Çetin Çıldır'ın Köşe Yazısı
Son dönemde ekonomi bir numaralı gündem. Hemen herkes uzman ya, alanım bu olmasına rağmen yazmayı pek sevmem. Ancak bu dönemde de siyaset yazmak, kafayı kuma gömmek olur, ne yapalım mecbur yazacağız. Mümkün olduğunca teknik terimlerle değil, kolay anlaşılır yazmaya çalışacağım, başlayalım.
Berat Albayrak'ın gidişi sonrası, nadir ekonomi yazılarımdan birini yazmıştım. Ak Partinin Ali Babacan ve Mehmet Şimsek sonrası Berat Albayrak ile ekonomi politikalarında radikal bir değişime gittiğini ifade etmiştim. Kisaca hatırlayalım;
Düşük kur, yüksek reel faiz bunun sonucu olarak yoğun ithalat ve büyük cari açık, sürekli artan dış borç olarak tanımladığım bir dönem. Hani hemen herkesin ekonomi ne kadar iyi diye hatırladığı, bizim ise batıyoruz dediğimiz dönem.
Berat Albayrak ile değişen ise bu politikanın tam tersi. Albayrak'ın gidişi eski politikaya geri dönüş mü, izleyip göreceğiz diye de bitirmiştim . Merkez Bankası üzerinden ilk açıklamalar enflasyonun üzerinde faiz diye gelmeye başlayınca, tamam geriye dönüyoruz şeklinde yorumlamıştım . Son dönemlerde ise peş peşe faiz indirimleri bu yorumlarda yanıldığımı gösterdi. Hele ki son faiz indirimi bırakın geri dönmeyi, bu politikada en ufak bir tavizin bile olmayacağının işareti. Bırakın faiz artırımını, faizi sabit bile tutsa kurlarda ciddi düşüş yaşanacak iken, bu riski alan siyasi irade ne amaçlıyor, işte sorulması gereken tek soru bu, soran var mı, YOK.
Eski politikayı savunan sayısız ekonomist var iken, bu politikayı anlatmaya ya da anlamaya çalışan var mı, ne yazık ki o da YOK.
Bu yazının son derece riskli bir yazı olduğunu da biliyorum. Artan ihracatın iç piyasadaki fiyatlara etkisine, devam eden pandemiye bir de ilave kur etkisi ile olacakları da biliyorum.Alt ve orta gelir gruplarının nasıl etkileyeceğini, bu insanları orta vadede olacakların hiç ilgilendirmediğinin de farkındayım. Ancak yapılmak isteneni görmezden gelmek de olmaz. Siyasi irade kendi siyasi geleceğini de riske ederek üreten, ihraç eden büyüyen bir Türkiye inşa etmeye çalışırken susmak, tepki alırız diye geri durmak da olmaz.
Ekonomiyi sadece kur üzerinden yorumlayanların birşey anlamadığının farkındayım. Biz yine de deneyelum.
Pandemi dünya ekonomisini yeniden dizayn ediyor. Yeni dönemin belirleyici unsurlarından biri enerjinin sürekliliği. Dünyanın en büyük üreticisi ÇİN son dönemlerde bunun sıkıntısını yaşıyor. Buna ilave olarak deniz sevkiyatında yaşanan maliyet artışı ve sıkıntılar yeni üretim üsleri ihtiyacı doğuruyor. Ülkesinden geçen doğalgaz hatları, yani kesintisiz enerjiye ulaşma avantajı ,eğitimli ve genç nüfusu, pazara yakınlığı gibi avantajları ile Türkiye bu işin en ciddi adayı.
Türkiye eğer bu süreci yönetmeyi başarırsa yeni dönemin yıldızı olacak burası kesin. Ancak bu kısa bir yol değil, zor ve sıkıntılı dönemleri olacak. 2023 ise seçim yılı, siyasi irade bu dönemde , faiz arttırarak kuru baskı altında tutarak ihracatı frenlemek ve ihracatın enflasyona olan etkisinden de korunmak varken , çok basit ve herkesin kabul edebileceği yolu bırakıp orta vadede etkisini gösterecek bu yolu neden seçti. Aslında bütün süreci özetleyen tek soru bu. Bu sorunun cevabı hakkında fikrim yok. Ancak popülist yol yerine seçilen yola saygı duyduğumu söyleyebilirim o kadar.
SON SÖZ
Ekonomide yaşanan son gelişmeler muhalefetin iştahını arttırıyor. AK Parti içinde durmasına rağmen bu işin sonu geldi, yeni dönem için pozisyon almalıyım diyenlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Daha önce yazdım Ak Parti içinde hiç tahmin etmeyeceğiniz istifalar olacak diye, ekonomideki son gelişmeler bu süreci de hızlandıracaktır. Zaten bazı isimler eleştirilere de başladı. Bu seslerin de daha gür çıkacağını tahmin ediyorum.
Peki bu filmin sonu nasıl?
Geçtiğimiz günlerde anket şirketi siyasi deneyimi yüksek bir arkadaşımı arıyor. Soru klasik, bugün seçim olsa kime oy verirsiniz?
Cevap ise hiç de klasik değil, BUGÜN SEÇİM Mİ VAR.
Anlamı ne mi? Umut etmenizde bir sorun yok, iklim son derece müsait, sadece sizi düşündüğüm için uyarıyorum büyük hayaller kurmayın, bu baharın arkası sizin için kış. Büyük hayallerin hayal kırıklığı da büyük olur,ne ülke batar ne de siz kazanırsınız. Asıl film 2022'nin ilk üç ayından sonra başlayacak. Arkanıza yaslanın, bir sakinleştirici alın ve seyredin. Sonuçtan değilse de filmden zevk almaya bakın. Daha önce de yazdım, içeriden dışarıdan müdahale farketmez, bu devlet bugüne kadar kurduğumuz en büyük devlet olacak. Mevcut tabloya rağmen nasıl bu kadar iddialı yazıyorum?
Resme bakıyorum.