MUSTAFA KALABALIK'IN KÖŞE YAZISI

bir ülke mi?

Bu ülkede seçimler, seçime girenlerin mezhepleri, seçim sahalarında dillendirilerek mi yapıldı?

Bu ülkeye, “mezhepçilik” tartışmalarıyla siyasal sürece mezhepler tercihi mi alıştırılmak isteniyor?

Bu ülke hala anayasal olarak; “demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti” değil mi yoksa?

Laik bir ülkede seçim sürecinde ve adayların yaşam tarzlarına göre mi tercihlerin yapılmasını alıştırmaya çalışıyorlar?

Evet açık açık dillendirmeseler de, fiili uygulamalarıyla bayağı bayağı mezhepçilik yapılıyor kamu düzeninde..

Bu aslında ilk de değil. 

ile birlikte, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde, benim hatırlayabildiğim veya dikkatimi çeken ilk kez “rejim ve mezhep” alıştırmaları yapılmıştı halbuki…

Dönemin AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Reyhanlı olayları sıradan bir olay değildir. Saldırıda 53 sünni vatandaşımız şehit olmuştur” demişti.

Mesela geçen günlerde “Cübbeli Ahmet” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, laik devletimizin Diyanet İşleri Başkanlığı sorumluluğundaki bazı camilerdeki dini(!) sohbetler üzerine;

 “Diyanet’e çok görev düşüyor, maalesef görevini tamamen ihmal etmiş vaziyette… Osman El Hamis’i Sakarya Müftüsü davet etmiş. Tozlu Camiinde konuşturmuş. Onun üzerine baya olaylar yaşandı. Ondan sonra bu Sultangazi taraflarında Mahmut Hasanat diye bir adam Filistinli… Nasıl cemaat izdiham ediyor… Kocaman camiler, biz şu an konuşamayız yasaklıyız ama bütün Müslümanlara, hepimize ‘gavur’ diyen bu adamlar camiilerde cemaat toplamışlar, izdiham. Müftülüğü arıyor arkadaş, ‘İmam izinde’ diyorlar. Bu kadar cemaat nerede toplandı? Uyuyor musunuz? Yol vermişler bu abilere.

Camileri vermişsiniz Vehhâbîlerin eline… Vehhâbîleri konuşturmama hususunda uyarıyorum. Aksi takdirde iç savaşa destek vermiş olacaklardır” demişti.

Neler oluyor demokratik, laik, sosyal hukuk devletimizde?

Mesela şehitlerimizin haberlerinde hiç sünni, alevi, hanefi, caferi, nurcu vs. duymuş muydunuz daha önce?

Ölen askerlerimizin hangi mezhebe mensup oldukları dillendiriliyor mu?

Hastanede saldırıya uğrayan, öldürülen doktorumuzun hangi mezhebe mensup oldukları dillendiriliyor mu?

Görevi başında şehit edilen gazetecilerin, adalet mensuplarının hangi mezhebe mensup oldukları dillendiriliyor mu?

81 ilimizin valilerinin atanmalarında hangi mezhebe mensup oldukları dillendiriliyor mu?

81 ilin emniyet müdürlerinin görevlendirilmelerinde hangi mezhebe mensup oldukları dillendiriliyor mu?

Terfi eden, emekli edilen albayların, general/amirallerin hangi mezhebe mensup oldukları dillendiriliyor mu?

Seçimle göreve gelen belediye başkanları, meclis üyeleri ve en başta da TBMM üyeleri olarak seçtiğimiz milletvekillerinin hangi mezhebe mensup oldukları dillendiriliyor mu?

Eeee şimdi ne oldu da 13.Cumurbaşkanlığı seçimi öncesinde, hatta örneklerini verdiğim üzere daha da öncesinde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakının bileşeni, anketlere göre de 13.Cumhurbaşkanımızın seçileceği Millet İttifakının “muhtemel adayı” sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun milliyeti, ırkı, mezhebi üzerinden söylem üretilme gayretlerindeler…

Fiili olarak birçok hususta askıya alınmış eylem, söylem, karar ve uygulamalar olsa da, henüz ülkemizin anayasasına gör LAİK bir ülkede yaşıyoruz..!

Sırf gelecekte daha da bölünmeye çalışılan, bu mezhepçi, ırkçı, milliyetçi, ayrıştırma siyasetinin son bulması ve gereken cevabın milli irade nezdinde de karşılık ve destek bulması için, CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakının 13. Cumhurbaşkanı adayı olması gerektiğini düşünüyorum...

Bu önerimi kesinlikle kişiselleştirilmiş bir destek, onay, kabul olarak sunmuyorum.

Benim düşünceme göre, “Demokratik, Laik, Sosyal bir Hukuk Devleti” olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ nin devamı, hatta daha güçlü bir şekilde yenilenme, birçok korkularından, korkutulduklarından, saplantılarından kurtulma, arınma fırsatı olarak görüyorum, umuyorum…