AHMET AKÇAALAN'IN KÖŞE YAZISI

Öncelikle bir gerçeği paylaşmak istiyorum.

Diğer ülkelerde de böyle mi bilmiyorum.

Bildiğim şu, biz değerlerimizin ne yazık ki hayatlarını kaybettiklerinde kıymetini anlıyoruz.

Birkaç örnekle anlatmaya çalışayım…

Bakın Necmettin Erbakan’a,

Bakın Alparslan Türkeş’e,

Bakın Bülent Ecevit’e,

Bakın Muhsin Yazıcıoğlu’na,

Şimdi kimle konuşsam öve öve bitiremiyorlar.

Peki siz yaşarken bu isimlere destek verdiniz mi diyorum.

Genel cevap “olumsuz” oluyor.

****

Düşünüyorum neden böyle diye?

Bu isimlerin yaşadığı dönem yanında olursanız, bedel ödemek zorunda kalırsınız. İşte o da sanırım insanların işine gelmiyor. Gücün yanında olmak daha kolay…

Bu yazıyı yazarken aklıma Sakıp Sabancı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan için kullandığı sözlerde geldi.

"Yahu sen hergün Tayyip Bey yetiştirebilir misin? Tayyip Bey, yetişmiş adam, Türkiye'ye seven... Onu nasıl yetiştirebilirsin? Şartele basıp gelmez... Ona sahip ol"

****

Şimdi bu yazdığımı bir yerlere çekeceklere de cevap vereyim.

İsimlere takılmayın.

Yukarıda bulunan her ismin eksikleri, yanlışları ve çok eleştirecek sözleri olduğuna eminim.

Ancak kastım yetişmiş, bedel ödemiş insanları eleştirirken daha dikkatli olunması gerektiğidir.

Eleştiri ayrı itibar suikastlığı ayrıdır.

****

Ve bu konuda Kocaeli bence sıkıntılı illerdendir.

Bir kişiyi bugün kahraman yapıp, yarın hep birlikte linç edebiliyoruz.

Eleştiri yapmıyor, resmen bitirmeye çalışıyoruz.

Yeter ki Kocaeli’nde bir siyasetçi, iş insanı kendisinde gelecek olduğunu göstermesin. Biraz öne çıksın, hemen bedel ödetmeye kalkıyoruz.

Bu nasıl iştir?

Bunun adı eleştiri değildir, linçtir ve itibar suikastıdır.

Birkaç isme ayrıca dikkat istiyorum.

Örneğin Fikri Işık…

Siyasi söylemlerini, aldığı kararları eleştirebilirsiniz. Bazen konuşmalara şahit oluyorum. Yok artık diyorum. Sorarım kaç tane kişi çıkarabildik çeşitli bakanlıklar yapmış, başbakan yardımcılığı yapmış bir siyasetçi.

Örneğin Saffet Sancaklı…

Beğenin beğenmeyin Saffet Sancaklı ismi spor alanında bir markadır. Spor yasasına öncülük yapmıştır. Balkanlar noktasında defalarca Türkiye’yi temsil etmiştir.

Örneğin Sadettin Hülagü…

KOU’yü getirdiği durum ortada… Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile istediği an görüşen, üniversite için gerekli yatırım ve desteği alabilen bir isim. Alanı dışında olmasına rağmen Kocaeli’ye dertleniyor.

Örneğin Haydar Akar,

Bugün TBMM’de Kocaeli adına gurur duyulacak bir görevi üstleniyor. Bugün Haydar Akar demek bana göre Kocaeli demektir.

Hatta benim yıllardır eleştirdiği İbrahim Karaosmanoğlu’nu da bu listeye koyarım. Üç dönem büyükşehir belediye başkanlığı yapmış. Ankara’da ismi geçtiğinde hala saygı duyuluyor ve karşılığı var.

Daha net yazayım;

Kaç tane Burhan Abiş, Mehmet Çoban, Nihat Ergün, Osman Pepe gibi isimler çıkarabildik?

Kaç tane siyasette Sefa Sirmen çıkarabildik?

Kaç tane Kazım Dinç, Halil Çalık, Sefer Ekşi, İsmail Kalkandelen, Halil İbrahim Artvinli, Hurşit Güneş, Kemal Köse, Cumali Durmuş, Nevzat Doğan gibi ismimiz var?

Kaç tane Abdullah Karacan, Alaaddin Sarı, İbrahim Vefa Aracı, Ayhan Zeytinoğlu, Necmi Bulut’umuz var.

Ama insanları paçalarından çekmeyi biliyoruz.

İtibar suikastlarının adı eleştiri değildir.

Benden demesi insanlar o yüzden kaçmayı, uzak durmayı tercih ediyor.

Kocaeli’nden doğan ülke genelinde marka olma yolunda olmaya ilerleyen herkesi aşağı çekmeye çalışıyoruz.

****

Bütün bunları yazmamın nedeni Ali Korkmaz.

Korkmaz’ın eksiği, yanlışı vardır.

Bazen ben dahil çevresindeki isimlere şaşırıyorum.

Söylemlerini kişiliğini beğenmeyebilirsiniz.

Ancak Ali Korkmaz ismi eğitim alanında Kocaeli’ nin markasıdır.

BİLNET okulları öncesinde de Ali Korkmaz ismi yine eğitimde akla gelen isim olmuştur.

Nitekim BİLNET boşa Ali Korkmaz’a gelmemiştir.

Şimdi düşünün bir kişi ömrünü bir markaya veriyor.

Eğitim alanında ulusal düzeyde bir marka oluşturuyor.

Ve yıllardır bu markası kentte değer katıyor.

İstihdam alanı açıyor.

Şehre dertleniyor.

Bir olay oluyor ve linç ediliyor.

Olmaz kardeşim olmaz.

Kaç tane bu kadar eğitim alanında yatırım yapan Ali Korkmaz var bu şehirde…

Kaç tane bu kadar istihdam eden, yatırımdan geri durmayan eğitimci var.

Kimse mükemmel değil arkadaşlar…

Biz, siz mükemmel miyiz?

Ne olmuş?

İzmit ilçesi Veli Ahmet Mahallesi İnönü Caddesi’nde bulunan Bilgi vadisi ünvanlı üniversiteye hazırlık kursunda çalışan A.C.' nin işten çıkarılması üzerine sinir krizi geçirerek çatıya çıkarak hem kendini hem de iş yerini yakmaya çalışmış.

Okul kime ait?

Ali Kokrmaz’a

O hemen sonunda yakaladık, linç edelim.

Böyle olmaz, olmamalı…

2005 yılından bu yana gazetecilik yapıyorum ve Ali Korkmaz’ın okullarıyla ilgili kaç defa böyle bir olay yaşadık?

Kaç defa personele maaş ödenmedi?

Nitekim Bilgi Vadisi’nden kurumsal açıklama geldi;

"KURUMU YAKACAĞI İFADESİ İLE FEVRİ VE SUÇ TEŞKİL EDECEK EYLEMLER"

"Bilgi vadisi ünvanlı üniversiteye hazırlık kursumuzda çalışmakta olan bir personelimizin adli bir vakaya sebebiyet verdiğinin tespit edilmesi üzerine personel kurumumuzun ilgili birimlerince davet edilmiş, kendisi ile gerekli görüşmeler yapılmış ve adı geçen personelde olayı doğrulayarak istifasını vermiştir. Bu işlemler esnasında personel tarafından herhangi bir şekilde itirazda bulunulmamış ya da tepki gösterir bir eylem içerisinde de olmamıştır. Ancak öğleden sonra söz konusu çalışan elinde benzin bidonuyla tekrardan işyerine gelerek bu kez kurumu yakacağı ifadesi ile fevri ve suç teşkil edecek eylemlerde bulunmuştur.

"YASAL YOLLARA BAŞVURULACAK"

Kurum yetkilileri tarafından derhal kolluk kuvvetlerine haber verilmiş ve şahıs kolluk kuvvetlerince olay yerinden uzaklaştırılmıştır. Bünyesinde …. Çalışanın olduğu kurumlarımızda hiç bir çalışanın suç teşkil edecek eylemler içerisinde bulunması kabul edilemez. Söz konusu kişi hakkında da gerek istifasını gerektiren adli vaka ve gerekse de sonrasında gerçekleştirmiş olduğu eylemler nedeniyle derhal savcılık nezdinde yasal yollara başvurulacaktır."

İşte bakın yaşanan olayın perde arkası ne çıkıyor.

Savcı oluyoruz,

Hakim oluyoruz,

Yargılıyoruz, ceza kesiyoruz.

Şehrin değerlerini söylemlerinden dolayı, düşüncelerinden dolayı eleştirelim.

Ancak bu kadar kolay da linç etmeyelim.