TURGAY TÜYSÜZ'ÜN KÖŞE YAZISI
Türkiye’ nin ve dünyanın son yıllarda yaşadığı Türkiye’yi en çok etkileyen olaylar ;
2013 17-15 Aralık Operasyonu
2013 Gezi Olayları
2015 Hendek Olayları
2016 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi
2019 Pandemi
2022 Ukrayna- Rusya Savaşı
Geçmiş on yıla baktığımızda Türkiye’yi zayıflatmaya yönelik operasyonlara siyaseten bakanları , dışardan yapılan müdahalelerin önünü açacak söylemlerde bulunanları anlamam mümkün değil.
Önce vatan , millet kavramları korunmalı sonrasında ne siyaset yapılacaksa yapılmalı!
‘’17-25 Aralık operasyonunda’’ Türkiye düşmanlarının , içeride ki FETÖ işbirlikçileri ile hükümeti yıkma girişimi , dolayısıyla Türkiye’yi dizginleme çabalarına siyaseten bakamayız!
Orda elde edilemeyen başarıyı, birkaç ağaç mazeret gösterilerek ‘’Gezi olayları’’ ile kaldığı yerden devam ettirmeleri, Türkiye düşmanlarının hedeflerine nasıl kitlendiklerini ve içerde her alan ve zeminde işbirlikçi bulmakta zorlanmadıklarının göstergesidir.
Sivil itaatsizlik ve Yargı kurumları ile yapamadıklarını bu sefer ‘’15 Temmuz hain darbe girişimi ‘’ ile askeri üniforma giymiş hain işbirlikçileri ile yapmaya çalıştılar. Düşmanın kullandığı silah hiç bir olayda kendi silahı olmadı. Daima Türkiye’nin kurumlarında , toplumun içerisinde yuvalanmış , gizlenmiş işbirlikçileri bize karşı silah olarak kullandılar!
İçeride ve dışarıda Türkiye düşmanlarının ne istediği açık değil mi?
Bu yaşananlara bakıp , görmezden gelmek , bunlara farklı anlamlar yüklemek ne kadar doğru?
Türkiye düşmanlarına karşı tavır almak , Türkiye’ye karşı askeri, sivil ve ekonomik saldırılara bir Türk Vatandaşı olarak duruş sergilemek , karşısında durmak siyasi bir duruşu mu yoksa milli bir duruşu mu temsil ediyor?
Bütün bunların ardına dünyada yaşanan ‘’pandemi’’,beraberinde getirdiği tedarik zincirinde ki sıkıntılar, hemen ardından patlak veren ‘’Ukrayna-Rusya Savaşı’’ Türkiye ekonomisine ve savunma politikalarına etkisini görmezden mi gelmeliyiz?
Türkiye’nin bugününü siyasi ve ekonomik açıdan değerlendirirken yaşananları görüp , Türkiye üzerinde ki baskı ve zorlamaları fark edip , buna göre bir duruş sergilemek siyasi mi yoksa milli bir duruş mu?
Tüm bunları görmezden gelip, tedbir almadan yaşamak, Türkiye’ye karşı yapılan saldırıları, takınılan tutumu fark etmemek, üzerimizde dalgalanan şanlı bayrağın geleceğine, cennet vatanımızın gelecekte ki bütünlüğüne zarar vermez mi?
FRANSA’DA GERÇEK ENFLASYON YÜZDE 30
Bugün Kocaeli Tv’de röportajı yayınlayacağımız Fransa’da yaşayan Türk vatandaşı, Fransa Türk Tabipler Derneği Başkanı Sayın Dr. Köksal Yeğin’in röportajda ifade ettiklerini dinlemenizi tavsiye ederim.
Sayın Yeğin Fransa’nın pandemi sürecinde sağlık sektöründe yaşadığı sıkıntılardan, bugün ki ekonomik durumuna kadar pek çok konuya değindi. Fransa’nın pandemi ve Ukrayna-Rusya Savaşından nasıl etkilendiğini ve şu an ki ekonomik tablonun nasıl olduğuna dair açıklamalarda bulundu.
Son zamanlarda Türkiye’nin en önemli başlığı ekonomi. Türkiye’nin özel yaşadığı zorlu süreçlere birde dünyada yaşanan pandemi ve savaş gibi gelişmeler eklenince ekonomik zorluklar baş göstermeye başladı. Türkiye’de enflasyon yüzde 15-20 ler arasında seyrederken şimdilerde yüzde 70’ler oranında enflasyon oranlarına ulaştık.
Fransa’da enflasyon oranları yıllardır sıfır ile bir arasında seyrederken bugün resmi rakamlara göre yüzde 6’lara varan enflasyon oranları görülüyor.
Dr. Köksal Yeğin vermiş olduğu röportajda ‘’Fransa’da gerçek enflasyon yüzde 30’’ dedi. Fransa’da diş hekimliği yapan ve kliniği olan Sayın Yeğin ‘’aldığımız tüm ürünlerde biz bunu çok net hissediyoruz’’ dedi. Yeğin’’ Özellikle inşaat sektöründe çalışan çok Türk Vatandaşımız var ve onlarla konuştuğumda da , inşaat ürünlerinde de en az yüzde 30 oranında zamlar olduğunu’’ söyledi.
Sayın Yeğin ‘’Fransız basınında son dönemde özellikle Türkiye’nin ürettiği İHA ve SİHA’ların sıkça gündeme geldiğini, Fransızlar’ın bu konuda öz eleştiri yaparak bu alanda geride kaldıklarını henüz araştırma aşamasında olduklarını’’ ifade etti.
Sayın Yeğin bir benzetme yaparak ‘’Dışarıdan bir çocuğu yılda bir iki kez gördüğünüzde , her görüşünüzde nasılda büyümüş dediğiniz gibi Türkiye’ye her gelişimizde Türkiye’de ki büyümeyi daha net görebiliyoruz. İçinde olduğunuzda bunu görmek daha zor olabiliyor’’ dedi.
Özetle içeride Türkiye’nin geleceği için birlikte ve bütün bir siyaset üretmek artık Türkiye için çok elzem bir hal almıştır. Dışarıya karşı Türkiye’nin milli ve genel bir siyaset duruşu olmalı , en azından savunma ve milli güvenlik konularında bir ve diri bir siyasi tutum sergilenmelidir.
İç siyaset hiçbir şart ve koşulda Türkiye’nin dış politikasında ki bütünlüğü bozmamalı , Türkiye’ye karşı içeriden ve dışarıdan gelebilecek olan her tehdite karşıda ortak ve yapıcı bir siyaset üretilmelidir. Dünyanın geldiği bu konumda enerji , gıda, logistik gibi alanlarda bundan sonra daha büyük çekişme ve çatışmalar yaşanacak ve bu çatışmalar ülkelerin milli güvenliğine tehdit oluşturacak. Bu nedenle Devlet ve milletin milli ve bütün bir ülküsü olması Cumhuriyetimizin 100. Yılında çok daha önemli bir hal alacaktır. Burada en büyük rol siyasetçiler ve siyaset üretenlere düşmektedir. Devlet ve milletin bütün ve bir ülkü ile Türkiye Cumhuriyeti’ni gelecek yüzyıllara güvenle taşınması için yegane yol bu şekilde kat edilecektir.