Bu köşemden her gün sizlere yerel konular hakkında fikirlerimi bazı gelişmeleri aktarmaya çalışıyorum bundan sonra Pazar günleri ise ülke gündemi ve ulusal gündemle ilgili yazılarımı aktaracağım.

Sadece Pazar günleri ülke gündemine dair yazılarımı okuyacaksınız. 

Son günlerde farklı bir senaryo var.

Bunu sadece ben söylemiyorum.

Ulusal medya da bir çok yazar aynı uyarıyı veriyor.

Sınırlarımızda resmen savaş hazırlığı var.

Rusya, ABD, Yunanistan, Ermenistan neyin hazırlığı içerisinde?

Hangi kara planlar uygulamaya kalkışacak?

Şahsımın abarttığını düşünebilirsiniz,

Ama ülke gündemini sürekli takip eden bir gazeteci olarak, süreci hiç iyi görmüyorum.

Özellikle yakından takip ettiğim MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin söylemleri çok dikkat çekici,

Son üç yıldır ne diyor Sayın Bahçeli;

“Bu savaşı bir kez daha milletçe kazanacağız. Meraklanmayın tarih uyanacaktır”

“Türkiye bu saldırılara etkili bir müdahalede bulunmak ve PKK’yı Kuzey Irak’tan tasfiye etmek zorundadır. Artık söz değil, somut eylem zamanıdır”

“Sıkıyönetim ilanı geciktirildiği takdirde veya ertelenmesi halinde Türkiye baştan ayağa teröristlerin düşmanlıklarına yoğun olarak sahne olacaktır. Bunun sonucunda ise kanlı bir iç savaş kaçınılmaz olarak gündeme gelebilecek, sonuçta Türk milleti bizzat devreye girerek meşru müdafaada bulunabilecektir. Herkes ayağını denk almalıdır”

“Güney hudutlarımızın öbür yakasında sınır ve derinliği net olarak belirlenecek bir alan üzerinde güvenlik kuşağı gecikmeksizin tesis edilmelidir”

“Etrafımızda yaşanacak bir oldubitti karşısında ülkemiz çok zarar görecektir”

“Darbecilerin gelecekleri varsa, görecekleri de vardır”

“Milliyetçi, ülkücü hareket varsa tertemiz vatan evlatları vardır ve ayaktadır. Doğrudur, ülkemiz devasa sorun bağları arasında sıkışmıştır. Hiçbir vatandaşımız yarınından, ötesinden emin değildir. Milletçe kenetlenmekten başka seçeneğimiz yoktur. Zira Türkiye’yi hedefine alan pek çok tuzak ve oyunun varlığı gün gibi meydandadır. Uzun vadeli hesaplar tekrar güncellenmiş, adice, aniden devreye alınmıştır”

“Üniversitelerde sükûnet sağlanmadan, yıkımdan ve kandan nemalanan odaklar temizlenmeden istikrar ve huzur hayaldir. Türk gençliğini tutuşturacak bir kıvılcım Türkiye’yi baştan ayağa yakacaktır”

“Türk devletini yıkacak henüz anasından doğmamıştır. Milli Mücadele’yi 15 Temmuz’la kıyaslamak, fırsattan istifade Türkiye’yi budamak ihanettir, niyet sahipleri karşılarında MHP’yi bulacaktır. İnanıyorum ki, bu olanlardan, sürekli kösteklenen Cumhurbaşkanı da rahatsız ve memnuniyetsizdir. Aksini düşünmek ise milli bir felakettir”

“Türkiye’ye İdlip’te tuzak kuruluyor, Ortadoğu kaynıyor, ABD, YPG’ye silah yağdırıyor, Avrupa’yla ilişkiler geriliyor, FETÖ davaları sulanıyor. Ve devlet tartışılıyor. Nizamülmülk, devlet herkese nasip olmayacak büyük nimettir, diyordu. Bu nimete son nefes, son nefer, son damla kana kadar sahip çıkacağız”

“Tam da Lozan’ın yıldönümüne denk gelen bir dönemde Yunanistan yetkililerin Bulamaç adasına çıkması açık bir kışkırtmadır. Üstelik bu adalar ve diğer 15 Ege adası Yunanistan tarafından haksız ve hukuksuz bir şekilde işgal edilmiştir. Yunanistan ricalinin gövde gösterisi yapar gibi adalara çıkmasına izin verilmemelidir. Bugün Bulamaç Adasına çıkanlar yarın Aydın’a çıkmak isteyeceklerdir. Sabrımızı sınamasınlar vakarımızı yanlışa yormasınlar. Tekrar denize dökülme isteyen varsa seve seve dökeriz. Onun bunu güzüne girmek beğenisini almak amacıyla tarihi haklarımızı pazarlık konusu yapmayız.”

İşte bu uyarılar çok önemli, benzer uyarılar ise Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan da gelmeye başladı.

“Türkiye yaklaşık 1 asır sonra kazandığı İstiklal mücadelesini asla unutmayacaktır. DEAŞ’la, FETÖ’yle yürütülen tüm mücadeleler, İstiklal mücadelesinden kaynaklanmaktadır. Maruz kaldığımız örtülü ambargoların sebebi de bulur. Gerekirse bu yolda yeni Çanakkale’lere, yeni 15 Temmuz’lara var mıyız?”

“Ecdadımızdan aldığımız ilhamla biz de sesimizin yettiği en yüksek tonla, yüreğimizden gelerek diyoruz ki, başaramayacaksınız. Milletimizi bölemeyeceksiniz, bayrağımızı indiremeyeceksiniz, ezanlarımızı susturamayacaksınız, vatanımızı parçalayamayacaksınız, devletimizi yıkamayacaksınız, hakkın ve hakikatin sesini boğamayacaksınız, ümmetin son ümidini kıramayacaksınız. Özgürlüğü uğrunda nice kanlar dökmüş, nice canlar feda etmiş bir millet olarak bize, meydanı bu çapulculara bırakıp kaçmak yakışmaz değil mi?”

“Gerekirse bu yolda yeni Çanakkale’lere, yeni 15 Temmuz’lara var mıyız?  Bizi köşeye sıkıştırdıklarını sananlara köşeye sıkıştırmaya var mıyız. Bizim kuvvetimizi kestiklerini sananların sırtını yere getirmeye var mıyız? Bizi silahları ile teknolojileri ile alt edebileceklerini sananlarla daha güçlü silahlarla teknolojilerle cevap vermeye hazır mıyız?”

Bu mesajların içinin boş sadece siyasi söylem olduğunu düşünmüyorum.

Bir Ortadoğu uzmanı veya diplomat değilim ama bu söylemler bana bir hazırlık olduğunu düşündürüyor.

Önümüzde ki yılların daha zor geçeceği gerçek,

Allah’ım bu millete ikinci bir Çanakkale yaşatmasın.

Birlik ve beraberliğe ihtiyaç olduğumuzu düşünüyorum.

Farklı renkler ayrılığa değil sıkı sıkı sarılmamıza sebep olsun.