Kocaelispor’un Süper Lig’e dönüşü, benim gibi bu şehrin sokaklarında büyümüş bir antrenör için ayrı bir gurur vesilesi.
Fakat aynı zamanda sahadaki detayları gözden kaçırmadan değerlendirmemiz gerekiyor.
İlk iki hafta skora bakıldığında “sıfır puan, sıfır gol” yazıyor.
Ama oyuna baktığımda çok daha farklı bir tablo görüyorum.
Trabzonspor deplasmanında takımımız, ligin en güçlü santrforlarından Onuachu’ya tek bir kafa pozisyonu verdi ve maç orada koptu.
O an dışında daha fazla şut çektik, daha çok korner kazandık ve rakip sahada daha cesur göründük.
Hatta gol beklentisi verileri bile bizden yanaydı.
Futbol bazen bir anlık boşlukla cezalandırır, Trabzon’daki yenilgi tam olarak buydu.
İzmit’te Samsunspor karşısında yaşananlar ise tamamen talihsizliğin örneğiydi. Samet’in kırmızı kartı planı bozdu ama 10 kişi kalmamıza rağmen rakiple şutlarda eşitliği yakaladık.
Direkten dönen toplar, VAR’dan dönen penaltı pozisyonu ve sonunda kendi kalemize yazılan gol.
Bu maç bize şunu hatırlattı: futbolun kaderi bazen küçük ayrıntılarda gizli.
Bir Kocaelili olarak şunu net görüyorum: Bu takımın omurgası sağlam.
Orta sahada Cafumana’nın süpürücülüğü, Nonge’nin dikine oyun katkısı, Mendes ve Oğulcan’ın kanatlardaki enerjisi, Petković’in ceza sahasındaki varlığı…
Doğru yapı var, eksik olan şey son vuruşlarda sakinlik ve duran toplarda dikkat. Bunlar düzeltildiğinde sonuçlar mutlaka gelecektir.
Kocaeli’nin tribünleri sabretmeyi de yeniden ayağa kalkmayı da bilir.
Bu şehir kolay pes etmez.
Direkten dönen toplar bir gün mutlaka içeri girecek; işte o zaman bu başlangıcı kimse hatırlamayacak, ama bugün gösterilen mücadele bu sezonun temel taşı olacak.
Benim gözümde Kocaelispor oyuna sahip.
Skor da er ya da geç bu oyunun yanına yazılacak.
Yeter ki başımız dik, omuz omuza kalalım.
Çünkü bu takım, bu şehir, daha iyisini hak ediyor.