Bizim kapının curcunası hiç eksik olmaz. Hele ki bu sıcak yaz günlerinde; evde sıkılan kendini bizim apartmanın önüne atar. Ihlamur ağaçlarının gölgesi, yaprakların usulca salınmasıyla yüzünüze çarpan ve adeta uykudan uyanma hissi veren yumuşak...
Bizim kapının curcunası hiç eksik olmaz.
Hele ki bu sıcak yaz günlerinde; evde sıkılan kendini bizim apartmanın önüne atar.
Ihlamur ağaçlarının gölgesi, yaprakların usulca salınmasıyla yüzünüze çarpan ve adeta uykudan uyanma hissi veren yumuşak ama serin rüzgar…
Tabi ev sahiplerimiz Osman amca ile Ayşe teyzenin hoş sohbeti, semaverin hiç bitmeyen çayı, atıştırmalıkları saymıyorum bile.
Zaman zaman işten fırsat buldukça ben de eşlik ederim sevimli ev sahiplerime.
Geçtiğimiz akşam da işten çıkmış, marketten alışverişimi yapıp evin yoluna koyulmuştum.
Kapımızın önünde aynı manzara;
Ev sahiplerimiz, Ayşe teyzenin ahretliklerim dediği Nuran ve Nurten teyze ile Nadime teyze.
Sohbet koyu mu koyu,
Canım da hayli çay çekmişti ne yalan söyleyeyim; ilk teklifte kuruldum yanı başlarına.
İş güç, çoluk çocuklar derken konu nasıl olduysa her hatırladığımda içimi ürperten 99 depremine geldi.
Henüz 9 yaşında bir çocuktum, Kocaeli’nde de yaşamıyordum ama her hikaye beynime kazındı, duyduklarım her seferinde tüylerimin diken diken olmasına yetiyor da artıyor bile.
Depremi ve sonrasını konuşurken bir teyzem konuyu aldı 15 Temmuz Cuma akşamına getirdi.
Hani o kara gece var ya.
Herkesin hacı, hoca diye bildiği Fetullah Gülen ve yandaşlarının neden olduğu kara gece.
Görmüş geçirmiş teyzem, 60 darbesini, muhtıraları, 80 darbesini yaşamış ülkemizin o günlere dönmesinden öyle korkmuş ki dilinde istem dışı bir beddua.
Depremin Allah tarafından verilmiş bir sınav olduğunu söyleyen teyzem, Fetullah’ın PKK’lılardan da beter terörist olduğunu söylüyor.
Ona göre Fetullah Gülen’in yatacak yeri bile yok.
Hep içinde, ‘Ya başarsaydılar nicedir halimiz’ korkusu var.
Bu arada yanlış anlaşılmasın, teyzemin korkusu kendiyle ilgili değil tabi.
Mesele o gece ne olduğunu anlamaya çalışan, korkudan uyuyamayan, asker abiler bizi öldürecekler mi diye soran torunları.
Bacağından ameliyat olmuş, yürümekte hayli zorlanıyor. Haliyle demokrasi nöbetlerine katılamıyor ama o kadar belli ki yüreğinin vatan aşkı ile attığı.
Konuşurken onu Kurtuluş Savaşı kadınlarımızın arasında gördüm biran.
Belki Milliyetçilikle suçlayacak birileri beni ama Türk olmaktan gurur duydum bir kez daha.
Şehitlerimizin kanı ile sulanan topraklarımız, ay yıldızlı bayrağımız için ölmenin aslında nasıl bir mükafat olduğunu düşündüm.
Şehitlerimize Allah rahmet eylesin, aileleri de onlarla gurur duysun.
15 Temmuz Cuma akşamı yaşanan darbe kalkışması belki tarihe bir kara leke olarak geçti ama bize birlikte Türkiye olmayı da öğretti.
Bunun en güzel örneği de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve siyasi parti genel başkanlarının sergilemiş olduğu birliktelik oldu.
Bence bu vesile ile o meşhur küresel güç odaklarına da gücümüzü bir kez daha kanıtladık.
ABD Fetullah Gülen’i geri iade etmek için delil aramaya dursun, bu millet vicdanlarında çoktan yargıladı kendisini.
Tüm bunlar yaşanırken sevindiren noktalardan biri de ekonomide herhangi bir gerileme olmaması elbette.
Bu darbe kalkışmasına bağırsak temizliği olarak bakıyorum, bir yenilenme ve de güçlenme…