Yüce Dinimiz İslamda büyük değer verilen haftalık toplu ibadetin yapıldığı gün Cuma ve o gün ifa edilen ibadet de Cuma namazıdır. Cuma namazının, namazlar arasında ayrı bir yeri ve önemi vardır. Kur’ân-ı Kerîm’de isim verilerek emredilen tek namaz, Cuma namazıdır.
Cuma “toplamak, bir araya getirmek” anlamındaki cem’ kö­künden isimdir. Kur’an’da Cuma kendi adıyla anılan Cuma sûresinde geçmektedir. (Cuma Suresi, 9) Cuma çeşitli hükümleri bakımından birçok hadiste de yer almak­tadır. Bu günün cuma adını alması bilhassa toplanma gü­nü olmasından kaynaklanmaktadır. Ay­nı adı taşıyan sûrede, “Cuma günü na­maz için çağrıldığınızda hemen na­maza koşun ve alışverişi bırakın” mealindeki âyet, cuma namazının farz kılınmasından önce de günün bu adla anıldığına ve bir toplantı günü ol­duğuna işaret etmektedir.

Çeşitli hadislerden anlaşıldığına göre cuma, haftalık ibadet günü olarak daha önce Yahudi ve Hıristiyanlar için tayin ve takdir edilmiş, fakat onlar bu konuda ihtilâfa düşerek Yahudiler cumartesiyi, Hıristiyanlar pazarı haftalık toplantı ve ibadet günü olarak benimsemişler. Allah da cuma gününü Müslümanlara nasip etmiş, onları bu konuda hakka ulaşma­ya muvaffak kılmıştır. Böylece İslâm'da haftalık toplu ibadet günü olarak cuma seçilmiş, bu günün bir bayram olduğu birçok rivayet­te açıkça belirtilmiştir. (Beyhakî, III, 243)

Hz. Peygamber, “Güneşin doğduğu en hayırlı gün cumadır; Âdem o gün yaratılmış, o gün cennete girmiş ve o gün cennetten çıkarılmıştır; kıyamet de cuma günü ko­pacaktır” (Müslim, Cum'a, 18) sözüyle bu günün özelliğini dile getirmiştir. Al­lah'ın cennette cuma gününe tekabül eden ve “yevmü'l-mezîd” denilen günde kullarına kendisini ziyaret fırsatı vere­ceğini, bunun için onlara tecelli edece­ğini bildirmiş (İbn Kayyim el-Cevziyye, I), başka bir hadiste de bu günde yapılan duaların kabul edile­ceği bir anın (icabet saati) bulunduğunu haber vermiştir. İca­bet saatinin insanların bütün gün bo­yunca Allah'a yönelmeleri için gizli tu­tulduğu ifade edilmiştir.

Cuma günü ge­rekli temizliği yaptıktan sonra camiye gi­dip vaaz ve hutbe dinleyen ve namazı kılan kim­senin o gün ile daha önceki cuma ara­sında işlemiş olduğu günahların affedi­leceği belirtilmiş, (Buhârî, Cum’a, 6, 19; Müslim, Cum’a, 26) bu günü önemse­meden, özürsüz üç cuma namazını terk eden kim­senin kalbinin mühürleneceği bildirilmiş­tir. (Ebû Dâvud, Salât, 204)

Bütün bu özelliklerinden dolayı gerek fert, gerekse toplum olarak müslümanlar açısından büyük önem taşıyan cuma gününde farz olan cuma na­mazından başka şu hususların yapılma­sı sünnet kabul edilmiştir: Boy abdesti almak (bazı âlimlere göre farzdır), bıyık­ları kısaltma, tırnak kesme vb. bedenî temizlikleri yapmak; dişleri temizlemek, güzel elbise giy­mek, güzel koku sürünmek, camiye er­kenden gitmek, çokça dua yapmak, Kur’an okumak ve Hz. Peygamber’e salâtü selâm getirmek.

Cuma gününün özellik­leri içinde en başta geleni cuma nama­zıdır. Bu namaz Kur’an-ı Kerîm’de özel­likle zikredilmiştir. Resûlullah (s.a.s.) Medine’de Rânûnâ vadisine gitmiş ve Salim b. Avf kabilesine misa­fir olmuş, bu sırada cuma vakti gir­diğinde vadideki namazgâhta ilk cu­ma namazını kıldırmıştır. (İbn Hişâm, 1, 494)

Bir müslümanın cuma namazı ile yükümlü olabilmesi için erkek, hür, mukim (dinen yolcu sayılmayan) ve mazeretsiz olması şarttır. Cuma namazı kadına farz olma­makla beraber camiye gidip namaza iştirak ettiği takdirde ayrıca öğle nama­zını kılması gerekmez. Yolculara cuma namazı farz değildir, kıldıkları takdirde namaz­ları geçerli olup ayrıca öğle namazı kıl­mazlar. Has­talık, hasta bakıcılık, kişiyi bitkin hale getiren yaşlılık, sağlığa zarar verecek ölçüde sıcak veya soğuk, aşırı derecede yağmur ve çamur, mal, can bakımından güvenliğin bulunmaması, Cuma namazı yükümlülüğünü düşüren mazeretlerdir.
Cumanın farzı iki rek’at olup cema­atle kılınacağı konusunda ittifak vardır. Cumanın farzından önce ve sonra kılınacak namazlar ve diğer hükümler için Diyanet İslam Ansiklopedisi Cuma maddesine ve diğer kaynaklara bakılabilir.

Tüm okuyucularımıza hayırlı cumalar diliyorum. Selam ve dualarımla…