Çetin Çıldır'ın Köşe Yazısı

Osmanlı'nın son dönemlerinde başlayan ve bugünlere kadar hız kesmeden süren bir kültür emperyalizminin etkisi altındayız. O dönem kaybedilen savaşlar ile başlayan, sanayi devrimi ile zirve yapan, ülkede açılan özel okullar ile kökleşen, Fransa'ya sürgüne gidip dönen sözde aydınlar ile de yerleşen anlayışın izlerini hâlâ her alanda görmek mümkün.

Bu anlayışın en temel göstergesi içinden çıktıkları toplumu aşağılamak. O kadar ki , ne kadar aşağı görürseniz sanki o kadar yükseleceklerini zannediyorlar. Kullanılan dil Osmanlı daha yeni palazlanırken dönemin Bizans tekfurlarının kullandığı dil , keçi çobanı. Keçiyi alın kenara koyun, çobanın oyu ile benim oyum bir olamaz ya da makarnacılar kömürcüleri yerine koyun aynı bakış açısı.

Geçmişte bir aileyi elit gösteren çocuklarını Fransız mürebbiyeler eşliğinde büyütmeleri idi. Bu ekolün bugünkü uzantıları ise İngiliz eğitmenler kullanıyor değişen sadece bu. Biz bugün hâlâ eğitim alan bir gencimizin alanında ne kadar kendisini geliştirdiği yerine, kaç yabancı dili hangi seviyede konuştuğuna bakıyorsak işgal altındayız demektir.

Üstelik fiili işgali bugün yıldönümünü kutladığımız 30 ağustos zafer bayramı gibi bir taarruz ile sonlandırmak mümkündür ama beyin işgalinden kurtulmak nasıl mümkün olacaktır.

Bir beynin işgal altında olduğunu anlamanın çeşitli yöntemleri vardır. En kolay olanı bu toprakların insanının iyi yaptığını düşündüğünüz bir şeyi anlatmayı deneyin. Alacağınız cevap bellidir, batılılar sizden yıllar önce çok daha mükemmelini yapmışlardır. Sizin onları yakalamanız mümkün değildir, zaten yapılan tam olarak yerli de değildir, en önemli parçaları ithaldir, hatta proje de size ait değildir. Siz asla onlarda olmayan, onların onay vermediği bir projeyi yapamazsınız.

Bir millete bu anlayışı yerleştirin sonra bırakın kendilerini bağımsız sansınlar. Bu anlayıştaki arkadaşların bir şey ürettiğini, bir taşın üstüne bir tane daha koyduğunu göremezsiniz. Yapmaya kalkana da nasıl yapılabilir diye değil neden yapılamaz onu anlatmayı çok severler.

Onlara göre bilim de akıl da batılıların tapulu malıdır.

Benzin koymayı unuttular diye gömdükleri Devrim otomobilinden yıllar sonra TOGG elektrikli otomobiline nasıl baktıklarına bakın. TOGG 'un fabrikasından yapılan bir paylaşıma Cumhuriyet gazetesi manşetten yorum yapıyor. Fabrika inşaatı bu hızla devam ederse 2022'nin son çeyreğinde banttan inecek dediğiniz otomobil nasıl yetişir? Cevap verelim; sayenizde 61 yıl geciken otomobil inşaat gecikirse 62.yıla yetişir. Aynı anlayış İHA ve SİHA'lara da benzerleri BİM 'de satılıyor diye yaklaşmıştı. Dün orduya teslimi yapılan AKINCI TİHA'nın benzerlerini de mahalle pazarında arayın, iyi bakın belki bulursunuz.

SON SÖZ

Bu işgalden kurtulmanın tek yolu eğitim sisteminden geçiyor. Bu kompleksli nesli bırakıp yeni nesle büyük bir yatırım hamlesi başlatılmalıdır. Bu milletin geçmişde yaptıkları, hatta kurtuluş savaşı dönemi gibi elindeki imkanlar son derece yetersiz iken başarabildikleri hassasiyetle anlatılmalıdır. Tarihten çıkardığınızda tarih yazmanın mümkün olmadığı bir milletin hayatında kompleksin yeri olamaz. Tamam durağan bir dönem yaşamış olabiliriz ama devletlerin böyle dönemleri olur. Bunu sona erdirecek tarihi birikime de nesle de sahibiz. İhtiyacımız olan şey zaten damarlarımızda mevcut. Bir işe yaramayacağınızı zaten biliyoruz. Gölge etmeyin yeter.

30 Ağustos vesilesi ile Mustafa Kemal Atatürk , efsane komutanları ve onların aslanlarını rahmet ve dua ile anıyorum. Fiili işgali onlar bitirdiler , umarım beyin işgalinin sonunu da biz görebiliriz. Beyin işgalini sonlandırırsanız, bir daha işgal görmezsiniz. Osmanlı'nın sonunu bu beyin işgali ile getirdiler, bu hiçbir zaman unutulmamalı.