Ayşe Battal'ın Köşe Yazısı


"Onlara, <> denildiğinde, onlar: <<Öncekilerin masalları>> derler. Böyle demekle onlar kıyamet gününde kendi günah yüklerinin tamamını ve bilgisizce saptırdıkları kimselerin günah yüklerinden de bir kısmını yükleneceklerdir. Dikkat edin, yüklendikleri şey ne kötüdür." (Nahl 24,25)

Öncekilerin masalları.... derler!
Ağırlaşan bir günah yüküyle günümüzü anlatan bir ayeti kerime...

Öğüt ve ibret alınması gereken fakat bunun yerine işlerine gelmediği için Allah'ın kelamı hakkında "Öncekilerin masalları... diyen topluluk!

"Her şey o çağ da olup bitmiş. Günümüz çağı için bu hükümler geçerli olamaz (Haşa!)" diyen, kalplerini Allah'a kapamış, nefis kölesi olan güruh...

İnsanın yüzüne nasıl da bir tokat etkisi yaratıyor bu ayeti kerime...
Kur'an'ın her an güncel olduğu gerçeğini, bu mucizeyi nasıl göremez insan!
Bi'insan kendi nefsine eziyet ederek mutlu olduğunu nasıl sanabilir?

Evet onlar, hurafe ve masal olarak tanımlıyorlar Kur'an'ı...
Halbuki bu kitap;
kalpleri ve kafaları dirilterek hayat ve gidişatı düzeltmek, fert ve toplum münasebetlerini tanzim etmek, insanlığın geçmişini geleceğini ve halini nizama sokmak için gelmiştir!

Ama onlar, bu kitapta geçmiş olaylar zikredildiği için hurafe diyorlar, masal diyorlar...
Böylece hep kendi günahlarını yükleniyorlar, hem de yoldan çıkarttıkları insanların günahlarının bir kısmını!

Kur'an nedir bilmeden, ayetlerden haberdar olmadan ya da haberdar olup kendisine bunca nimeti bahşeden yaratıcısına yüzsüzce kafa tutan bu kimseler; işte onlar, çok büyük bir günahın ve vebalin altına imza atmış oluyorlar.

Bu Kur'an hayat kitabıdır, hayata davettir.
Devamlı ve yepyeni bir hayata...
Tarihin kalın sayfalarından herhangi bir yaprağın arasına sıkışmış eski bir hayata değil...