Mustafa KALABALIK'ın Köşe Yazısı

Paran varsa alırsın, paran yoksa borçlanırsın.

Tabi borçlanabilirsen!

Ama ne kadar borçlanabilirsin? Borçlanmanın sana ve ailene yansıması maddi ve manevi nasıl olur?

Evde çamaşır makinası, bulaşık makinası olmayan ve çamaşırı bulaşığı eliyle yıkamak durumunda kalan ev hanımı, eğer “yıllar süren borç yükü” ile kapının önüne son model araba çekilmesinden hoşnut ise..

Eğitimine, sporuna, sosyal yaşamına maddi katkı sunulmayan, harçlığı verilmeyen evin çocuğu da eğer “yıllar süren borç yükü” ile kapının önüne son model araba çekilmesinden hoşnut ise, diyeceğimiz ne olabilir ki!

Mal sizin, para sizin, hayat sizin…

Ama 83 milyon ülke vatandaşının ortak maddi kazancının, bu şekilde ölçüsüzce harcanmasını, torunlarımıza kadar uzanan borç yükü ile onlarca yıllık borçlanılmasını, listesi bile yapılması neredeyse imkansız kayıplarını, eksikliğini, yokluğunu, fakirliğini, imkansızlığını kabul etmeyenlerin de olduğunu hatırlatırım.

Benim şöyle bir önerim var aslında.

Kim yapar, nasıl yapar bilemem ama insanımızın daha iyi anlayabileceği şekilde bir çalışma ile, asgari ücretli, dar gelirli, orta direk(!) vatandaşlarımızın maaş bordrolarına uygulanacak bir “örnekleme” ile anlatılmasını denemek gerek!

Nasıl ki yıllardır ve halen elektrik faturalarında, TRT payı, kayıp-kaçak bedeli gibi isimlerle faturalarımızdan tahsil edilen rakamlara itirazlar oluyorsa, bu itirazları dikkate alarak bazı indirimler yapıldıysa ve kesintiler iptal edildiyse, yapılacak çalışma ile de insanlarımızın “projelere değil”, “maliyetlere itiraz” olduğunu, daha somut ve hissedebilecekleri şekilde farkındalıklarının arttırılmasını yönelik çalışmalar yapılmalı.

Verilen garantilerin sebep olduğu ve hazineden yapılması gereken ödemelerin, nüfusa bölünmesi ve ailede yaşayan eş, çocuk sayısı ile çarpılması ile bulunacak kesintilerin hazineden değil, doğrudan maaş ve ücretlerden kesilmesi halindeki tablonun topluma sunulması...

Yanlış anlamayın! Böyle uygulansın demiyorum.

Sadece YİD (Yap İşlet Devret) mantığı(!) ile yapılan ve devlet hazinesinden “bir kuruş çıkmıyor” denilen yatırımların(!), hizmetlerin(!), gerçekten de hazineden değil de, maaş ve ücretlerinden, aylık vergi beyanlarına yansıtarak, 83 milyon vatandaşın gelirlerinden her ay düzenli olarak eşit şekilde kesinti yapılmasını ve tüm vatandaşlara yansıtılması halindeki çalışmayı kastediyorum.

Mesela, asgari ücretli, evli ve bir çocuklu vatandaşın maaş bordrosunda gösterilmesi gereken, medyadan öğrendiğimiz rakamlarla, 2021 yılı geçiş garantisi ödemeleri ile hesaplamaya ve dikkatinize sunmaya çalıştığım, “tek bir proje/yatırım” örneği ile maaş/Ücret kesinti örneği:

(Yavuz Sultan Selim Köprüsüne 2021 Yılı toplan ödenen: 4.4 Milyar TL / 83 Milyon= 53,01 TL/12=4,42 TL Aylık x 3 (Ailedeki Kişi Sayısı) =13.26 TL)

YİD ile yapılan, müşteri/hasta/geçiş garantisi verilen diğer projeler ile birlikte alt alta yazılarak, maaş/ücret bordrosunda kesintisi haline getirildiğinde, sanırım vatandaş nerelere, ne kadar ödediğini daha iyi anlayabilir.

Ödediğimiz vergilerden de düşülebilir. Kalan bakiye (kalırsa) vergi olarak ödenir. Kesintiler, ödediğimiz vergilerden fazla ise de, kimse kusura bakmasın maaşlardan kesilir…!

YİD Projelerine yapılan itiraz, belki de böyle daha iyi anlaşılır…

3