Uzman Klinik Psikolog İlayda Yapıcı
Dünyanın her yerinde COVID-19 sebebiyle insanlara evde kalmaları ve fiziksel temastan kaçınmaları gerektiği söylendi. Fakat bunların sonucunda insanlarda travma sonrası stres bozukluğu belirtileri, olumsuz duygulanım (öfke, gerginlik, korku vb.) gibi psikolojik sonuçlar gözlemlendi. Üstelik bu durum insanların özellikle karantina döneminde sağlıksız yeme davranışları geliştirmesine neden olabileceği gibi daha önce yeme bozukluklarıyla mücadele eden insanları da savunmasız hale getirmiş olabilir.
Sağlıksız yeme davranışına neden olabilecek durumlar:
Kısıtlamaların duygusal etkisi: Sosyal izolasyon, can sıkıntısı, fiziksel ve sosyal etkinliklerin azalması yeme bozuklarını başlatabilen veya sürdürmeye neden olabilecek faktörler olan stresi ve olumsuz duygulanımı artırabilir. Olumsuz ruh hali de yeme bozukluğu olan veya olmayan insanlarda gıda alımını ve aşırı yeme atakları, kusma gibi yeme bozuklukları belirtilerini arttırabilir. Bulimiya ve tıkınırcısına yeme bozukluğu olan insanlar ise 7 gün 24 saat evde oldukları için yemek yemekten kendilerini uzak tutmaları çok zorlaşıyor.
İnternet ve sosyal medya kullanımı: İş rutininin bozulması ve iş veya sosyalleşme için video görüşmelerine bağlılığın artması beden farkındalığını ve kişinin kendi vücuduna yönelik şikayetlerini arttırabilir. Aynı zamanda sosyal ve geleneksel medyada geçirilen zamanın artmasıyla medyanın dayattığı ince olma ideali nedeniyle problematik yeme davranışları artabilir. Medya kullanımının artmasıyla birlikte daha çok yemek reklamına maruz kalınması da yeme ile ilgili dürtüleri ve isteği, kontrolsüz yemeyi, vücutla ilgili endişeleri ve kilo almayı artırabilir.
Finansal endişeler: Finansal endişeler de yapılan araştırmalara göre yüksek seviye problematik yeme davranışlarıyla ilişkili bulunmuştur. Ekonomik durum sağlıksız yeme davranışları gibi psikopatolojik belirtilerin başlamasında çok önemli bir rol oynar.
Araştırmalar gösteriyor ki COVID-19 sebebiyle yaşamış olduğumuz karantina, iş, sosyal ve günlük hayatımızdaki değişimlerle başa çıkmak için insanlar uyumsuz başa çıkma yöntemleri geliştirebiliyor. Bir araştırmanın sonuçları gösteriyor ki abur cuburu normalden yediğinden daha fazla yiyenlerin sayısı artmış durumda.
Aynı zamanda virüsün bulaşma korkusundan dolayı yeme ve yiyecekle ilgili kaygılar gelişmiş durumda. Bu da ya yiyecek satın almak için evden çıkma korkusu ya da bulaşma korkusu nedeniyle belirli yiyeceklerin veya yiyecek gruplarının tüketilmemesi yoluyla kısıtlayıcı yeme alışkanlıklarını artırabiliyor.
Başkalarıyla azalan sosyal ve fiziksel temas, can sıkıntısı ve hayal kırıklığı ile ilişkili olabilir ve bu da duygu ile ilgili yemek yemeyi artırarak duygusal sıkıntı riskini ve belirtilerini artırabilir.
Bunun yanında uyumlu başa çıkma yöntemleri de geliştirilmiş. Dışarıdan yiyecek alışverişi yapmanın veya yemek sipariş etmenin kısıtlı olması dolayısıyla evde yemek yapma oranı artmış durumda. Ve bu duygusal yemenin, yeme kısıtlaması gibi uyumsuz başa çıkma yöntemlerinin yanında sağlıklı bir başa çıkma olarak göze çarpmaktadır.