Size çok açık bir şey söyleyeyim…

Ben bu şehrin takımını seviyorum, ruhunu seviyorum, tribünün heyecanını seviyorum.

Bu kentin insanıyım.

Kimliğimde doğum yerim İzmit.

49 yıldır bu kentte yaşıyorum.

Ailemden kalma Kocaelispor sevdası var.

Ama siz…

Siz beni bu aralar Kocaelispor’dan soğutmayı başardınız.

Kocaelispor’la ilgili fazla yazı yazan biri değilim.

Ama benim bardak bile taştı.

Her gün yeni bir şov, yeni bir açıklama, yeni bir hamle, yeni bir laf atma yarışı…

Bir bakıyorsunuz AK Parti cephesi vuruyor, ertesi gün CHP cephesi cevap yetiştiriyor.

Bir bakıyorsunuz Tahir Büyükakın konuşuyor, öteki gün Fatma Kaplan Hürriyet başka bir yerden giriyor.

Her iki taraf da lafı dönüp dolaştırıp Kocaelispor’un ortasına bırakıyor.

Sanki kulübün adı, sizin tartışma masanızda duran bir gümüş tepsiymiş gibi.

Ben buna mı destek olacağım?

Ben böyle bir kavgayı mı sahipleneceğim?

Kocaelispor’u değil, sizin çekişmenizi mi alkışlayacağım?

Hayır.

Bu şehir sizin kavganızdan yoruldu.

Bu kent sizin siyasi düellonuzdan bıktı.

Kocaelispor’un adıyla reklam yapmanızdan, güç gösterisi yapmanızdan, sponsoru bile tartışmaya dönüştürmenizden usanıldı.

Kocaelispor’un sahadaki mücadelesi değil, sizin koltuk mücadeleniz konuşuluyor artık.

Taraftar haklı olarak soruyor:

“Bu takımın hangi tarafıyız? Futbol tarafı mı, siyaset tarafı mı?”

Cevap belli: Siz futbolu gömdünüz, siyaseti ortaya sürdünüz.

Takımı tartışmak yerine birbirinizi tartışıyorsunuz.

Kulübün geleceğini konuşmak yerine PR savaşına giriyorsunuz.

Kocaelispor’u büyütmek yerine, kendi gündeminize malzeme ediyorsunuz.

İyi de…

Kocaelispor sizin mi?

Sizin kavga malzemeniz mi?

Sizin propaganda arsanız mı?

Bu şehrin değerini böyle hoyratça harcamaya hakkınız var mı?

Yok…

Kocaelispor bu şehrindir.

***

Hazır söz Kocaelispor’dan açılmışken…

Kentin dört bir yanına asılan bayraklar var ya…

İşte onların da artık cılkı çıktı.

Bir zamanlar Süper Lig coşkusuyla “şehre renk katıyor” denen o bayraklar bugün paçavraya dönmüş halde.

Direklerden sarkan, rüzgârla lime lime olan, rengi solmuş, ipi kopmuş, yarısı kaybolmuş görüntüler…

Kusura bakmayın ama bunun adı görsel şölen değil, düpedüz görsel kirlilik.

Geçtiğimiz sezon herkes heyecanla bayrak astı:

Esnafı, siyasetçisi, derneği, taraftarı…

Yürüyüş yolundan ara sokaklara kadar şehir yeşil-siyah olmuştu.

Kocaelispor Süper Lig’e çıkınca üstüne yenileri eklendi.

Peki bugün?

Aynı bayraklar bir yıldır yerinde.

Yenilenmiyor, indirilmiyor, değiştirilip tazelenmiyor.

Rüzgâr vurdukça bez parçası gibi sallanıyorlar.

Şehrin silüetini bozuyorlar.

Eğer bu bayrakları asan firmalardan, işletmelerden, kurumlardan vergi almıyorsanız, bence almalısınız.

Bedavadan reklam dönemi bitti artık.

Madem takımınıza bu kadar sevdalısınız, bayrağı asıp bir yıl unutacağınıza, buyurun kallavi bir bağış yapın.

Çünkü hiç unutmam…

En iyi okulları bitirip iş bulamayan bir arkadaşım çakmak satıp ekmek parası kazanmaya çalışırken zabıta ceza yazmıştı.

Ama kentin ortasında görsel kirlilik yaratmak bedava…

Bu nasıl adalet?

Bu nasıl mantık?

Bayrağı as, paçavraya dönene kadar kalsın…

Yok böyle bir düzen.

Kentimizin takımına böyle mi sahip çıkacağız?

Böyle mi destek olacağız?

Kendi reklamımızı bedavadan yaparak mı destek olacağız?

Siyasetin kavgası bir yandan, bayrakların rezalet görüntüsü öte yandan…

Kocaelispor’un adını ağızdan düşürmeyenler, iş icraata gelince ortalıkta yok.

Bu şehre, bu takıma, bu insanlara yazık ediyorsunuz.

Söyleyeceklerim bu kadar…

Sağlıklı ve huzurlu günler dileği ile…