13 yaşında samimiymiş her şey.

Mahallemde ki Asiye teyzemin sofrası,

Hikmet yengemin aldığı bisküvi,

Saniye yengenin sert fırçası,

Muhammed’in dostluğu,

Hiç birinin aklında, ikinci plan olmamış.

Menfaat gütmemişler mesela,

O yılları özlüyorum.

Soyut değerlerin karşısında, somut değerlerin anlamsız olduğu o günleri…

Son günlerde, bu duyguları arıyorum.

Ne zaman kızsam vefasızlığa,

Nankörlüğe,

Sessiz kalanlara,

O günler, o isimler geliyor aklıma.

Oyun içinde oyunlardan sıkıldım.

Arka perdesinde ne var?

Nereden, ne kalleşlik gelecek düşüncelerinden,

Gücün yanında olacağım diye, sessiz kalmalara öfkeliyim.

Her adımda, menfaat planlarından dolayı,

İlk zorlukta bir anda kaybolmalara kızgınım.

Ve düşündükçe o samimi günleri arıyorum.

Bunları neden hissediyorum anlatayım.

KOÜ’de bir akademisyen, “Sorun Var” mesajı ile Rektör Yardımcılığından istifa ediyor.

Kimse konunun üzerine gidemiyor.

Görmedim, duymadım, bilmiyorum şeklinde bir yığın var.

Gücün yanında olmak, makamlara sahip olmak keyifli olsa gerek.

Sonra,

Kocaeli Adliyesi’nde FETÖ davalarını takip ediyorum.

Belki de kendim abone olmadığım için rahatlıkla yazıyorum.

Zaman Gazetesine abone olduğu için insanlar suçlanıyor, tutuklanıyor.

Benim aldığım kesin bir bilgi var.

Ak Parti Kocaeli İl Yönetiminin yüzde 60’ı Zaman Gazetesi’ne abone ne olacak şimdi?

Mesele abone olmaları değil,

Bu gazeteyi devlet, basın ilan yoluyla desteklerken vatandaş abone olsa ne olur?

Bir gazeteye abone oldu diye insanlar suçlanır mı?

Suçlanıyor.

Gidin Kocaeli Adliyesi’nde davaları takip edin.

Sonra,

Kraldan çok kralcı olan ve Ak Parti’ye yakınlığını göstermek adına yeni devlet kuracak kadar sıvama yapanlar,

Cumhurbaşkanını göklere çıkartan, FETÖ’yü yerden yere vuranların, köküne bakıyorum FETÖ çıkıyor.

FETÖ operasyonlarına karşı adalet, hukuk ve demokrasi diyen

Mağduriyetler, adaletsizlikler var, hukuksuzluk var diyenleri inceliyorum.

Ergenekon’da yargılananlar, kumpasa uğrayan solcular çıkıyor.

Her konuşmasında iman diyenler ise görmedim, duymadım, bilmiyorum şeklinde bir yığın oluşturuyor.

Sonra,

Kocaeli’nde ne varsa dertlenen,

Sokağına, mahallesine içerlenen bir aile var; Karaalp ailesi.

Sadece Kocaeli için değil Türkiye’ye dertleniyorlar.

İlimizde hangi proje varsa, hangi sorun varsa çözüm üretiyorlar.

Ve şuan da resmen ekmek mücadelesi veriyorlar.

Birileri başlarına çorap örüyor,

Kocaeli’nde ise birileri ellerini avuçluyor.

Boşa beklersiniz.

Ben bu aileye, inanıyorum.

Göreceksiniz başaracaklar.

Bu günlere kolay gelmeyen Akmis Seyahat, bütün engelleri aşacaktır.

Başkaları için hiç olmayan mesafeler, bu aile için hep vardı.

Bu noktaya bedel ödeyerek gelen Ruhi Karaalp’i, pes ettirmenin kolay olmadığını herkes görecek.

Başaramayacaklar.

Sindiremeyecekler.

Ruhi Karaalp, doğru bildiklerinden asla ödün vermeyecek.

Hedef olacaklar ama yılmayacaklar.

Belki mağdur olacaklar ama asla mağrur olmayacaklar.

Onların üzerlerine kinlerini kusanlar, mağlubiyetin sillesi ile nefessiz kalacaklardır.

Bana sorarsanız Karaalp ailesi bu krizi fırsata çevirmelidir.

Aslında bir öz eleştiri yapmalıdır.

Çevresinde ki isimleri bir elek içerisine koymalı, gerçek dostları ile yeniden başlamalıdır.

Neden mi?

Bakıyorum da, en ufak adım da Ruhi Karaalp’in desteğini alanlar,

İlk krizde görmedim, duymadım, bilmiyorum şeklinde bir yığın oluşturuyor.

Sonra,

Ak Parti Kocaeli’nde bir gözlemim daha var.

Gerçek anlamda FETÖ ile mücadele eden ilçe başkanları,

Vatandaşla iç içe olan ilçe başkanları,

Gece gündüz çalışan ilçe başkanları,

Gökten bakan değil, mütevazı olan ilçe başkanları,

Hasan Soba, Zafer Kılıç, Ali Korkmaz, İdris Alp, Osman Akbulut kirli operasyonlara uğruyor.

Ak Parti il yönetimini, bulunduğu yerde ki Belediye Başkanını, il başkanını yerden yere vuran Hasan Kandaz, Osman Badem, Muzaffer Bıyık, Yunus Özder’i ise görmedim, duymadım, bilmiyorum şeklinde yorumluyor.

Sormadan geçemeyeceğim,

Ak Parti’yi kimler içeriden bitirmek istiyor?

Neden Hasan Kandaz yaptığı açıklamalarının ardından, disipline sevk edilip görevden alınmıyor?

Bende diyorum ki,

Artık yeter demek.

Vicdanların sesidir.

İmandandır.

Emin olun,

Ses çıkartmak hikmetli imandan gelecektir.

Gün doğacak, mutlaka şafak sökecektir.

Bir gün cesur olanlar,

Karanlık devirlere,

Ölüm pahasına meydan okuyacaktır.

Millet davasını hiç bırakmadan, Allah davasından ayrılmadan,

Doğruyu söyleyecek birileri mutlaka çıkacaktır.

Kayıplara, bedellere rağmen,

Çetin yolları geçerek birileri omuz omuza övünç madalyası olacaklardır.

Çünkü ölü toprağının kaldırılması şarttır.

Yeter artık demek imandandır…