Ahmet AKÇAALAN'ın Köşe Yazısı
Aslında ilk kısmı genel bilinen soru;
-Bürokrattan siyasetçi, belediye başkanı olur mu?
Kime sorsam cevap aynı…
İstisna olsun diyoruz.
Olmuyor.
"Görünen köy kılavuz istemez" derler ya durum o.
-Siyasetsiz siyaset yapıyorlar.
-Göreve gelir gelmez karşı mahalleye isim jesti yaparak şirin gözükme derdine düşerler.
-Dengeciler, her tarafa mavi boncuk dağıtıyorlar.
-Güce göre şekil alırlar.
-Taban ve partiye emek veren diye derdi olmaz.
Teşkilattan gelen öyle mi?
-Davası adına bedel öder, sonuna kadar siyaset yapar.
-Asla denge derdi yoktur, mavi boncuk dağıtmaz.
-Bayrak asandan, nöbet tutana vefa borcu vardır.
İşin özü bürokrat biri gelirse; öz evlatlar mutsuz, mahrur kalır,
İşin özü teşkilattan biri gelirse; “as bayrakları as” coşkusu yaşanır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan neden bu kadar teşkilatçı buradan bile anlayabilirsiniz.
Bakın Körfez Belediye Başkanı Şener Söğüt, sürekli bir teşkilat vurgusu, sürekli çalışma ve oy düşürmeme kaygısı.
Bakın Derince Belediye Başkanı Zeki Aygün, sürekli ilçe başkanları, mahalle başkanları ile Ankara’da çalmadık kapı bırakmıyor.
Bakın Başiskele Belediye Başkanı Mehmet Yasin Özlü sürekli Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti vurgusu.
Bakın Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık, “Davam, liderim, teşkilat” diye haykırıyor.
Dün Muzaffer Bıyık gazetemize geldi.
Bir cümlesi bütün anlatmak istediklerimi özetliyor;
“Benim hedefim yerel seçim değil benim hedefim Cumhurbaşkanlığı seçimi. Benden dolayı eğer birisi Cumhurbaşkanına oy vermezse, ben vicdan azabı çekerim onun olmaması için uğraşıyorum. Biri gerekçe olarak “belediye başkanına kızdım da Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermiyorum” derse bu utançtır benim için. Ben sebep olmak istemem”
Hassasiyete bakar mısınız?
İşte bu hassasiyet teşkilat kültüründen gelir.
Birileri teşkilat kültürünü hafife alıyor.
Her teşkilattan geleninde bu hassasiyeti taşımadığını da görüyoruz.
Ancak ben görüyorum ki,
Teşkilattan gelen adam dertten, tasadan anlıyor.
Teşkilattan gelen adam vefayı biliyor.
Teşkilattan gelen adam zoru biliyor.
Teşkilattan gelen adam lideri biliyor.
Teşkilattan gelen adam ya sonrasını düşünmüyor.
Bu analizim bütün partilere örnek olsun.
Başarılı bir akademisyen,
Başarılı bir bürokratın,
Başarılı bir siyasetçi olacak sonucu yok.
Mesajım açık ve net; Teşkilat
Kendini dev aynada görenler,
Bir liderleri ve iki teşkilatları olmazsa aslında hiçler.