sonrasında merhum Ecevit’e yapılmıştı.

Yokluklar ve kuyruklar dönemi olarak hala anılıyor. D8 Projesi, İran-Libya seyahatleri ve havuz sistemi.

Merhum Erbakan’a 28 Şubat darbesi olarak geri döndü. O dönem Doğru Yol Partisi’ne yönelik bölme çalışması ile Hüsamettin Cindoruk darbeyi amacına ulaştırdı. Çizilen sınırları ihlal eden her siyasetçiye bedel ödettiler.

Bir kısmı zehirlendi, helikopter kazaları icat edildi, partileri bölündü kısaca dönemine uygun çeşitli bedeller vizyona sokuldu.

Bu operasyonları NATO üzerinden içeri soktukları ajanları, iş dünyasından işbirliği yaptıkları unsurları, STK’ları, cemaat ve tarikat görünümlü yapıları, gazete ve gazete patronlarını kısaca tüm unsurları ihtiyaca göre kullandılar.

Siyasetçiler bedel öderken devlet zaman kazandı ve yoluna devam etti. Gerçek yüzleşme için hazırlık sürecini tamamlamaya çalıştı.      

Ülkenin bölünmesi üzerinden pazarlık yapmayı planlayanlar bence denemesinler. Olayı siyasi gören ve her şeyi dış güçlere bağlıyorsunuz diyenler de yakın tarihi bir kez daha okusunlar.

SON SÖZ

Sembollere meraklı bir grup ile mücadele eden devlet, cevaplarını da semboller üzerinden vermeye başladı.

Paralarının üzerine, heykellerine semboller yerleştirenlere mesaj; 2023, 2053, 2071 Hedefleri üzerinden veriliyor.

 Afrin operasyonu öncesinde birlikte kılınan Cuma Namazı Malazgirt’e, Afrin’e giriş tarihi olan 18 Mart Çanakkale savaşına gönderme.

Bitirirken birazda semboller üzerinden tahmin yapalım. Son günlerde ABD’li heyetlerin geliş gidişi hızlandı. Fırat’ın doğusu operasyonu için 30 Ağustos başlangıç tarihi olarak seçilebilir.

 Akdeniz’deki sondajın sonucunu açıklamak için de 29 Ekim ve 23 Nisan seçilebilir.

 S- 400’lerin gelişi de 15 Temmuz’un içinde olduğu haftada gerçekleşmişti.

Bütün bu olaylar devletin kendisi için hazırlanan bıçağa boynunu uzatmayacağını gösteriyor. Uzatmak isteyenler kendilerine yeni bir devlet arasın.