AHMET AKÇAALAN'IN KÖŞE YAZISI
Bıkmamalıyız,
Durmamalıyız,
Yorulmamalıyız,
Pes etmemeliyiz,
Finans ile korkmamalıyız,
Batacaksak adam gibi batmalıyız.
****
Yeri geldiğinde özgürlük ile bedel ödemeliyiz,
Gezi ile,
Tatil ile,
Hediye ile,
Makam güçlerine teslim olmamalıyız,
A,B,C partisi değil mesele hepsi aynı,
Sürekli övündüğümüz “ Kocaeli medyası” varsa, bu medya adına siyasetçilere “doğru ve ahlaki” eleştirilmeyi öğretmeliyiz.
En önemlisi reklam verse de vermese de eleştirilebileceklerini bir şekilde kabul ettirmeliyiz.
****
Bunun bir bedeli var, ağır olsa da bu bedeli ödemeliyiz.
Överken iyi, eleştirince kötü olmamalıyız.
Siyasette makamda olanların reklam silahını ellerinden almalıyız.
Bu birkaç kişinin yazması, çizmesi ile olacak iş değil…
Gerçek anlamda gazeteciler olarak bir olmalıyız.
****
Bir meslektaşa reklam verilmiyor diye inceden sevinmemeliyiz,
Bir meslektaşımız x başkanla arası açık diye bıyık altı mutlu olmamalıyız.
İletişim Fakültesi Gazetecilik mezunu biri olarak söylüyorum, bunu etik kurallar çerçevesinde başarabiliriz.
Gazeteci, aynı kişiyi yeri gelir takdir eder, yeri gelir eleştirir.
Yıllardır unutulan mesleki duruşu hatırlatabiliriz.
Bunun olması gereken olduğunu bu kentte ki siyasetçilere kabul ettirmeliyiz.
****
Biz 8-5 memur değiliz,
Belediyede basın yayında çalışmıyoruz.
Sabit bir maaşımız yok,
5 oldu işimiz bitti diyemeyiz,
İşim bitti diye eve koşan gazeteci değildir.
Kamuya,
Millete,
Vatandaşa,
Ülkeye borcumuz var.
****
Ve en önemlisi…
Gazeteciler güçlü olmalı.
Ahlak çizgisinden kopmadan, dünyayı ben yarattım sahte cennetine kapılmayan güçlü gazetecilerin arkasını aramak yerine onlara Neşet Ertaş’in sözü ile cevap vermeliyiz “Sanane la” diyerek haykırmalıyız.
Güçlü siyasetçi,
Güçlü iş insanı,
Güçlü bürokrat
Güçlü başkan oluyorsa,
Güçlü gazeteci olmasını istememelerine karşı uyanık olmalıyız.
Bir oyun kurulup,
Ne gazeteciler güçlensin, ne ölsün sadece sürünsün zihniyetine dur demeliyiz.
Siz o zaman bir görün;
Gazeteciler finansal açıdan özgür olup, düşündüklerini kaleme dökmeye başladıkları an değişimin ilk günü olacaktır.
O günü bedel ödeyenler getirecektir.
O gün mutlaka gelecektir…
Ve bunun tohumlarını atmalıyız.
Etik ve ahlak çizgisinden ayrılmamalı ve asla bir güçle bütünleşmeden bunu başarmalıyız.
Çok zor dediğinizi duyuyorum.
Ama göreceksiniz bu başarılacak,
Eninde sonunda olacak.
Bir karınca misali,
Biz yangını söndüremeyiz ama su taşımaya devam edeceğiz.
****
Rezillik olarak tanımladığım;
İftira, yalan haber, özel hayat, “inceden gel gel” haberlerine birlikte tepki göstermeliyiz.
Bütün partilerin haberleri yayınlanmalı,
Bütün açıklamalar haber olmalı,
Bütün yerel yönetimler eleştirilebilmeli,
Ve eleştiri sonrası eleştirilen ile gazeteci saatlerce münazara yapabilmeli.
Biliyorum Bugün Kocaeli olarak bunu yüzde 85 oranında başardık.
Bir, iki siyasetçi kaldı…
Ancak bu kültürün şehre öğretilmesi gerek.
Gazetecilerin ayna olduğunu anlatmalıyız.
Ve o günler çok yakın…
Tekrar vurgulamak istiyorum ana hedefimiz;
Siyasetçilere eleştirilmeyi öğretmeliyiz…