15 Temmuz gecesi Türkiye, Tarihinde görmediği bir geceyi yaşadı. Devletin kalbine, meclise saldırıya geçildi. Milli birlik halkası, o gece saf saf yayılarak, Ülkenin dört bir yanında zafer şarkılarına dönüştü. Canlar vatan uğruna düşerken, Millet...
15 Temmuz gecesi Türkiye,
Tarihinde görmediği bir geceyi yaşadı.
Devletin kalbine, meclise saldırıya geçildi.
Milli birlik halkası, o gece saf saf yayılarak,
Ülkenin dört bir yanında zafer şarkılarına dönüştü.
Canlar vatan uğruna düşerken,
Millet liderleri, siyasi görüşleri unuttu.
Ortak dert ülke oldu.
Dünya Çanakkale’yi tekrar hatırladı.
Aynı Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” kitabında yer verdiği Falih Rıfkı Atay‘ın yazısında Sakarya Savaşı‘nı anlattığı şu dizeler gibi;
“Türk dağlarının bağrından kaynayıp Türk köyleri ve Türk ormanları arasından akarak Türk kıyılarında denize karışan Sakarya’nın ismi, yedi günden beri milli coğrafyadan milli tarihe geçti… Sönmüş görünen Türk ruhu yedi günden beri Sakarya kıyılarında bir alev gibi yanıyor. Türkler dirilmiyorlar, yaşadıklarını ispat ediyorlar!”
İşte 15 Temmuz gecesi bir Sakarya gibi dünyaya yaşadığımızı ispatladık.
Fakat bu kahramanlığın ardından gelen bürokrasi de yaşanan büyük bir hatanın altını çizmek istiyorum.
Bu milli birliğe nasıl zarar verebilir sorusunu düşünün?
Osmanlı’yı hatırlayın.
Dışarıdan saldırılardan değil içerideki milli beraberliklerin yok edilerek tükenişleri, güçsüzleşmeler aklınıza gelsin.
Balkanlarda veya doğu bölgesindeki Ermenilere nasıl nifak tohumları ekilerek, büyük isyan hareketlenmelerinin temeli atıldı.
Doğu Anadolu Bölgesini sorununu hatırlayın,
Önce “Sırtını dönen devlet, devlet sizi dinlemiyor yok sayıyor” algısı tek tek bölgede zihinlere işlendi.
Devamı karanlık bir fotoğraf.
Türkiye, dinleyerek Doğu’da ki vatandaşımızı anladı, Kürt kökenli vatandaşlarımızda devleti anladı.
Bugün kapatılan HDP belediyelerine, vatandaşın ses çıkarmamasının altında, kendisini dinleyen birileri olduğudur.
Bugün Türkiye’de 15 Temmuz sonrası, yapılan terörle mücadelenin yanında sosyolojik mücadelede acilen ele alınmalıdır.
Geçmişte ki hatalar yeniden yapılmaması için dikkat edilmesi gerekiyor.
Gözaltına alınacak sayısının 500 bin rakamını bulacağı konuşuluyor.
500 bin çarpı 4, yaklaşık 2 milyon insan yapar.
Buda birbirimize öteki diye bakmamız için ikinci bir nedendir.
Yani aşırılığın temeli yine bu ülkeye zarar olacaktır.
Ve devlet bürokratlarına büyük bir sorumluluk düşmektedir.
Nedir bu büyük bir sorumluluk sadece dinlemektir.
Bugün açığa alınan Valiler, Vali Yardımcıları var kendilerini anlatacak makam bulamıyorlar,
Bugün açığa alınan doktorlar kendilerini anlatacak bir emniyet amiri, avukat veya savcı bulamıyorlar.
Dinlesen ne olacak diyenler var?
Cumhurbaşkanımızın dediği gibi “At izi it izine karışmayacak” gözaltına alınıp suçsuz diye serbest bırakılan vatandaşların mal varlıkları geri verilecek.
Adalet olacak.
Herkese bir gün lazım olacak adalet.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kocaeli teşkilatlarını Ankara çağırdığında söylediği bir cümleyi partililerden dinledim; “Biz 80 döneminde hangi kapıyı çalsak, bırakın dinlemeyi kapıyı açmadılar. Size kim gelirse içeri alın ve dinleyin” ne kadar önemli bir cümle farkında mısınız?
Şimdi duruşu net olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin FETÖ’cüleri koruduğunu kim söyleyebilir?
Size biraz daha ayrıntılı anlatayım;
Rize’ye giden Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın makam aracı izdiham nedeniyle güçlükle ilerlerken bir vatandaş FETÖ’den açığa alınan eşi için yardım istedi.
Cumhurbaşkanı dinledi ve Vali’ye talimat verdi.
Türkiye’de siyasi ayağına dokunulduğunu kimse söyleyemez.
Ama yaşın yanında kurunun da yandığını herkes söylüyor.
Evet FETÖ mağdurları komisyonu kuruldu, “Orada dinleniyorlar” diyenleri duyuyorum.
Bakın daha ayrıntılı anlatayım,
Orada sadece dosya veriliyor.
Eğer Cumhurbaşkanı, talimat vermeseydi eşi FETÖ’den tutuklanan o kadını Rize Valisi dinler miydi?
Bence hayır.
Çünkü Vali’de haklı,
FETÖ’cüleri dinliyor onları koruyor, algısı oluşturulup görevden alınabilir.
Zor bir süreç;
Siyasi bir makam bulan, yani dayısı olan bir şekilde kendini dinletiyor,
Olmayan ve tamamen masum olanlara, hak yardım etsin.
Bunları neden mi yazdım?
Sadece dinlemekten bahsediyorum,
Sizce,
Hangi Belediye Başkanı,
Hangi milletvekili,
Hangi Vali sizce dinleyebilir?
Çünkü bürokratik ilerleyişin tek çözümü siyasettir.
Siyaset bürokratlara güven vermelidir.
Mağdur olanları, dinlerseniz
Sadece dinlediniz diye FETÖ’cü olamazsınız.
Ama adalet olmadığından önüne gelenin gözaltına alındığından endişe ediyorsanız,
Asla yaklaşmazsınız.
Ama hak karşısında,
Sadece dinlediniz diye FETÖ’cü olamazsınız.
Kocaeli TV’de çalıştığım dönemde Balyoz ve Ergenekon’dan tutuklu ailelerin yaptığı basın açıklaması olan Karamürsel’de Sessiz Çığlık eylemleri vardı.
Ben hep dinledim onları, tarihe not düşmek için,
“Sen kadar bırak yardımı, sadece dinleyen birisi yok demişti” bir subayın babası.
O dönem ben dinledim diye Ergenekoncu olmadım.
Sizde dinlediniz diye FETÖ’cü olmazsınız.
Dinlenmeli derken FETÖ mağdurları vatandaştan bahsediyorum,
Fethulah Gülen’i de dinleyelim diyen AK Partili komisyon üyesi vekilin söyleminden bahsetmiyorum.
O işi devlet bilir, ben bilmem.