ÇETİN ÇILDIR'IN KÖŞE YAZISI

Darbeleri, muhtıraları, ekonomik krizleri gördüm. Otel lobilerinde kurulan iktidarları da, yıkılan iktidarları da gördüm.

Güneydoğu'da ellerine bu milletle hesabı olanların verdiği silahlarla devlete ihanet edenleri, kundakdaki çocuklara kurşun sıkanları da, 15 Temmuz'da milletin eline verdiği silahları millete doğrultanları da gördüm.

17 Ağustos'da depremi de gördüm.

Bu ülkenin yüz yılının yarıdan fazlasını gördüm. Çok şey gördüğümü zannederken yaşanan depremle hiçbir şey görmediğimi anladım.

Yıllardır kutuplaşma var toplumu ortadan ikiye ayırdınız diye bağıranların, insanlar daha enkaz altındayken toplumun fay hatlarına nasıl dinamit koyduklarını gördüm.

Yaşanan felaketi siyasi hesaplarla küçümseyenleri, enkazdan iktidar çıkarabilme adına yaptıkları rezillikleri de gördüm.

Yardıma giden vatandaşa hırsız iftirası atıp, ben gazeteden okudum gazete özür dilesin, suriyeli kıyafeti giyen iftira attığım vatandaş özür dilesin diyen genel başkan da gördüm.

Enkazdan önce Ak Partilileri çıkarıyorlar diyen siyasetçi;

Üzerinde bira amblemi var diye Afad montları kabul etmedi diyen sözde gazeteci, karşısındaki ama o yalanlandı hem de bizim taraftan yalanlandı deyince, pişkin bir şekilde sosyal medyada gördüm bu yalan olsa da yapmazlar mı kafa o kafa dediğini de gördüm.

Deprem bölgesi üzerinde İHA uçurup resimleyemezler miydi diyen gazeteciye programın diğer gazetecisinin uçurdular ama İsrail'in İHA'larını dediğini;

Deprem bölgesinde neden sarıklı cübbeliler yok bir işin ucundan tutamazlar mıydı diyenlerin, enkazdan canlı çıkardıklarında ALLAHU EKBER diyorlar diye rahatsız olduklarını da gördüm.

Baraj patladı diye paylaşım yapıp,insanlar kaçmaya başlayıp enkazlar terkedilince, burada bin kişi çalışıyor o arkadaşı işten çıkardık diye sıyrılmaya çalışdıklarını da gördüm.

Bu felaketten sonra devlete düşman olmak haktır diyen sözde siyasetçi de gördüm.

Muhalefet ve muhalif medya millet enkaz altındayken topyekün saldırırken;

Birbiri ile savaşan Rusya ve Ukrayna'nın savaşı bırakıp yardıma koştuğunu da, geleneksel düşmanlarımız Yunanistan, Ermenistan, İsrail'in bölgede olduğunu da gördüm.

17 Ağustos depremini yaşayan iki şehir Kocaeli ve Sakarya Büyükşehir Belediye ekiplerinin kahramanca mücadelesini de gördüm.

17 Ağustos'un merkez üssü Gölcük Belediyesi'nin Hatay'da sessiz sedasız her alandaki hizmetlerini de, Afad'ın altyapısını hazırlayıp teslim ettiği alana ikiyüz çadır kurup İstanbul'da bilbordlarda sergileyen İstanbul Büyükşehir belediyesini de gördüm.

Elleri öpülesi madencilerin, itfaiyecilerin canları pahasına enkazlara girip canlarımızı çıkardığını da ;

Askerlerimizin ve polislerimizin hem oluşturulmak istenen kaos ortamını engellerken, hem de enkazlardaki destansı mücadelesini de gördüm.

Bazı kamu ve STK yöneticilerinin özellikle depremin ilk günlerinde organizasyon anlamında son derece yetersiz kaldıklarını da gördüm.

Son 15 günde gördüklerimizi bir makalede yazmak son derece zor. Bir çok yazıya başladım, şimdi zamanı değil diye yarım bıraktım.

Böyle bir dönemde siyasi hesap yapanları, Allah'a havale ediyorum.

Tüm bunların yanında her düşünceden insanın nasıl kenetlenip tüm imkanlarını deprem bölgesine göndermeye çalıştığını da gördüm.

Türk devleti ve milleti sizin hayallerinizin bile üstünde güçlüdür, bu felaketin altından da kalkacaktır. Yaşanan rezillikler de güzellikler de uzun süre hafızamızdan çıkmayacaktır.

Kutuplaşma mı diyordunuz tam duyamadım !!!