Çetin ÇILDIR'ın Köşe Yazısı
90'lı yıllarda ABD'nin sızdırdığı yeni yol haritası, önce Irak sonra Suriye devamında İran ve Türkiye. Bu projede Kasım Süleymani suıkastı ıle ikinci aşamaya geçildiği, Irak ve Suriye zayıf halkalarından sonra asıl operasyonun başladığını görülüyoruz. Süleymanı, hakkında çok şey yazılan ama çok az bilinen bir isim. Bu suikast ile ABD Ortadoğu'da arı kovanına çomak sokmadı, direkt kovanı parçaladı. Parçalanmış kovandan ortaya saçılan arıların ne gibi sonuçlara yol açabileceğini tahmin etmek ise artık çok zor. Devletlerin hatta istihbarat örgütlerinin hareketleri öngörülebilir. Süleymani'nin yöntem ve organizasyonu da belirli bir plan dahilinde çalışıyordu.
Karizmatik liderini kaybetmiş bu çok parçalı yapının yapabileceklerini öngörmek ise artık çok zor. 11 Eylül saldırısı sonrası ABD'den yapılan hiçbir şey eskisi gibi olmayacak açıklamalarını da hatırlarsınız. Bu suikast Ortadoğu açısından 11 Eylül saldırısı hükmündedir ve Ortadoğu'da hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Uzun süredir konuşulan ABD içinde iki güç birbiriyle çatışıyor iddiaları bana biraz kayıkçı kavgası görüntüsü veriyordu. Son olay gösteriyor ki ABD'deki hatta AB'deki tüm güç odakları birbiriyle savaşıyorlar. Dünya Savaşı çıkarmak isteyen sapık evangelist yapının bugüne kadarki en tehlikeli eylemi bu.
Süleymani şia camıası dışında sevilen bir figür değil. Hatta nefret edenler belki
ABD'den bile fazladır bu topraklarda. Bu suikasti önemli kılan şey Ortadoğu'nun sorunlu bölgelerinde bizzat kendisinin oluşturduğu milis yapılar. Böyle yapılanmaların bir görünen tarafı bir de uyuyan hücrelerinin olduğunu bu işlere kafa yoran herkes bilir. Yerine gelen yardımcısının görülen yapıları kontrol etmesi sorun oluşturmaz. Hareket tarzı incelendiğinde kendini neredeyse ölümsüz gören Süleymani'nin uyuyan hücrelerinin bu suikaste verebileceği plansız ve kontrolsüz tepkilerin bir Dünya Savaşı'nı tetikleme ihtimalidir; bu suikasti önemli kılan.Karşılıklı misillemelerin artıracağı gerilimin ülkemize etkilerinin olacağı da açıktır. İran nüfusunun yarıya yakınının Türk kökenli olması ve yeni bir göç tehdidi; bu sorunun ilk sonuçları olarak ortaya çıkabilir. Bilinmesi gereken ilk şey, İran ne Suriye ne de Irak'tır. Devlet aklı olan, stratejisi ve oluşturduğu kadim medeniyetle hiç bir dönem kolay lokma olmamıştır. Ancak İsrail'in etrafınnda güçlü devlet yapısı bırakmamak için çıkılan yolun, bir sonraki durağının Türkiye olduğu da unutulmamalıdır.
Buraya kadar anlattıklarımız, Türkiye'de, yakın coğrafyamızda ve dünyada olan her şeyi Erdoğan üzerinden okumaya meraklı bir kitleyi çok da ilgilendirmiyor olabilir. Diyoruz ki sıra bize geliyor, onlar , bu arada Erdoğan gider mi? Biz diyoruz ki ülkenin geleceği ciddi tehdit altında (özellikle beka demedim onu da sulandırdılar) cevap bu da bir seçim taktiği. Allah'tan bu ara seçim yok, Süleymani cinayetinde Türkiye'nin izlerini arayan isimier de çıkabilirdi.
Bu bölümden sonra Ak Parti'nin geçmişte yaptığı dış politika hatalarını anlatmaya başlayanların sesimi de duyabiliyorum. Emevi camisinden başlayıp, Mursi meselesine giden bir sürü sesler kulağıma geliyor.Bu hataların birçoğuna katılmakla birlike, biz İstanbul'u alırken kilisede papazlar meleklerin cinsiyetlerini tartışıyordu. Siz de aynı yolda ilerleyin. Umarım hiçbirimız beka meselesinin ciddiyetini anlamak zorunda kalmayız.
SON SÖZ:
Hayatımın hiçbir döneminde ülkeyi siyasi iktidarlar üzerinden okumadım. Hep söyledim, iki yıldır da yazıyorum siyasi iktidarlar tabi ki önemlidir ama belirli bir süre içinde hizmet eder ve giderler. Insanlarda ölümlüdür, baki olan, öyle olmasını umuyorum ki devlettir. Siyasetçiler kendi dönemlerinin nasıl hatırrlanacağına dair tarihe not düşmekteler.Bu dönemi de, olumlu olarak hatırlayanlar da olumsuz olarak ananlar da muhakkak olacaktır.
2020 yılı Libya tezkeresi ve süleymani suikasti ile başladı. Biraz olayları aklıyla izleyen görecektir ki, bu ve bundan sonraki birkaç yıl çok sıcak geçecek. Vatan ile duygusal bağı olmayan, çok parası ve gidecek sorunsuz bir ülkeye ait pasaportu olanlar dışındaki her vatandaşın aklını başına alması gerekmektedir. Siyaset yapanlarda ayrıştırıcı dili terketmeliler.
GÜN SİYASET DEĞİL,ÜLKEYİ BU FIRTINALI DENİZDEN SAĞLAM BİR ŞEKİLDE LİMANA ULAŞTIRMA GÜNÜDÜR.
Bu yazı iran misillemesi öncesı yazılmıştır.Bu misilleme, yazıda bahsedilen devlet cevabıdır.ASILMESELE İSE KONTROL DIŞI UNSURLARIN NASIL BİR YOL İZLEYECEĞİDİR.BUNU DA ZAMAN GÖSTERECEKTİR.
Vesselam!!!