Uğur Ulusoy'un Köşe Yazısı...
Her gün önünden geçtiğimiz, göz ucuyla bakıp iç geçirdiğimiz, ama yıllardır kaderine terk edilmiş bir yapı var: İzmit Merkez Bankası binası.
Yaklaşık 40 yıl önce şehrin kalbine dikilen bu bina, bugün kentin estetiğini bozan, güvenliği tehdit eden, çürüyen bir enkazdan farksız.
Peki biz İzmitliler, bu manzaraya ne zamana kadar tahammül edeceğiz?
***
Bina, paslanmış demirleri, dökülen sıvaları ve kararmış cephesiyle sanki "beni unutun" der gibi. Oysa unutulması mümkün değil.
Çünkü her gün yüzlerce, binlerce vatandaş o binanın önünden geçiyor.
Dökülen parçalar, insanların üzerine düşecek diye tedirginlik yaratıyor.
Kocaeli’nin merkezi, böylesi bir güvenlik riskiyle gölgeleniyor.
***
Yıllardır konuşulur: "Taşınacak", "başka kuruma devredilecek", "yıkılacak" denildi.
Ama ne taşındı, ne devredildi, ne de yıkıldı.
Bu şehrin en değerli noktasında duran bina, sadece vaatlerin ve unutulmuş dosyaların arasında sıkışıp kaldı.
***
Bakın Halkevi binasına…
“Biz İzmitiz” platformu yöneticisi, kent aşığı bir isim olan Hüseyin Erol’un başlattığı ve kentte yankılanan büyük bir kampanya sonrası kenti yönetenler bu çığlığa sessiz kalmadı.
Yıllarca yıpranmıştı, eskimişti.
Ama doğru dokunuşlarla şehre yeniden kazandırıldı.
Erol’un da dediği gibi bugün ışıl ışıl parlıyor.
Tabi İnsan ister istemez soruyor:
"Halkevi yapılabiliyorsa, neden Merkez Bankası binası yapılamıyor?"
İzmitliler haklı olarak bu sorunun cevabını arıyor…
***
Geçtiğimiz günlerde “Biz İzmitiz” platformu adına Hüseyin Erol bu meseleyi yeniden gündeme taşıdı.
Haklı bir serzenişti.
Erol, “Bu bina kente yakışmıyor, bir an önce bakım yapılmalı” dedi.
Aslında hepimizin sesi oldu.
Çünkü İzmit’te yaşayan herkes, bu çürümüş görüntünün şehre ihanet olduğunu düşünüyor.
***
Biz İzmitliler, yaşadığımız kente sahip çıkmayı öğrenmek zorundayız.
Bir bina çürürken sadece beton dökülmüyor; aslında bizim kent bilincimiz, geleceğe olan güvenimiz de dökülüyor.
Çocuklarımızın, gençlerimizin yaşadığı şehirde gördükleri manzara, onlara “bu şehir bakımsız, sahipsiz” mesajını veriyor. Bu utancı daha ne kadar taşıyacağız?
***
İzmit Merkez Bankası binası artık kaderine terk edilmesin.
Ya restore edilip şehre kazandırılsın ya da güvenliği tehdit eden bu haline son verilsin.
İzmit, çürüyen bir beton yığınıyla anılmayı hak etmiyor.
Bu mesele sadece bir bina meselesi değil; kentin geleceğine sahip çıkma meselesidir. İzmitliler olarak sesimizi yükseltmeli, kentimizin kalbinde duran bu ayıbı daha fazla görmezden gelmemeliyiz.
Sağlıklı ve huzurlu günler dileği ile…