Çetin ÇILDIR'ın Köşe Yazısı

Gündem hareketli, biz de bu ara anlaşılan daha sık yazacağız.

Konu malum, kurdaki hareketler. Açıklamaya biraz geriden başlayalım.

Tarih 15 Temmuz 2016. O sabah itibarı ile anlıyoruz ki, Fetö yargıdaki, eğitimdeki, emniyetteki güçlerinin yanında orduda da son derece güçlü. Muhtemelen o gece harekete geçmeseler birkaç yıl içinde belki de tek mermi atmadan ülkeyi ele geçirecekler. Peki o zaman neden acele ettiler?

Gelelim günümüze,sokağa çıkın, insanlara sorun, uzun yıllar süren iktidarın getirdiği yıpranma, pandemi etkisi de olsa yaşanan ekonomik kriz, bugün seçim olsa Cumhur ittifakı kaybeder seslerinin ne kadar yükseldiğini duyabilirsiniz. Hatta seçime yakın dönemde yapılacak ekonomik hamlelerin de bu sonucu değiştirme ihtimalinin son derece zayıf olduğunu gözleyebilirsiniz. Peki herşey kendi halinde devam etse de ortaya çıkacak bu sonuca rağmen neden harekete geçtiler? Erken seçim çağrıları, kur operasyonları, sokağı hareketlendirme çabalarının arkasında ne var? Bu neyin acelesi ki;
Muhalif bir ekonomist bile erken harekete geçtiniz diyor.

Tüm bu soruların cevaplarını arayalım.

İlk bölümdeki 15 Temmuz konusu biraz daha kolay açıklanabilir. Ağustos askeri şurasındaki tasfiyelerin sızması ya da Suriye'nin kuzeyindeki Israil benzeri bir terör devletinin oluşturulma sürecinin öncesinde Türkiye' nin zaafa düşürülmesi gibi sebepler söylenebilir. Erken harekete geçmenin sonucunda yıllar süren bir çaba ile içeriye yerleştirdikleri unsurların büyük bölümünü kaybettiler. Acele ettiler ve kaybettiler.

Peki tüm bunlar ortada iken ve seçime de daha 19 ay kadar bir süre varken neden şimdi?

Bu acele neyin nesi.

Olan biteni ekonominin normal sonucu olarak anlayanların ekonomi bilgisi hiç yoktur. Azalan dış borç stoku OECD ülkelerinin en düşük seviyesine inmiş, İhracatın İthalatı karşılama oranı yüzde 95 seviyelerinde, pandemiye rağmen turizmde ciddi bir toparlanma yaşanıyor, cari açık en düşük seviyelerde ve bu olan biteni ekonominin normal sonucu görüyorsunuz,

HADİ ORADAN.

Bunu anlatabildiysek diğer ihtimallere bakalım.
Birinci ihtimal bu arkadaşlar bizim muhalefete pek güvenmiyor olabilirler. Yani bizim arkadaşların bu iklimde bile bir saçmalık yapıp seçimi kaybedeceklerini düşünüyor olabilirler. Öyle ya Türkiye artık riske edilebilecek bir ülke değil. Suriye 'de tutuyorsun Libya'dan çıkıyor, orada bir şeyler yapmaya çalışırken bir bakmışsın Karabağ gitmiş. Pek ele avuca sığmıyor. Muhalefetin de seçim konusundaki sicili belli, pek umut vermiyor. Bu ihtimali ciddiye almak lazım.

İkinci ihtimal, bizim muhalefetin hiç ciddiye almadığı 2023 meselesini çok ciddiye alıyorlar. Hani doğalgaz bulduk diyoruz, muhalefet daha önce kaç kez bulmuştunuz, her doğalgaz bulundu haberi yeni zamlar getiriyor diyor ya, ya da yerli otomobil yapıyoruz diyoruz vallahi İtalyanlar çizmiş zaten fabrika da yavaş gidiyor mümkün değil olmaz diye cevap alıyoruz. Milli savunma sanayii diyoruz, adamlar bundan daha iyilerini yıllar önce yapmışlardır diyorlar ya onlardan söz ediyorum. Yoksa bu adamlar 2023 meselesinde veya yukarıda bir kısmından bahsettiğim konularda muhalefet gibi düşünmüyor olabilirler mi ?

Acaba bizim bilmediğimiz ama onların bildiği başka şeyler mi var ?

Türk Devletleri Teşkilatı kuruyorsun birkaç gün sonra olmayacak iş oluyor, her yerde karşımızda duran Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht prensi gelip 10 milyar dolarlık anlaşma imzalıyor. ABD uygulama kararı aldığı gümrük vergilerinden geri adım atıyor tüm bu olanlar eşyanın tabiatına aykırı. Hani ABD yaptırım uygulayacaktı. Bizim muhalefet yabancı yatırımcılara ülkeye gelmeyin bu şekilde iktidarı yıkamayız diyor, İspanya Uçak gemisi yapmak için, Rusya S 400 'ü Türkiye'de üretmek için anlaşma yapıyor. Pardon biz batmıyor muyduk.

En kuvvetli ihtimal yine aceleleri var ve acele edenin eceli yakındır. Bu ülke ne krizler gördü ve yüzünü yıkayıp yoluna devam etti. Siz izlemeye devam edin.

Son olarak sokağı hareketlendirme niyetinde olanlara değinelim. Hiç tavsiye etmem. Emniyet ve istihbarat en güçlü dönemini yaşıyor, dünyanın her yerinden teröristleri ya topluyor, ya da yerinde imha ediyorlar. Elinizde kalan son üç beş çapulcu ile sokaklarda birşey yapamazsınız. Türkiye artık Gezi dönemi Türkiye 'si değil, bizden söylemesi, siz bilirsiniz.

SON SÖZ

Yaşanan her şey Türkiye'nin pozisyon değişiminin sonucudur. Batının tamamen kontrol ettiği, havuç ve sopa ile yönettiği( Sopa, darbe- terör-ekonomik kriz, havuç ise kredi) dönemden, Türkiye'nin merkezde olduğu stratejiye geçilmiştir. Bu geçiş doğal olarak sıkıntılı olacaktır. Sırtı sopaya midesi havuca alışmış olanların bağırması normaldir. Bu yoldan geri dönüş olmayacaktır. Bir süre sonra bunu herkes kabullenecek ve Türkiye ile eşit ortaklık yapmak isteyecektir. Dünya dengeleri Türkiye'yi yok sayarak kurulamaz. Yok sayan, yok olur.
Rahat olun ve izleyin, daha önce de yazdım 2022'nin başı siyah sonrası beyaz olacaktır. Yeni durumu içlerine sindirsinler gelecekler. Emin olabilirsiniz bu durumu en son bizim muhalifler anlayacak. Onlar hâlâ efendilerine iktidarı şikayet etmekle meşguller. Zannediyorlar ki bu sadece iktidarın projesidir. Halbuki kandildekiler bile anladı, bu bir devlet projesidir. 15 Temmuz'da darbe sopası ellerinden alındı, devamında terör sopası imha edildi, ellerinde kalan son sopa ekonomik kriz sopası, o sopanın da ellerinden alındığını göreceksiniz. Devamında havuçlarını da iade edecek ve süreci tamamlayacağız. Önünüze bakmayı bırakıp yaşananları kronolojik olarak izlerseniz herşey yerli yerine oturuyor. Anlamıyorsanız bile devletinize güvenin. Biz herkesin hedefi olduğu bir yerde bin yıldır boşa oturmuyoruz. Sizin aklınız yok diye bu devletin aklı da yok mu zannediyorsunuz. Artık zamanı geldi, TÜRKIYE'NİN ZAMANI.