Ayşe BATTAL'ın Köşe Yazısı;
"Kim Allah'a sımsıkı sarılırsa, muhakkak doğru bir yola iletilmiştir." (Ali İmran 101)
Bu ve buna benzer ayetler, insanın tüm korkularını alıp götürüyor üzerinden...
Şöyle elinle silkeliyorsun omzundaki toz dumanı...
Çünkü Rabb'in bir vaadi söz konusu.
Çünkü Allahü Teâlâ, bizi gerçek huzura, saadete, korkusuz ve azimli bir bünyeye sevk eden bir vaatte bulunuyor.
Bi'ferahlıyor, bi'oh çekiyorsun içinden...
"Rabb'im var" diyorsun, "O bana yeter..."
Evet!
Doğru yola iletileceğimiz bir yolumuz var, o da "Allah'a sımsıkı sarılmak!"
Rabb'i Zülcelâl'in kullarına sunduğu bir lütfu keremi...
Tek sorunumuz; Allah'a nasıl sımsıkı sarılacağımızı bilmiyor olmamız.
İslam ümmeti...
Allah'ın, tek nizamını yeryüzünde hakim kılmak için dünyaya salındı.
İslam ümmetinin varlığının tek sebebi, Allah'ın nizamını var etmektir.
Eşsiz bir vazife!
İnsanoğlunun tek mükellefiyeti!
Allah nizamının pratik bir işleyişi var. Bu işleyiş dışına çıkmak, Allah nizamından ve kabul gören tek dinden uzaklaşmaktır.
Ne demek peki bu?
Yaşamak için Allah tarafından bütün olanakları sağlanan bu ümmet,
dünyevi şartlarının tümünü Allah'a bağlamadıkça, hükmüne "koşulsuz ve şartsız" teslim olmadıkça,
nizamına "razıyım" demedikçe;
ne yazık ki Allah'a sımsıkı sarılması mümkün değildir...
Allah'a sımsıkı sarılan kul demek;
Allah'ın kitabının eksiksiz hayatına hükmetmesi demektir.
Allah'a sımsıkı sarılan kul demek; Allah'ın razı olduğu yaşayışın içinde olmak demektir.
Allah'a sımsıkı sarılan kul demek; Allah'ın emir ve yasaklarına harfiyen uymak demektir.
Allah'a sımsıkı sarılan kul demek; Tevhidi İslam bilincine sahip olmak demektir.
Ve Allah'a sımsıkı sarılan kul demek; Rasûlallah s.a.v'in ahlakıyla ahlaklanması demektir.
Yani; "İŞİTTİK ve İTAAT ETTİK" demektir.