Ayşe Battal'ın Köşe Yazısı;

Elhamdülillah bizleri mübarek Ramazan ayına ulaştıran Rabb'imize...
Rabb'in kullarına lutfettiği bu mübarek ayı en güzel şekliyle icra etmek için hemen kolları sıvamalı ve takvamızı konuşturmalıyız.

Evet orucun gerçek mânâsını anlamak için "takva" kavramını bilmek ve hissetmek gerekiyor.

Rabb'imiz Bakara Sûresi 183.ayette orucun farz kıldığını bildirirken "Ta ki korunusanız" diyerek, bizleri takvaya çağırıyor. Ayeti hatırlayalım: "Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de oruç farz kılınmıştır. Ta ki korunasınız."

İşte orucun esas gayesi böylece ortaya çıkıyor; TAKVA!
Takva kalplerin uyanık olması halidir, Allah'ın rızasını gözeterek emir ve hükümlerini layıkıyla yaşamak için yoldaki dikenlerden korunmaktır.
Yanlışlardan, hatalardan, günahlardan uzaklaşmaktır.
Takva, rızayı ilahi için sakınmaktır...

Takva insan ruhunun tırmandığı son gayedir. Çünkü Rabb'i Zülcelâl'in nazarında kulları birbirinden üstün tutan tek kavram takvadır.

Oruç ise takva vasıtası ve takvaya ulaştıran bir yoldur.
Allah, verdiği oruç hükmüyle kullarını hem manen hem madden temizlenmeye çağırıyor.

Bu bir lütuf... Bu bir merhamet...
Yalnızca aç kalarak baside indirgenecek bir durum olmayan orucu, layıkıyla icra ettiğimizde takvanın en üst seviyesine ulaşma imkanını veriyor Rabb'imiz...

Kendimizi sakınalım.
Bize bahşedilen bu muhteşem ayı; kimseye kötü söz söylemeden, kimseye haksızlık etmeden, yalan konuşmadan, gıybet yapmadan, adaletsiz davranmadan geçirelim... Yapacağımız inkafı ayın sonuna bırakmayalım.

Her gün mukabelemizi yapalım, Kur'an ve mealiyle meşgul olup, tefekkür edelim.
Ayetlerle bütünleşelim, Rabb'i tanımaya çalışalım...

Oruç ancak tam anlamıyla böyle icra edilir, bilinçli olalım ve bu mübarek ayı en güzel takvalarla geçirelim Allah'ın izniyle...