Bahir Azak'ın Köşe Yazısı

Bütün dünyayı etkisi altına alan covid-19 hastalığı nedeniyle ülkemizde neredeyse 1 yıldır uzaktan eğitim devam ediyor.

Ancak çok net olmayan ifadeler, sürekli konuşulan ve değiştirilen tarihler, EBA, “şu zamanda açılacak” söylemleri, kademeli eğitim derken maalesef 18 milyonu bulan bir nesil harap oldu.

Nasıl olmasın ki!

Bir tarafta ekran başına hapsedilmiş bir öğrenci kitlesi!...

Bu öğrencilerin göz problemleri, nörolojik baş ağrıları, sosyalleşmeden uzaklaşmaları ciddi sorun olurken, diğer tarafta ekrana dahi ulaşamayan, imkanı olmayan milyonları bulan bir öğrenci kitlesi.

Bütün bu sorunları çok iyi bilen Milli Eğitim Bakanı ve tüm eğitim camiası bir an önce okulların açılmasını istiyor. Ancak Bilim Kurulu okulların açılmasını istemiyor.

İşte burada aklımız karışıyor!

Açık olan oteller, parti düzenleyen kayak tesisleri, AVM’ler güvenli ama okullar güvensiz öyle mi!

Eğitim camiası pandeminin farkında. Önlemlerin titizlikle alınacağına eminiz. Çünkü eğitimcinin en önemli önceliği öğrencisinin, dolayısıyla velililerinin sağlığı. Hiçbir eğitimci bunu riske atmaz.

Bunu herkes bilmesine rağmen şimdi akla şu soru geliyor.

Açılması güvensiz olan okullar mı?

Yoksa güvensiz olan...