TURGAY TÜYSÜZ'ÜN KÖŞE YAZISI
Aynı başlıkla yazdığım ilk yazımda ‘’ Gücün Hukuku’’ nun dünyada egemen olduğunu ve Emperyalist devletlerin kendi hukuklarını, sitemlerini tüm dünyaya dayatmak için özellikle ellerinde var olan nükleer silah sistemlerini kullandıklarından bahsetmiştim. Türkiye’nin bu alanda yapmış olduğu test atışını başarılı bir netice ile sonlandırdığını, ‘’Tayfun’’ füze sisteminin tamamladığını ve bu alanda geleceğe yönelik çalışmalarının devam ettiğinden de bahsetmiştim. Eminim ki Türkiye bugün sahip olduğu 300- 1000 km arası kısa menzilli balistik füze sistemi ‘’Tayfun’’u, çok kısa zaman da orta ve uzun menzilli balistik füze sistemi haline getirecek ve bu alanda dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer alacaktır.
Günümüz dünyasında balistik füzeler , devletlerin kendi çıkarlarını korumasını ve bağımsız hareket etmelerini sağlayan en büyük etken güçlerden birisidir. Türkiye savunma sanayisinde yapmış olduğu ‘’ Yerli ve Milli’’ açılımlar ile pek çok silah sistemini kendi üretebilir konuma gelmiştir. Bugün pek çok silah türünde neredeyse tamamı yerli ve milli olan sistemler geliştirmekle kalmayıp ,insansız hava araçları İHA ve SİHA’lar ile Türkiye bu alanda öncü ülkelerden birisi haline gelmiştir. En son yapılan balistik füze hamlesi ile Türkiye gelecek yüzyılda bölgesinde , dünyada hakim bir konuma geçecek ve Türkiye’nin adalardan , Akdeniz enerji kaynaklarına ,Türkiye’nin başına musallat olan terör örgütlerinden, İsrail ,İran, Yunanistan , Ermenistan’dan , Rusya ve Arap dünyasına kadar pek çok problemli alanda Türkiye’nin dünden bugüne yürüttüğü haklı politikaların Türkiye lehine gerçekleşmesine büyük katkı sağlayacaktır.
Selçuklu’dan Osmanlı’ya , Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan Türk-İslam serüveni bu yüzyılda ‘’ Türkiye Yüzyılı’’ başlığı ile şahlanacak , Anka Kuşu gibi parlayacaktır.
Savunma sanayisinde yapılan bu hamleler ve yatırımlar Türkiye’nin bilim ve teknoloji anlamında da gelişmesine ve çağdaşlaşmasına büyük katkı sunacaktır. Sanayi alanında yapılan hamleler dünden bugüne bilimin gelişmesine ve önünün açılmasına en büyük katkıyı sunmuştur. Türk medeniyeti Türkiye önderliğinde bu hamleler ile Anka Kuşu gibi küllerinden doğacaktır.
‘’ Bugün bizim için medeniyetleşmek demek, Avrupalılar gibi zırhlı gemiler, otomobiller , uçaklar yapıp kullanabilmektir. Medeniyetleşmek, şekilce ve yaşayışça Avrupalılara benzemek demek değildir. Ne zaman bilgi ve sanat konusunda alıntı ve satın alma için Avrupalılara ihtiyaç duymadığımızı görürsek o zaman medeniyetleşmiş olduğumuzu anlarız. Türkleşmek , İslamlaşmak ülküleri arasında bir zıtlık olmadığı gibi bunlarla medeniyetleşmek ihtiyacı arasında da bir çekişme yoktur.
O halde her birinin etki gücüne karar vererek bu üç amacın (Türkleşmek, İslamlaşmak , Muasırlaşmak) üçünü de kabul etmeliyiz. Daha doğrusu, bunların bir ihtiyacın üç çeşit noktadan görülmüş aşamaları olduğunu anlayarak çağdaş bir İslam Türkçülüğü oluşturmalıyız. ‘’ ( ZİYA GÖKALP – Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak )
Türkiye’nin ilk sosyoloğu , Atatürk’ün ‘’ Fikir Babam’’ dediği Sayın Ziya Gökalp’i saygı,rahmet,minnet ve dua ile anıyorum.
Ziya Gökalp’in dediği gibi Avrupalılar gibi ‘’ zırhlı gemiler, otomobiller, uçaklar’’ yapıp kullanebilmek. İşte Türkiye Cumhuriyeti tamda o yaşta. ‘’Türkiye Yüzyılı’’ bu düstur ile başlıyor. Kendi otomobilini çağın en ilerisinde tasarlayan ve yapan , gemi ve denizaltı yapabilen , dünyanın ilk insansız deniz araçlarını üreten, İnsansız hava araçlarını yapan, bu alanda öncü olan İHA ve SİHA lar ile dünyada nam yapan, dünyanın insansız muharip uçak üretiminde yol alan ilk üç devletinden biri olan, balistik füze üreten Türkiye bugün Ziya Gökalp’in dediği yaştadır. Bu yaş ‘’Türkiye Yüzyılı’’ na girdiğimiz yaştır.
Bütün bunların yanında ülke olarak bir Türk-İslam ülküsüne sıkıca sarılmalı, millet olarak bir ve beraber olmalıyız, bu ülkü ile gelecek nesillere kutlu ve güçlü bir Türk-İslam medeniyeti bırakmalıyız.
‘’Bir millet yaratıcı ülküye sahip olduktan sonra artık karanlık bir geleceğe gitmez. Vaat olunmuş müjdeleyici bir irem her gün daha açık ve daha canlı bir şekilde görünerek onu kendisine çağırır. Ülküsüz devletler her an kopacak kıyameti beklerler.Ülkü sahibi milletler ise siyasi anlamda ahirete göç etmiş olsalar bile mutlaka öldükten sonra bir dirilme ile müjdelenmişlerdir.
O halde, diriltici ve yaratıcı bir ülküye sahip olan devletler sonsuzdur, ölmez’’ ( ZİYA GÖKALP – Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak )
Ziya Gökalp’in bu kitabı ilk-orta öğrenimde müfredatta olması gereken çok değerli bir kitap. Gençlerimizin bu coğrafyanın hamurunun ve genetiğinin dayandığı Türk-İslam ülküsünü anlaması ve fikir sahibi olması çok değerli. Ziya Gökalp’in Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak isimli eserinde Türk-İslam ülküsü ve Türk-İslam Medeniyeti adına ortaya koyduğu sosyoloji ve felsefenin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Türk gençliğinin bu ruha sahip olması ve Türkiye liderliğinde var olacak büyük Türk-İslam medeniyetine fikren hazır olması gerektiğine inanıyorum.
NOT: Ziya Gökalp’in bu değerli kitabından yaklaşık olarak 50 adet aldım ve çoğunu dağıttım. Elimde şu an 4 adet kaldı. Bu yazı aracılığı ile Bugün Kocaeli gazetemizin değerli okurlarına bu kitaptan hediye etmek istiyorum. Gazetemizin 0543 328 00 41 numaralı whatsapp hattına iletişim bilgilerini gönderen ilk 4 okurumuza kargo ile kitaplarını ulaştıracağım. Yeni serisi geldiğinde gelecek köşe yazılarımda hediye etmeye devam edeceğim…