Ahmet AKÇAALAN'ın Köşe Yazısı

Uzun zaman iktidarda olmanın mutlaka yıpranmışlığı vardır. Ancak kim ne derse desin Ak Parti’nin vatandaş nezdinde kredisi bitmemiştir.

Yeni reform söylemleri, Bülent Arınç’ın gereksiz çıkışı ile sabote edilse de vatandaşta karşılık bulmuştur.

Başta ekonomi ve adalet başlıklarında reform söylemi, vatandaşta beklenti ve umutla karşılanmıştır.

Bunları yazmamım nedeni en muhalif araştırma şirketlerinde dahi Ak Parti’nin oy bandı yüzde 35 ile 40 arasında olması bir gerçeği ortaya çıkartıyor.

Ancak bu rakamlar değişmez, bitmeyen kredi var anlamına gelmiyor.

İşte tam burada başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Ak Parti Genel Merkezi’nin dikkat etmesi gereken başlık yerel yönetimlerdir.

Ne demek mi istiyorum?

Vatandaş,

*Belediyeye kızıyor cezasını genel seçimde kesiyor.

*Belediye başkanının partisini sahiplenmemesine kızıyor, sandıkta ceza kesiyor.

*Belediye başkanının, muhalefete şirin gözüküp, partisine emek vereni görmemesine ceza kesiyor.

*Ulaşılamamasına, mahalle başkanları ile ilgilenmemesine üzülüyor, çalışma enerjisi azalıyor parti etkileniyor.

İşte bunların hepsini 31 Mart yerel seçimlerinde gördük.

Adaya oy vermeyip, mecliste partisine oy vermesi bunun sebeplerinden biridir.

31 Mart’ta büyükşehirlerde olan fotoğrafı Ak Parti iyi okumalıdır. Kocaeli’nde olmadı diyerek es geçerseniz İzmit’i okuyamamış yarın Büyükşehir’de olacakları anlayamamışsınızdır.

İzmit, büyükşehir için bir ikazdır.

“Millete yanlış yapanın AK Parti’de yeri olamaz. Hiç kimsenin kendisini partisinin ve davasının önüne geçirmesi mümkün değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözleri önemsenmeli ve Ak Parti Genel Merkez büyükşehirleri sıkı denetime almalıdır.

Daha net anlatayım.

Geçmiş dönem Büyükşehir’de Ak Parti tabanında kazanlar kaynıyordu. Ak Parti tabanında tepki vardı, nitekim bu tepki olmasa Büyükşehir başkanları tek tek istifa ettirilirken, yapılan anketlerde bu karara tabanda destek çıktı.  

Bu düşünülmesi gerekmiyor mu?

İşte 31 Mart’tan sonra Ak Partili büyükşehir ve ilçe belediyelerinde Ak Parti Genel Merkezi ağırlığını hissettirmese süreç yine oraya doğru gidecek bunu göreceksiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önünde onlarca ülke meselesi var. Sınırlar, ABD, Avrupa, ekonomi, adalet…

Her şeyi ondan beklemek bana göre en büyük haksızlık…

Her hatanın sebebi Cumhurbaşkanı Erdoğan olabilir mi?

Yerel yönetimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bitmeyen kredisini kullananlara bir ikaz mekanizması, denetim lazım…

Ankara’dan gönderilen bir denetimden bahsediyorum.

Bu senelerce bakanlar, şehirlerde ismini bilmediğimiz gizli kahramanlar, en açıktan ise Genel Sekreterlik makamıydı.

Genel Sekreter belediyeyi çalıştırır, büyükşehirlerde prestij projelere imza atar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önünü açar, hatta zaman zaman ilinden bilgilendirirdi.

Nitekim çoğu Genel Sekreter farklı illerde şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kritik yol arkadaşları olmuştur…

 Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’da bu örneklerden biridir. Vali olmuştur, şuan ise büyükşehir belediye başkanıdır.

Dün belediyeyi çalıştıran, önemi prestij projeye imza atan Büyükakın’a kendisini uyaracak, çalıştıracak Genel Sekretere ihtiyacı vardır.

Kocaeli Büyükşehir Genel Sekterini kimler tanıyor, kimler biliyor desem vatandaşın haberi yok…

 Bu bir strateji ise, saygı duyuyorum, ancak doğru bulmadığımı ifade etmek isterim.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Balamir Gündoğdu’nun geçmişini tanıyanlara soruyorum ülke için bir önemli değer diyorlar….

Bu değer Kocaeli’ye daha fazla yansımalı ve kendisini yansıtmalıdır.  

Asıl vurgulamak istediğim ise denetim ve prestij işlerdir.

Peki şimdi o denetim nerede?

*Ak Parti Genel Merkez büyükşehirlerden ne kadar haberdar?

*Büyükşehirlerde ki hangi atamalardan haberdar?

*Büyükşehirlerin yönetimleri ile teşkilat bağlantısından ne kadar haberdar?

*Büyükşehirlerin, Ak Parti'ye eksi yazacak temaslarından, desteklemelerinden ne kadar bilgisi var?

*Büyükşehir’in kararlarından ne kadar milletvekillerinin bilgisi var, ne kadar kendilerine sunum yapılıyor? Sonuçta ceza genel seçimlerde kesiliyor…

 İşte şuan yazdığım soruların önemini üç sene sonra yaşayarak anlayacağız…