Çetin Çıldır'ın Köşe Yazısı
Tarihe bir göz attığımızda, darbeler, muhtıralar, darbe girişimleri önemli bir yer tutuyor. 28 şubat 1997 Post modern darbe başarılı !! olan son darbemiz. Refah Partisi ve Doğruyol Partisi koalisyonuna na karşı, Sincan'da tankların yürütülmesi ve meşhur MGK(milli güvenlik kurulu ) kararları ile başlayan süreç. Bu sürecin siyasi, ekonomik, sosyal önemli sonuçları olmuştur. Bugünkü konumuz eğitime olan etkileri.
İrticai faaliyetlerin önünü kesme adına, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi sürecinin en önemli kararlarından biridir. Kur-an kurslarının ve imam hatip okullarının önünü kesme adına planlandığını zannettiğimiz bu süreç, Fethullah Gülen (FETÖ) okullarının yolunu açan bir sonuç doğurmuştur. 28 Şubat döneminin İmam hatip okulları üzerindeki etkileri yıllardır tartışılmaktadır. Tartışılmayan en önemli etkisi ise meslek liselerinin durumudur. İmam Hatiplerin önünü kesme adına tüm meslek liseleri bu kapsama alınmış, ülkede zaten yetersiz olan meslek liseleri eğitimi tamamen bitirilmiştir. Yüzde 10’un üzerinde işsizlik oranı olan bir ülkede, sanayinin kalifiye eleman bulamıyoruz isyanı bu sürecin bir sonucudur. İmam hatipler ve meslek liselerinin Üniversiteye giriş imkânını ortadan kaldıran yeni sistem, 20 yıl sonrasında FETÖ darbe girişimi ve sanayisinin kalifiye eleman ihtiyacı gibi birbirinden uzak garip iki sonucu ortaya çıkarmıştır. Çocuklarını üniversiteye göndermek isteyen muhafazakâr kesimin önüne tek seçenek FETÖ okulları bırakılmıştır bu durumda malum sonucu hızlandırıcı bir etki oluşturmuştur.
Avrupa'daki eğitim sistemini incelediğimizde 2 farklı ve başarılı ekol görüyoruz. En başarılı eğitim Finlandiya, en başarılı mesleki eğitim sistemi Almanya'da uygulanmaktadır.
Geleceğini sanayileşmede araması gereken Türkiye için, Almanya modeli incelenmesi gereken bir sistemdir. Almanya'da mesleki eğitimin tarihçesi 1182 yılına kadar uzanır. Zanaatkârlar bu tarihte bir meslekte çalışacak kişilerin hangi yeterliliklere sahip olması gerektiğinin listesini yapmışlardır. Aynı tarihlerde bizde Selçuklu döneminde uygulanan Ahilik sisteminin bir benzeri olan bu sistem, sanayi devrimi sonrasında 18 ve 19 yüzyılda revize edilmiştir. Bizim kaçırdığımız süreçte bu dönemdir. Ahilik lonca sisteminin sanayi devrimi dönemine dönüşümünü gerçekleştiremedik. Günümüz Almanya’sında 400 civarında mesleğin, meslek eğitimi verilmektedir. Eğitim alan çocukların %55’i Dual sistem dedikleri, eğitimin yüzde seksen zamanını işletmelerde pratik yaparak, yüzde yirmi zamanını okulda geçiren bir sistemle eğitim almaktadır. Eğitim alan çocukların yüzde 10’u okul ağırlıklı meslek liselerine devam etmektedir. Bu okullarda meslek eğitimi ağırlıklı olarak okullarda verilmekte ve üniversite hazırlık süreci de sistemin içinde yer almaktadır. Eğitim çağındaki çocukların sadece %35'i üniversiteye hazırlayan okullara devam etmektedir. Dünyanın en önemli Sanayi kuruluşlarını bünyesinde barındıran Almanya böyle bir eğitim sistemini uygularken bizdeki durum nedir?
Eğitim çağındaki çocuklarımızın yüzde 80-85’ini Liseler, Anadolu liseleri ve Fen liseleri ile üniversiteye hazırlama amacı güden okullarda eğitiyoruz. Üniversiteye girebilmek adına milyonlarca gencimizi yarıştırıyoruz. 81 ilimize eğitim seviyesi yetersiz, öğretim elemanları niteliksiz, üniversiteleri bölgenin ekonomisini canlandırma amacıyla açıyor, üniversite kapısında yığılan, milyonlarca öğrenciye yer bulmaya çalışıyoruz.
28 Şubat sürecinin en etkili paşalarından ÇEVİK BİR, bu sürecin 1000 yıl süreceğini iddia etmişti. Diğer alanlarda 28 Şubat etkisinin hızla azaldığını görüyoruz. Ancak özellikle mesleki eğitime vurduğu darbe halen devam etmektedir. 16 yıllık AK Parti iktidarının bu konularda nitelikli çözümler üretmekten çok uzak olduğu açıktır.
İmam Hatip liselerinin eski konumlarına ulaşması için gösterilen çabaların, meslek liselerine de gösterilmesi için meslek lisesi mezunu bir cumhurbaşkanının gelmesini mi bekleyeceğiz?
Sanayinin ihtiyacı olan bölümlerin hızla açılarak pratik eğitimin ağırlıklı olarak verildiği bir meslek lisesi modeli acilen oluşturulmalıdır. Bu okullardan mezun olanlara, ilgili bölümlerde üniversiteye geçişlerinde ek puan destekleri ile üniversite yolu da açılmalıdır. İşletmelerde pratik, okullarda teorik eğitim almış bir meslek lisesi mezunu gencin, Mühendislik eğitimindeki performansı, lise mezunu bir gence göre daha başarılı olacaktır. Bu sistem gençlerin meslek liselerini tercih etmesini sağlayacak, içlerinden başarılı olanlarının üniversitelerin Mühendislik bölümlerine girmelerini sağlayacak, kalanları da sanayinin kalifiye eleman ihtiyacını çözecektir. Mevcut hali ile meslek liselerinin bu İhtiyaca cevap vermesi mümkün değildir. Kapsamlı bir reforma ihtiyacı vardır. Eğitim veren öğretmenlerin standardını yükselterek bu reformun ilk adımı atılmalıdır. Sanayinin de içinde olduğu bir Mesleki Eğitim Şurası toplanmalı ve bu reformun altyapısı hazırlanmalıdır. 2023 vizyonu denilen projenin en önemli adımlarından biri bu olmalıdır.
SON SÖZ;
Eğitim sorununun çözümü için dünyayı yeniden keşfetmek gerekmez. Almanya'nın mesleki eğitim deneyimleri incelenmeli ve ülkemiz koşullarına uyarlanmalıdır. Sanayi’ninde ihtiyaçları göz önüne alınarak bir gelecek projeksiyonu yapılırsa, üniversitelerdeki yığılma da ortadan kalkar. Üniversitelerde de daha az öğrenci ile daha nitelikli bir eğitimin yolu açılır. Bu yazdıklarımın tamamının siyasetçiler tarafından bilindiğini biliyorum da, neden uygulanmadığını anlamakta zorluk çekiyorum.