FETÖ’yle mücadele konusunun ne yazık ki, iyi yönetilmediğini hep birlikte görüyoruz.

En üst düzey Ak Partili yöneticiye dahi sorsam, yargı ayağında sıkıntı olduğunu söylüyor.

Bilerek veya bilmeyerek bu iş sulandırılıyor.

Mesela damatlar kontenjanı, bir türlü bitmiyor.

Bylock yazışması olan bir kişi tutuklanırken, diğeri bir şekilde serbest kalıyor.

Buda toplumda güven problemini doğuruyor.

Ayrıca 15 Temmuz’un tiyatro olarak yorumlayanların, eline koz veriyor.

Son olarak Tümgeneral Mehmet Dişli’nin kardeşi AK Parti Sakarya Milletvekili Şaban Dişli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı olması en anlaşılmaz noktasıydı.

Bunları neden yazdım,

Kocaeli’nde ki gazetecilerin takip ettiği FETÖ davalarını düşündüğümde, eşleşme yaptığım da “bu ne yaman çelişki” demeden geçemeyeceğim, akıl almayacak bir çelişkiye tanık oldum.

Anlatayım.

Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten öyle açıklamalar yapmış ki, aklıma direk Kocaeli’nde yerel basınında takip ettiği davalarla kıyasladım.

Bakın ne diyor Sayın Cuma İçten;

“O okulun ruhsatını veren devlet, denetleyen de devlet, o zaman suçlu kim? Bunların hiçbiri hukuken de kriter olamaz. 17-25 Aralık’tan sonra devlet, Gülen okullarına çocuklarını gönderenlere bizzat destek verdi”

Yani çocukları FETÖ okuluna gitti diye suçlanamaz diyor Sayın İçten.

Ama ben biliyorum ki, Kocaeli adliyesinde birçok davada suçlanıyor.

En bilineni KOTO eski Başkanı Murat Özdağ.

Ve ekliyor içten;

“Sen çocuklarını FETÖ’nün okullarına yolladı diye memuriyet alırsan bu doğru olmaz. Niye, o okulun ruhsatını veren devlet, denetleyen de devlet, o zaman suçlu kim? Ruhsatı veren, teşviki veren, denetleyen. Herkes yerinde duruyor, ama vatandaş içeride. Allah kabul etmez bunu”

Cuma İçten, gazete okumanın, okula gitmenin, bankaya para yatırmanın bir suç unsuru olamayacağını belirterek, bu durumun insan haklarıyla bağdaşmayacağını söylüyor;

Eklemeye devam ediyor;

“Sen devlet memurusun, ama senin çocuğun FETÖ’nün okuluna gitmiş. FETÖ’nün okuluna gitmek, Zaman gazetesi okumuşsun veya abone olmuşsun, Bank Asya’ya para yatırılması, örneğin bu üç kriteri sadece baz alalım, bir devlet memurunda bu üç kriter varsa ve eğer memuriyetten atılmışsa bu insan haklarına aykırı bir durumdur” şeklinde konuştu.

İşte açıklamalar bunlar.

Bu açıklamaları Sayın Vekil İçten, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan habersiz mi yaptı bilgisi var mıydı bilemiyorum.

Ama Kocaeli’nde duyarsızlaşmayarak takip ettiğim FETÖ davaları var.

Ve o davalardan birinde dinlediğim iddianamelerde bu üç konudan tutuklu yargılanan var.

Direk soruları yazıyorum;

-Bank Asya çalışanlarının bir kısmından alınan ifadelerde, hesabınızın olduğu ve bu hesabı kullandığınız. Ve maddi destek sağladığınız söyleniyor?

-Şahsınız adına FETÖ’ye ait bir okula para yatırdığınız ve çocuğunuzu bu okullara gönderdiğiniz? Doğru mu?

-Zaman Gazetesine abone olduğunuz doğru mu? Halen abone misiniz? Sizi kim abone yaptı? Abone ücretlerini kime, nereye, ne şekilde ödeme yaptınız?

Şimdi Sayın Vekil İçten’in tepki gösterdiği konulardan dolayı tutuklu yargılanan insanlar var.

Böyle bir durumda, siyasilerin bu tarz açıklamaları doğru mu yanlış mı bilemiyorum.

Ama bu açıklamalar,

Ortaya büyük bir çelişkinin çıkmasına sebep olmuyor mu?