Uğur Ulusoy'un köşe yazısı

Havalar soğudu, kış kapıya dayandı. Bu mevsimde insanın içini ısıtan birkaç şey var: bir battaniye, soba başında muhabbet ve tabii ki sıcacık içecekler. Peki, salep mi içersiniz, boza mı, yoksa kuşburnu mu? Hepsi güzel ama benim gönlümde taht kuran bir içecek var: ıhlamur. O mis gibi kokusu, içimizi ısıtan tadıyla tam bir kış klasiği.

Ancak iş marketten ıhlamur almaya gelince, insana kışın soğuğunu unutturacak bir fiyat şoku yaşıyorsunuz. Geçenlerde bir markette dolaşırken gözüme 50 gramlık bir ıhlamur paketi ilişti. "Ne kadar olabilir ki?" dedim kendi kendime. Etiketi görünce elim ayağım titredi: Tam 110 lira! Hemen kilosunu hesapladım, 2200 lira! Arkadaş, bu fiyatı görünce gram altın mı alıyorum diye düşünmeden edemedim.

Benzer bir şoku geçenlerde salep alırken yaşamıştım. 100 gramlık bir pakete 450 lira demişlerdi. Havalar soğudu, kış geldi, bir bardak ıhlamur içmek bile lüks oldu. Ama bir yandan İzmit'te belediyenin çay bahçesinde küçük bir bardak çayın 3 liraya satıldığını görünce, hâlâ küçük mutluluklar mümkün diyorum.

KADINLARA ÇAY JESTİ: NEDEN HER YERDE YOK?

Bu noktada bir uygulamadan bahsetmeden geçemeyeceğim. Ankara'da Keçiören Belediyesi, kadınlara büyük bir jest yapıyor. Parklardaki küçük mobil çay stantlarında kadınlar, çayın ücretsiz olduğunu öğrenince şaşkına dönüyor. Düşünsenize, kışın ortasında sıcacık bir bardak çayı keyifle yudumluyorsunuz ve bunun için tek kuruş ödemiyorsunuz. Kadınlara böyle bir jest, gerçekten alkışlanacak bir hareket!

İzmit'te veya Kocaeli’nin bazı yerlerinde böyle bir uygulama olsa nasıl olurdu, düşünmeden edemiyorum. Belediye parklarında kadınlara ücretsiz çay ikram edilse, hem soğuk havaların iç bunaltıcı etkisi hafiflerdi hem de bir küçük mutluluk daha hayatımıza girerdi.

Bu tür güzel uygulamalar yaygınlaşmalı.

Sonuçta 9 ay bir canlıyı karnında taşıyandır kadın…

Yani ne yapsanız azzz.

Sıcak bir kış dileğiyle...