Ayşe BATTAL'ın Köşe Yazısı;

"Eğer size bir yara isabet ettiyse şüphesiz o kavme de o kadar yara isabet etmiştir. Hem o günleri biz insanlar arasında döndürür dururuz. Allah'ın iman edenleri belirtmesi ve içinizde şahitler edinmesi içindir bu. Allah zalimleri sevmez." (Ali İmran 140)

Tefsir alimlerine göre Bedir ve Uhud savaşında yaşananları örnek göstererek bir takım hikmetler sunuyor bize...

Bedir Savaşı bir zaferdi.
Uhud'da ise önce Müslümanlar zaferi kazanır gibi olup, müşriklerin ileri gelenlerinden 70 kişiyi öldürerek onları hezimete uğratır fakat sonunda okçuların Rasûlallah s.a.v'in emrini unutarak kendi aralarında ihtilafa düşerler. Okçular, ganimete tamah ederek yerlerini bırakıp savaş meydanından ayrılınca tekrar saldırıya uğrarlar.

Allah ise zaferi; savaş meydanlarında Allah yolunda cihad eden, geçici dünyadan birşey arzu etmeyenlere vadediyordu.

Dikkat çekmek istediğim kısım ayette geçen "Allah'ın iman edenleri belirtmesi için..." cümlesi...

Rahattan sonra şiddet, şiddetten sonra rahatlık...
İşte kalplerin imanını, gönüllerin temizliğini veya kirliliğini, insanın çığırtganlığının veya sabrının derecesini, Allah'a bağlılığı ile ümitsizliğinin miktarını, teslimiyeti ile isyanının değerini ölçen gerçek bir İMTİHAN!

Allahu Teâlâ kalplerin içinde neler saklandığını, kimin mü'min, kimin münafık olduğunu çok iyi bilir. Nice insanlar vardır ki, şiddet anında birleşir sabrederler de rehavet anında gevşeyip dökülürler.

Mü'min çetin olaylara sabreden, gizli hallerden korkmayan kişidir. O her iki halde de Allah'a yönelir, ne gelirse Allah'ın izniyle geldiğini bilir.
Gerçek mü'min ganimeti değil, Allah rızasını gözetir.