Bu yazıyı yazmamın nedeni, Bazı konularda, bundan sonra susmayı tercih edeceğimdendir. Anlaşılmadığınızı bildiğiniz yerde saatlerce anlatmak yerine, susmak en iyi ifade değil midir? O yüzden birazdan okuyacağınız bilgiler, gerçek değil ve gerçek olmadığı ispatlanmış...
Bu yazıyı yazmamın nedeni,
Bazı konularda, bundan sonra susmayı tercih edeceğimdendir.
Anlaşılmadığınızı bildiğiniz yerde saatlerce anlatmak yerine, susmak en iyi ifade değil midir?
O yüzden birazdan okuyacağınız bilgiler, gerçek değil ve gerçek olmadığı ispatlanmış ama toplum olarak gerçek olmayan bu konuları, sanki gerçekmiş gibi enine boyuna tartışıyor ve hatta kalp kırıyoruz.
Gerçek gibi öfkelenip,
Delirmişçesine savunuyoruz.
İşte bende bu süreçten sonra doğru-yalan konusunda, zorlamanın anlamı olmadığı kanısına vardım.
Bilirim ama “ben bilmem” demenin, sırrını arıyorum.
Ve günümüzde bilginin doğruluğunu, sorgulamadan inanmayı geçtim, savunma gibi bir akıl tutulmasına yakalandığımızı anlatmadan yanayım.
Neden mi?
Çünkü aynaya bakma zamanı geldiğine inanıyorum.
Hem de en dipten anlatmaya;
1-“Çin Seddi uzaydan çıplak gözle görülür”
Algı bu şekilde yayılmıştır. Ama böyle bir şey olmadığı ispatlanmıştır. Sokağa çıksanız herkes görüldüğünü savunur.
2- Kopernik efsanesi
Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğünü söyleyen ilk kişi Kopernik olduğu yıllarca anlatılmış ve öğretilmiştir. Oysa ki, Antik Yunanistan’da Yunanlılar bunu çokça dile getirmiştir.
3- Ekinoks gece gündüz eşitliği
Ekinoks Dünya’nın her yerinde gece-gündüz eşitliği manasına gelmez. Bu astronomik olarak Dünya ile Güneş’in özel bir dizilimine verilen bir isimdir.
4-Kelebeklerin ömrü bir gündür
Toplum tarafından genel kabul görmüş yanlışlardan birisi de budur. Fakat, kelebeklerin ömrü bir gün değil, ortalama 20-30 gün arasındadır.
5-Beynimizin yüzde 10’unu kullanıyoruz
İnsanlar buna 100 yıldır inanıyor. Ama bu aynı zamanda şu demek: İnsanlar 100 yıldır yanılıyor. Yapılan araştırmalarda, çekilen MR filmlerinde teknik olarak böyle bir şeyin mümkün olmadığı görülüyor. Yani beynin aktif olmayan, bir başka deyişle sessizliğe gömülen hiçbir yeri yok. Beynimiz son derece meşgul. Aslında beynimizin yüzde yüzünü kullanıyoruz.
6-Var sanılan Ulubatlı Hasan
Ulubatlı Hasan herkesin duyduğu bir isimdir. İstanbul’un fethi sırasında Bizans burçlarına bayrağı ilk diken asker, olarak anılır. Fakat Ulubatlı Hasan’ın adına ve hikayesine dönemin Osmanlı ve Bizans kaynaklarında rastlanmamaktadır. Netice olarak Ulubatlı Hasan, Türk tarihininde kendisine yer tutmuş isimlerden birisidir. Fakat bütün vatandaşlarımızın Ulubatlı Hasan’ın mitolojik bir karakter olduğunu bilmesi gerekmektedir.
7-Mimar Sinan-Mihrimah Sultan Aşkı
Bu iddia, tarihte pek mümkün olmayan fakat üzerine romanlar bile yazılan bir konudur. Tarihçilerin çoğu, bunun gerçek bir hadise olmadığı konusunda birliktir. Bırakın padişahın kızına aşık olmayı, Mimar Sinan’ın Mihrimah Sultan’ı ulu orta bir yerde görebilmesi bile olası değildir. Mimar Sinan’ın aşkından dolayı Mihrimah Sultan Camiini bu kadar güzel yaptığı da doğru değildir. Zira Mimar Sinan’ın bütün eserleri aynı başarı seviyesindedir.
8-Kanuni Süleyman, Fransa’ya kapitülasyon falan vermedi
Tarihler, bugün, ilk kapitülasyonların Fransa’ya ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında verildiğini yazarlar ama bu bilgiler de doğru değil. Fransız elçisi de la Forest ile Kanuni’nin sadrazamı İbrahim Paşa arasında kapitülasyonlarla ilgili görüşmeler yapılmış, hatta bir taslak metin bile hazırlanmıştı ama İbrahim Paşa’nın ölümü üzerine anlaşma yürürlüğe girmedi. Fransa, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ilk kapitülasyonu 18 Ekim 1569’da aldı ve o tarihte tahtta Kanuni Süleyman değil, oğlu İkinci Selim vardı.
9-Atatürk’ün İbn Suud’a Gönderdiği Mektup
Bu iddiaya göre, İbn Suud, Hz.Peygamber’in mezarını yıktırmak isteyince, Atatürk ‘böyle bir şeye teşebbüs ederseniz ordumla aşağıya inerim’ söylemli bir mektup yazmıştır. Bu iddiayı bir iktisat profesörü, arşivde bu mektubu gördüğünü söyleyerek ortaya atmıştır. Esasında böyle bir mektup arşivde hiç bulunamamıştır. Ondan ziyade İbn Suud, hiçbir zaman Hz.Muhammed’in mezarı, Hücre-i Saadet’i yıktırmaya teşebbüs etmemiştir.
10-Lozan Antlaşması 2023 Yılında Sona Erecek
Bu iddia da Cumhuriyet Tarihi için ortaya atılan yanlış söylemlerden bir tanesidir. Bu iddiayı ortaya atanlar, Lozan Antlaşmasında bazı gizli maddelerin bulunduğunu ve bu maddelerin de 2023 yılında açıklanacağını söylemektedir. Tamamen asılsız ve son yıllarda ortaya atılan bu iddianın hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Aynı zamanda bu iddia, Yakınçağ ve Cumhuriyet tarihçilerinin tümünün reddettiği bir söylemdir.
11-Theodor Herlz’in Sultan II.Abdülhamit’ten Toprak İstemesi
Çok sık anlatılan bu olaya göre, Siyonizm kurucusu Theodor Herzl, 1901 yılında Sultan II.Abdülhamit ile görüşerek Filistin topraklarına karşılık Osmanlı borçlarını ödemeyi teklif etmiş, Abdülhamit Han ise cevap olarak ‘o topraklar şehit kanıyla alındı şehit kanıyla verilir’ demiştir. Bu iddia da tamamen yanlış olmayan fakat çarpıtılıp değiştirilen tarihi olaylardan birisidir. Evvela, o dönemlerde, makamı ne olursa olsun birisinin padişah huzuruna çıkıp böyle bir pazarlık teklifinde bulunması imkansızdır. Theodor Herzl siyonistlerin lideri olarak değil, bir gazeteci sıfatıyla padişahın huzuruna çıkmıştır. Görüşmede, bir toprak alım satımı veya borç ödenmesinin pazarlığı söz konusu değildir.
Bunun gibi niceleri…
Benim bildiğim mi?
Ben bilmem.
Neyi mi?
Adaletin temsilcisinin üzerindeki hırkayı sorgulayanlardan, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasına nasıl gelindi?
Dünün doğrusu, bugünün yanlışı
Bugünün doğrusu yarının yanlışı olur mu?
Ben bilmem.
Yazarım düşünülsün diye,
Düşünülür mü?
Ben bilmem.
Türkiye’de 20 yılda bir yer değiştiren hain ve kahramanlar,
Artık 24 saat içerisinde yer değişir oldu mu?
Ha bunu ben bilirim,
Bildiğimi söyledim diye de,
Bilmeyeni düşman edinemem.
Vakti boşa harcamanın vebaline giremem.
Sorgula derim,
Sorgulayanla saatlerce tartışabilirim.