Son yıllarda market raflarında, kafe menülerinde ve sosyal medyada sıkça karşımıza çıkan bir trend var: glutensiz beslenme. Ürünler çoğaldıkça popülerliği de arttı; birçok kişi kilo vermek, daha hafif hissetmek veya “sağlıklı olmak” amacıyla gluten içeren gıdaları hayatından çıkarıyor. Peki glutensiz beslenme gerçekten herkes için gerekli mi, yoksa bu durum bir beslenme modası mı?

Aslında gluten; buğday, arpa ve çavdarda bulunan bir protein. Çölyak hastalığı, gluten intoleransı veya buğday alerjisi olan bireyler için gluten kesin olarak uzak durulması gereken bir madde. Bu kişilerde gluten; bağırsak hasarına, şiddetli sindirim problemlerine ve bağışıklık tepkisine yol açabilir. Dolayısıyla bu gruplar için glutensiz beslenme bir tercih değil, tıbbi zorunluluktur.

Ancak burada önemli bir nokta var: Toplumun büyük bir kısmı glutenle ilgili klinik bir hassasiyete sahip değildir. Sağlıklı bireylerin gluteni tamamen hayatından çıkarması gerektiğine dair bilimsel bir gereklilik bulunmamaktadır. Hatta glutensiz beslenmeye bilinçsizce geçmek; lif, B vitamini ve mineral eksikliğine yol açabilir. Çünkü birçok glutensiz ürün, yapısını korumak için ekstra yağ, nişasta veya şeker eklenmiş halde karşımıza çıkar. Bu da sandığımız kadar “masum” olmayabilir.

Öte yandan, gluten tüketip de kendini şişkin, halsiz veya rahatsız hisseden bir grup da var. Bu kişilerde sorun gluten olmayıp, öğün düzeni, sindirim enzimleri, bağırsak florası veya irritabl bağırsak sendromundan kaynaklanıyor olabilir. Dolayısıyla herkesin kendi bedenini gözlemlemesi ve gerektiğinde bir uzman eşliğinde deneme yapması en sağlıklı yaklaşım olacaktır.

Sonuç olarak; glutensiz beslenme sağlıklı olabilir, ancak herkese göre değildir.
Gerçek ihtiyaç sahibi olanlar için vazgeçilmez bir tedavi yaklaşımıdır; fakat sadece bir trend olarak uygulandığında eksikliklere ve dengesizliğe yol açabilir.

Sağlıklı bir beslenme modeli her zaman kişiye özeldir. Trendler değil, bedeninizin ihtiyaçları size en doğru yolu gösterir.