Mustafa KALABALIK'ın Köşe Yazısı
Değirmendere’deki “İnlibağ Tüneli” hakkındaki ilk yazımı 2014 yılı Temmuz ayında yazmış ve okurlarla paylaşmıştım.
Daha sonra yine 2019 Yılı Temmuz ayında şimdi okuyacağınız yazı ile de, Kocaeli kamuoyu ve okurlarımıza hatırlatmıştım.
*
Bizim yaşımızdaki ve daha büyüklerimizin çoğunluğu, çocukluğumuzun çok daha renkli, güzel ve çocukça geçtiğini söyler durur.
Sokak oyunları; saklambaç, çelik çomak, yakar top, kibrit, çivi, tahtadan el yapımı kayak, plastik arabalara tel direksiyon yapıp arabacılık, bağ ve bahçeleri her gün ziyaret (!) vs vs ile günlerimizi geçirirdik çoğumuz. Aslında her devrin vazgeçilmez oyunları, eğlenceleri farklı.
Şimdiki çocuklar play station, bilgisayar oyunları, hepsinin ellerindeki akıllı telefonlar ve sosyal medyaları ile çok daha haşır neşir. Bu durumdan rahatsız olanlar da var, memnuniyet duyanlarda tabi.
İşin aslı, şimdiki çocuklar çağa daha uygun, daha teknolojik, fark etmeden araştırmacı, inceleyici, değerlendirici, karşılaştırıcı aslında. Sizin bilmediklerinizi onlardan öğrenebilirsiniz. Sizin cesaret bile edemediğiniz birçok şeyi çocukların gerçekleştirdiklerini görebilirsiniz.
Mesela benim çocukluğumda, dört ya da beş arkadaş, Değirmendere’deki “inlibağ” diye telaffuz edilen yerde oyunlar oynarken, yerin altına inen karanlık bir tünelin varlığını keşfetmiştik kendimizce.
Çocukluk bu ya, acaba içerisinde ne var? Bu tünel niye var? Kim kazdı burasını? gibi soruların cevaplarını içeri girmeye karar vererek almak istedik. Planladık, o zaman ihtiyaç gördüğümüz malzemeleri hazırlayıp tünelin girişinde buluşmak üzere sözleştik. Sözleştiğimiz gibi de malzemelerimizi hazırlayarak, tünelin girişi olan bugünkü Değirmendere Kemal Kayacan Sitesinin yanında buluştuk.
Kimi kibrit getirdi, kimi mum. Kimi de su ve bisküvit ve kumanya. Eeee uzun ve bilinmez bir yolculuğa çıkıyoruz önlem almak lazım!
Her neyse, merakımızı gidermek için tünelin girişinde kim önden gideceğini belirlemek için “portakalı saydım, baş ucuma koydum…” dedik.
İlkokul üçüncü ya da dördüncü sınıftaki öğrenciler olarak boyumuz kadar yükseklikteki tünel girişinden girip, yanlış hatırlamıyorsam 15-20 metre düz ve eğimli bir yolun sonunda merdivenlerle inilen, kıvrım kıvrım karanlık yoldan yaklaşık 150 metre ilerledik.
Benim tahminim indiğimiz merdivenler ve eğime göre deniz seviyesine kadar ancak inebildik… İlerledik ama havasızlıktan ellimizdeki mumlar sönünce, minicik çocuk yüreğimizi kaplayan korkudan, geldiğimiz gibi geri kaçışarak tünelden çıktık.
Bir daha da denemeye cesaret edemedik tabi…
Sonra büyüklerimizle burasını paylaştığımızda, eskiden orada define aramak için onların da girdiğini, tünelin bir ucunun “İznik”e, diğer ucunun “Hereke”ye uzandığına dair bilgileri olduğunu öğrendik…
Gelelim bugüne..
Bu yaşıma geldim bu konuyla ilgili ne bir çalışmanın yapıldığını duydum, ne de böyle bir tünelin varlığının dillendirildiğine şahit oldum. Kısa zaman önce Değirmendere’ nin yerlisi olan bazı büyüklerimize konuyu açtığımda, bu tünelin gerçektende var olduğuna emin oldum.
Peki şimdi nerde bu tünel derseniz! Tünel girişleri yerleşim yerlerinin altında kaldı maalesef. O zamanlar tarihi kalıntı bilinci ne kadar vardı, yoktu, bilemiyorum. Ancak nihayetinde tünel girişleri kapatılmış. Acaba bu konu, ilgili kurum kuruluşların ilgisi, incelemesi ve araştırmalarıyla yeniden gündeme gelir mi de bilmiyorum!
Bildiğim ve tahmin ettiğim şey, eğer gerçekten bu tünele ulaşılabilir ve “İznik” ve “Hereke” istikametine giden uzunca bir yer altı tarih koridoruysa, hem Kocaeli, hem de Değirmendere ve Gölcük için muhteşem bir tarihi kültür hazinesi ortaya çıkar diye düşünüyorum.
Zaman..!
Bakalım o tünelin ucunda ışık görünecek mi? Görünmeyecek mi?
*
Bu düşünce ve temennilerin karşılık bulması için, öncelikle yürütme gücü, yetkisi ve sorumluluğu olan birilerinin adım atması, girişimde bulunması, cesaret ve cüret etmesi gerekliydi.
Nikomedia Kazıları İzmit Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı
İzmit Belediye Başkanlığı seçimlerinde sonra, göreve gelen İzmit Belediye Başkanı Sayın Fatma Hürriyet Kaplan ve bazı tarih dostları, “Nikomedia Kazıları İzmit Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı” ismi ile bir vakıf kurmuşlardı.
Vakıf; “Başta İzmit olmak üzere Antik Kent Nikomedia’nın arkeolojisi üzerine yapılacak kazılar; bu kazıların bilimsel araştırmaları ve inceleme projelerini desteklemek, Antik Kent Nikomedia’nın ulus ve uluslararası arkeoloji ve tarihi miras alanında daha fazla tanınması için çalışmalar yapmak ve vakıf senedinde belirtilen diğer amaçları gerçekleştirmek” amacıyla kurulmuştu.
Kurulan vakıf çalışmaları acaba nasıl gidiyor! Bir gelişme, bir çalışma oldu mu? Yoksa bazı yerel medya mensuplarımızın yazılarında eleştirdiği(!) gibi içi boş vaatler miydi?
Gerçi eleştiren isimler, büyükler, on yıllardır hiçbir adım atmayanlara edemedikleri lafı, söyleyemedikleri sözü, her nedense vakıf kuran, öyle ya da böyle toprak altındaki tarihi değerleri, zenginlikleri gündeme getiren başkan Hürriyet’e söylüyorlar!
On yıllardır yapılmayanları, Başkan Hürriyet tarafından 2-3 yılda gerçekleştirilmesini bekliyorlar herhalde.!
Belki bu vakıf ve amaçları şimdilik görmezden gelinebilir!
Vakfın amaçlarının altları doldurulamayabilir!
Ama en azından kentin kültürel tarihinde bir ilk adım, başlangıç da yapılmış olabilir!
Bunu da zaman gösterecek!
Görünen, geçmişte var olup da yıkılan, restorasyon, restütisyon ve rekonstrüksiyon yapılan mekanları, binaları, toplumun bilgisine, hizmetine sunmak da elbet güzel…
Ama yer altında binlerce yıllık tarihi zenginlikteki kültürel varlıklara yönelik bir çalışma var mı?
Kültür ve Turizm Şehri olması iddiasındaki Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin, benzeri “Nikomedia” çalışmaları var mı?
Mesela şehrin göbeğindeki önemli bir alanda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, “Tarihi İzmir Agorası”nın gün yüzüne çıkarılması için yaptığı ve desteklediği çalışmalara benzer bir çalışması var mı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin..!
Böyle bir vizyon var mı? Çalışma var mı? Niyet var mı?
Ona bakmak lazım!