Çetin Çıldır'ın Köşe Yazısı...!
2023 ve sonrası dönem siyasetinin inşa faaliyetleri hızlandı. Yeni partiler, yeni siyasi aktörler bir bir siyaset sahnesindeki yerini alıyor. Mevcut siyasi partilerde kongreler üzerinden yeni yapılanma süreçlerine giriyorlar. Olan biteni daha sağlıklı analiz edebilmek için siyasi partilerin içyapılarına odaklanmak gerekiyor. Siyasi partilerin tabanlarına yönelik analizi “Çelik Çekirdek” isimli yazımda değerlendirmiştim. Bugün ilk aşamada partilerin yönetim kadrolarına göz atalım. Siyasi partilerin ilçe, il ve genel merkez kadrolarını belirleyecek kongreler öncesinde, bu pozisyonlara aday olacakların bir fotoğrafını çekelim.
1. Grup
İnandığı fikir, ideoloji ve bunun üzerinden ülkeye hizmet edeceğini düşünerek siyasi parti yönetimlerinde yer almayı hedefleyenler. Sizin de tahmin edeceğiniz üzere sayıları çok azdır ve önemli bir bölümü de siyasete girdikten kısa bir süre sonra mevcut ortamın bu hizmeti yerine getirmeye uygun olmadığını fark eder ve ayrılırlar. Kalan az bir grup mücadeleyi sürdürür. Bu grupta yer alanlar hangi siyasi partide bulunursa bulunsun (Teröre hizmet edenler hariç) benim gözümde baş tacıdır.
2. GRUP
Makam, mevki, şan ve şöhret için siyasete girmeyi tercih edenler. Parti yönetimlerinde bir hayli fazla sayıda yer alırlar. Ticari hayatlarında başarılı olmuş ama yeterli şöhrete ulaşamamış isimler, siyaseti bu alanda tanıtım için önemli görürler. Rant hesaplarına bulaşmadıkları sürece bu gruba da saygı duyuyorum.
3. GRUP
Siyaseti, devletten nemalanmanın bir aracı olarak görüp siyasete yatırım yapanlar. Daha çok iktidar partileri ve iktidara aday partiler de yer alırlar. Yönetimlerde yer alabilmek için önemli harcamalar yapmayı göze alırlar. Fikir, ideoloji hatta vatan meselesi önemsizdir. Allah'ın laneti bu gruptakilerin üzerine olsun.
4. GRUP
Bu gruptakiler mevcut yazının ana konusu. Türkiye siyasetini dizayn etmek isteyen iç ve dış odakların hizmetkarı olarak, son derece profesyonel isimlerden seçilir. İş dünyasının, sivil toplum kuruluşların bazen de bir cemaatin kontenjanından siyasi partilere sızarlar. İnşa döneminde de, imha döneminde de yapacak görevleri vardır. Gemiyi herkes terk etse de, son direk batana kadar beklediklerinden sadıklar ile karıştırılırlar. Onların amacı battığından emin olmaktır ama siz ne kadar liderimize sadık diye yorumlarsınız. Kimi partide çok, kiminde az ama hepsinde bulunurlar. İhmalin bedelini ödedikleri için artık hiç ihmal etmiyorlar. Bir avuç çapulcu diye gördükleri grupla bu millet Kurtuluş Savaşı yaptı ya artık daha dikkatliler. Neredeyse cami derneklerine bile sızacaklar. Tanımak son derece zordur, zaten tanıdığınızda da zaten imha görevi tamamlanmıştır. Son dönemde AK Parti ve CHP’de harekete geçtiler. Bu gruptakiler bir siyasi partiye kuruluş ve iktidara geliş dönemlerinde yoğun olarak sızsa da, asıl sızma imhayı amaçladıkları dönemde olur. Diğer dönemlerde siyasi partiyi kontrol amacı ile hareket ettiklerinden genelde siyasi partilerin genel merkezlerine sızmayı tercih ederler. Bir siyasi partinin bölünmesi veya imhası hedefleniyorsa, delege, ilçe yönetimleri ve il yönetimleri, tüm kurumlarda etkili olabilecek şekilde sızmaya çalışırlar. Hani meşhur bir söz vardır "Armudun kurdu içinde olur" diye bir bakarsınız armut komple kurtmuş ve sapı elinizde kalmış. Yeni kurulan siyasi partilerin ilk sızma operasyonuna, kongreler ile kendini yeni döneme hazırlamaya çalışan partilerin ise son sızma operasyonuna dikkat etmeleri gereken bir döneme giriyoruz.
SON SÖZ
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin içine kapandığı, etrafında olan bitene karşı etkisiz ve ilgisiz olduğu dönemlerde bile, siyaseti tesadüflere bırakmayan yapıların, yeni dönem Türk siyasetine ilgisiz kalması düşünülemez. Tamamen kontrol edemedikleri yapılara bile bir şekilde sızmayı deniyorlar. Kendinizi ait hissettiğiniz ve tanıdığınızı düşündüğünüz siyasi partiniz, kuruluş felsefesine tamamen ters bir yola doğru gitmeye başlıyorsa, anlayın ki kontrol dördüncü grubun eline geçmeye başlamıştır. Son dönemde bütün dikkat rant peşinde koşan üçüncü gruba yöneldi. Bu siyasetimiz açısından önemli bir durum olsa da dördüncü gruptan bahseden yoktur. AK Parti'nin kongreler süreci bu grupla yüzleşmedir. Bu yüzleşme hem AK Parti'nin siyasi geleceği, hem de Türk siyasetine etkileri ile uzun yıllar tartışılacaktır. AK Parti siyasetini yerelde ve genelde yönetenlere acizane tavsiyem, mevcut danışmanlarla çalışmaya bir süre ara vermeleridir. Bu danışmanlar yerine Nasrettin Hoca'nın hikâyesinde anlatılan eşekten düşenleri aramalılar. Hani hoca eşekten düşünce etrafında toplanan kalabalığa, bana eşekten düşen birini bulun der ya, AK Parti’yi yönetenler bu operasyonlara uğramış siyasi parti yöneticileri ile istişare etmeliler. Etmeliler ki siyasi partilerin doğum ve ölüm süreçlerini bir takım odaklar değil halk belirlesin...