Çetin ÇILDIR'ın Köşe Yazısı
Sade vatandaşından siyasetçisine kime sorsan ,anti emperyalisttir, Kuvayı milliyecidir , tam bağımsız Türkiye ateşi ile yanar kavrulur. Bugün yüzleşme günü yüzleşelim. Siyasetçilerin önemli bir bölümü için bu duygu iktidarın ışığını görene kadardır. O ışığı yakan kim ise onunla işbirliği yapmaya hazırdır. Vatandaş için ise bu sevda ucu cebine dokunana kadardır. Tamamını mı kastediyorum, tabii ki HAYIR. İstisnalar var ama çoğunluk bu.
Biraz sert bir giriş olduğunun farkındayım, delillendirelim.
Yıl 1964 Kıbrıs'da rumlar katliamlarını arttırmış, ülkede müdahale sesleri yükselmeye başlamış, ABD Başkanı Johnson, İsmet İnönü'ye bir mektup gönderir, aklınızdan bile geçirmeyin.
SONUÇ on yıl katliamlara seyirci kalınır. Bu mektuptan dolayı durduğu için İnönü'yü eleştirmek kolaydır.1974'de Kıbrıs Barış Harekatını yapan Ecevit ve Erbakan'a ambargolar devreye girince vatandaş olarak ne kadar tahammül edebildiniz ?
O emperyalist dedikleriniz sizin yapınızı tırnağınızın içine kadar bilirler. Hamasetten yana sıkıntınız yoktur da işin ucu cebinize dokununca !!!
Süleyman Demirel işte bu nedenle boş tencere iktidar devirir demiş ve bu nedenle de altı kere gidip yedi kere gelmeyi başarmıştır.
Hadi bunlar eskide kaldı deyip güncele de bakalım. Türkiye 2016 yılından beri batılıların deyimi ile eksen kayması yaşıyor. Bizim tabirimizle ise tam bağımsız Türkiye yolunda adımlar atıyor. Tam bağımsızlıktan kastımız dünyadan izole bir ülke değil, kendi kararlarını alıp uygulayabilen bir ülke.
S 400 meselesi gündeme geldiğinde ABD Başkanı Trump'ın açıklamasını hatırlayın,
" ekonominizi mahvederiz." Siyasetçi riski göze aldı, geri adım atmadı. Suriye'de, Libya'da hatta Karabağ' da bırakın geriyi ileri adımlar atmaya devam etti. Türk Devletleri Teşkilatı ile adımın en tahrik edenini de attı. Son dönemde neredeyse tüm dünya Rusya'ya ambargo ve uçuş yasağı uygularken , bırakın bu konudaki baskı yapmayı, siz neden uygulamıyorsunuz diye soranı duydunuz mu ? Savaşın iki tarafı masaya nerede oturuyor, kim oturtuyor ?
Masa deyince aklım hemen diğerine kayıyor. Bir tarafta altı artı bir masası, diğer tarafta ben de varım diyen Ekrem Imamoğlu'nun artık alışkanlık yapan elçilerle masası. Bunları yazınca da tepki alıyoruz, mozot, ayçiçek yağı, şekerden de bahset. Bahsedelim, sizin hayalinizdeki tam bağımsız Türkiye hiç acı çekmeden mi doğuyor , sihirli formülünüzü anlatın da bilelim. Ya da bırakın bağımsızlığı falan ne istiyorlarsa verin yeter ki karnımız doysun gerisi boş mu diyorsunuz.
Eğer tavrınız buysa, doğru adrestesiniz . Mevcut muhalefetin yanından da yolundan da ayrılmayın, sizi tam olarak buraya götürecekler. Açıklamalarını dikkatle dinleyin, ABD'ye, AB'ye mavi boncuk dağıtıp duruyorlar. Ne Libya'da, ne Suriye'de işleri var, mavi vatan açıklamalarını saldırgan buluyor özetle o başkentler ne diyorsa onu seslendiriyorlar. Komik olanı bu yapıdaki muhalefete destek verenler, " bağımsızlık benim karakterimdir " diyen Atatürk'ün yolundan gittiklerini iddia edenler.
Sözün özü, Türkiye kritik bir eşikte, ya tam bağımsızlık yolundaki mevzilerini tahkim edecek, ya da bir kez daha emperyalistlere teslim olacak. 2023 seçimleri bu sorunun cevabı, bir kez daha bu yolda yürüyenleri satarsanız, size güvenip bu yola çıkacak adamı da zor bulursunuz, TERCİH DE KARAR DA SİZİN.
SON SÖZ
Ne zaman yeni bir yazıya başlasam yazıya girecek bir siyasi gelişme oluyor. Bu haftanın bombası yine İYİ Partiden geldi. Başkanlık divanından Koray Aydın ve Yavuz Ağıralioğlu başta olmak üzere önemli isimler görevden alındılar. Ortak özellikleri son dönemde CHP aleyhine açıklama yapmaları. Ne kadar güzel bir parti içi demokrasi uygulaması değil mi ? Nasıl okumak gerekir?
MHP ülkücü çizgiyi temsil edemiyor, biz daha ülkücü bir parti olacağız diye yola çıkan kadronun partide kalan son temsilcileri de tasfiye edilmiş gibi görünüyor. Görünen o ki İYİ Parti eski !!! ülkücülerin sadece oy vermesini işlere ise karışmamasını talep ediyor. Bu arada İYİ Parti Genel Başkanı Akşener grupta konuşuyor, BAŞBAKAN olacağım. Yola çıkarken de aynısını söylemişti. Akşener'i başbakan yapma uğruna daha kimler kurban olacak izleyip göreceğiz.
Bu kadro ülkeye demokrasiyi, güçlendirilmiş parlementer sistem üzerinden getirecek kadro, inanmaya desteklemeye devam edin, burada da tercih sizin.