Uğur Ulusoy'un Köşe Yazısı...

İzmit’in tam ortasında, kalabalığın hemen ardında, bir köprü var: Cumhuriyet Köprüsü.

Adını duyunca insanın aklına güven, düzen, aydınlık gelir…

Ama ne gariptir ki bu köprünün sonu karanlığa çıkıyor. Hem mecazi anlamda hem de kelimenin tam karşılığıyla.

Gelin görün ki, bu köprüden sonrası başka bir İzmit.

Ağaçlıklar arasında çardakların gizlendiği, sokak lambalarının bir süs gibi dikildiği ama hiçbirinin yanmadığı, göz gözü görmeyen zifiri karanlık bir hat.

Ay varsa ne âlâ; yoksa korkudan nefesini tutarsın. Sadece bir yol değil burası.

Aynı zamanda karanlıkta kalmış sorunların üstü örtülmüş hâli.

***

Bu yol, 41 Burda AVM ve Outlet Center gibi iki önemli noktayı birbirine bağlayan kestirme bir güzergâh. Gün içinde onlarca insan buradan geçiyor, özellikle gençler.

Ancak hava karardığında tablo bambaşka.

Çünkü bu karanlık, sadece ışık eksikliği değil. Aynı zamanda bir güvenlik açığı. Aynı zamanda bir ihmal. Aynı zamanda bir “beni unutun” çığlığı.

Burada insanlar sadece karanlıktan korkmuyor. Ne yazık ki uygunsuz davranışların ve fuhuşun konuşulduğu bir alan hâline gelmiş durumda.

Bu alanda ilgili geçmişte haberler de çıktı…

***

Soru şu: İzmit’in göbeğinde böylesine bir karanlık olur mu? Bu alan nasıl bu kadar sahipsiz bırakılır? Bunca zamandır neden yanmaz bu lambalar? Aileler neden hâlâ korkuyla buradan kaçıyor?

Gelin bir adım daha ileri gidelim. Burası, aslında bir mesire alanı gibi tasarlanmış. Çardaklar, yürüyüş yolu, denize akan bir akarsu kenarı…

Potansiyeli yüksek, nefes alan bir şehir parkı olabilecekken karanlığa terk edilmiş. Oysa kentleri güzelleştirmek; sadece bina yapmakla, park açmakla olmuyor. Var olanı da koruyacaksın. Işıklarını yakacaksın.

Gerekirse güvenlik koyacaksın.

Vatandaşına diyeceksin ki, “Bu şehirde seninle ilgileniyoruz.”

***

Şehircilik, sadece gündüz yaşanan değil, gece de güvenle dolaşılabilen alanlar yaratmaktır.

Bu köprü sonrası yolun karanlık oluşu, sadece bir fiziksel karanlık değil; aynı zamanda yönetsel bir boşluk, kamusal bir eksikliktir.

Yetkililere açık bir çağrıdır bu yazı.

Cumhuriyet Köprüsü sonrası alan, İzmit’in utancı olmamalı.

Işıklandırma derhal yapılmalı, düzenli polis denetimi sağlanmalı, gerekirse MOBESE sistemleriyle alan izlenmeli. Çünkü her şeyden önce, bu şehirde yaşayanlar karanlığı değil, huzuru hak ediyor.

Unutmayın: Karanlık, sadece ışığın yokluğu değildir.

Karanlık, ilgisizliğin, umursamazlığın ve ihmalkârlığın yansımasıdır.

Sağlıklı ve huzurlu günler dileği ile…

KONUYLA İLGİLİ HABERİ BU LİNKİ TIKLAYARAK OKUYABİLİRSİNİZ...